(Multimedia'da Richard)
Kimilerinin acıyarak kimilerini'de iğneleyici bakışlarına katlanacağım bir gün daha doğuyor. Her sabah kalkar kalkmaz yaptığım şeyi tekrar yapmak için üzerimde beni boğacakmış gibi sarmalayan battaniyeyi hafifçe kaldırıp elimi bacaklarıma götürüp sertçe çimdikledi m ve sonuç aynı.. ''HİÇBİR ŞEY''.
Ne bir acı ne bir refleks... Bacağımı hissetmeyeli tam tamına 29 gün 7 saat oldu.
29 gün önce..
Okulun düzenlediği partide sevgilim olan Richard'ı bir kızla öpüşürken gördükten sonra.. ah pardon yiyişirken gördükten sonra hızla yanlarına yürüyüp kızın kolundan tutup resmen fırlattım ve sevgilime okkalı bir tokat yapıştırdım. O tokattan sonra yüzünün aldığı şekle bile bakmadan hızlı adımlarla partiden ayrıldım.
Çok geçmeden yanımda arabasıyla biten ve yüzü kıpkırmızı olan bir richard durdu. Yanlış anlamayın yüzü kıpkırmızı derken utancından falan değil yüzüne oturttuğum tokat yüzünden.
Arabadan hızla inip karşımda bitti. Gözlerinde öfke ve ne kadar emin olamasam'da pişmanlık vardı.
''Hira b..ben'' pişmanım demeye çalışıyordu.Ama cümlesini bitirmesine izin vermedim. ''Kızın içine düşerken düşünseydin keşke.''dedim ve yolumdan çekilmesi için kolundan ittirdim.
Bir iki adım attım'ki kolumdan tutup kendine çekti ''Hira dinle!'' Nefesi iğrenç derecede alkol ve sigara kokuyordu.Kolumu elinden sertçe çekip kurtardım.
''Ben böyle olsun istemedim. Yani kız aniden gelip öpmeye başlayınca...'' ellerini saçlarının arasından geçirdi ve derin bir nefes dışarı verdi. ''Ve sende dayanamadın değilmi Rich. Kız seni öpmeye çalışınca ittiremedin ve aa kendini kıza karşılık verirken buldun değil mi?'' Ona karşı artık bağırıyordum. Çevredeki gözlerin üstümüzde olduğunu hissediyordum ama zerre umurumda değildi. İki elini saçlarının arasından tekrar geçirdi ve ensesinde birleştirerek ileri geri hızla yürüdü. Aniden bana döndü ve sesini kısarak '' Arabaya bin başka yerde konuşalım.'' sesini sakin tutmaya çalışıyordu anlaşılan.
''Konuşulacak bir şey kaldığını san..'' cümlemi bitiremeden ayaklarım yerden kesildi ve kendimi Richard'ın omzunda buldum. ''Ne yaptığını sanıyorsun sen hemen indir beni aşağıya.'' Ayaklarımla tepinirken ellerimi yumruk yapmış sırtını yumrukluyordum. Arabanın kapısını açıp beni içeri koydu ve kapıyı kapattı tekrar açıp çıkacakken ''Sakın şu lanet arabadan inme Hira sakın !'' deyip kapıyı araba sallanacak sertlikte çarptı.
Aynı hızla gelip arabaya binerken resmen burnundan soluyordu.İşte şimdi korkmaya başladım. Hem suçlu hem güçlü.. Elleriyle direksiyonu sıkıp gaza bastı. Hızla yolda ilerlerken bir süre ikimizde sessiz kaldık.Öfkesini yatıştırmaya çalışıyordu anlaşılan ama direksiyonu sıkan elleri tam tersini söylüyordu. '' Hira ben.. ben seni seviyorum.. Lütfen dinle.'' Her ne kadar şuan ki halinden korksam'da onu dinleyemiyecek kadar bende öfkeliydim. ''Şu arabayı durdur hemen. Dinleyecek bir şey kaldığını hiç san..'' cümlemi bitirmeden ''YETEER!YETEERRR!! Dinleyeceksin.'' diye kükreyip daha çok gaza bastı ağaçlar tek şerit gibi yanımızdan geçiyordu. Cidden artık korkmaya başladım ''Lütfen yavaşlar mısın?'' inadına sanki daha çok yükleniyordu.
Kapının koluna yapışmış şekilde duran elimi kaldırıp emniyet kemerini takmak için uzanmama kalmadan korna ve fren sesi duyduğum en son sesti..
Eveet ilk bölümümü sizlerle paylaştım umarım beğenirsiniz. Yorumlarınız benim için çok önemli duygularınızı paylaşırsanız sevinirim.
Ve bugün 10 mayıs Pazar başta kendi annem olmak üzere tüm annelerimizin anneler gününü en içten dileklerimle kutlarım. :)
Sevgilerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Gölgesi
Teen FictionHayatla mücadelemde saflarımın çoğunu kaybettiğim günlerdi. Yenilgiyi asla kabullenmeyen beynim, sevmekten hiç yorulmayan yüreğim, alarm zilleri çalıyordu sanki ikisini de kaybetmek üzereydim. Ben, ben olmaktan çıkıyordum. Bunu fark ettiğim anda bir...