(Multimedia da BORA)
O kaza anı hep gözümde canlanıyor ve canlandıkça kendimden nefret ediyorum neden mi?
Çünkü artık koşamıyorum, yürüyemiyorum, çoğu ihtiyacımı kendim karşılayamıyorum ve her zaman birine muhtaç yaşamak zorunda kalıyorum.
Ellerimi yumruk yapıp bacaklarıma vurmaya başladım. Onlar beni yarı yolda bıraktı. En sevdiğim şeyi elimden aldılar.
29 gün öncesine kadar kendi adımı dansta herzaman zirvede temsil eden ben değil dans etmek artık tekerlekli sandalyeyle dolaşmak zorundayım.
Yanımdaki su dolu bardağı tutup duvara fırlattım. Ve içimde biriktirdiğim öfkemi gözyaşlarımla serbest bıraktım..
Kapı telaşla açıldı ve annem yerdeki kırık cam parçalarını umursamadan koşarak yanıma geldi. "Hira !" Endişe dolu gözlerle beni izliyordu.
Kollarını açıp beni sarmaladı o güzel rahatlatan kokusunu içime çekip titrek bir nefes verdim. Kafamı kaldırıp anneme baktığımda onunda ağladığını gördüm.
"Umudunu kaybedersen yaşamayı unutursun Hira. Bunu kendine yapma. Sen güçlü bir kızsın. Sen benim kızımsın." Saçlarımı koklayıp yumuşak bir öpücük bıraktı. Ellerimle gözümü silip" Hala umudumuz var değil mi?" diyip hafifçe gülümsedim. Annem yataktan doğrulup tekerlekli sandalyemi getirirken "Yaşayanlar için umut her zaman vardır. Umutsuzluk, ölüler içindir." gözlerimin içine baktı ve içten gülümsedi. "Hadi bakalım bir şeyler ye. Baban hastanede bizi bekliyor bekletmeyelim.
Hastaneye geldiğimizde babam beyaz önlüğünün içinde yüzünde kocaman gülümsemesiyle bizi karşıladı. Bize doğru hızlı adımlarla gelip saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu. Ardından anneme sarıldı. Yüzünde hala kocaman bir gülümseme vardı. Var bi işler bu adamda ama.. '' Size çok güzel haberlerim var bayanlar.'' tekerlekli sandalyemin yanına çömelip elimi tuttu. Kafamı kaldırıp anneme baktığımda oda benim gibi anlamayan gözlerle babama bakıyordu.
''Canım kızım biliyorsun büyük bir operasyon atlattın ve..'' kafasını kaldırıp anneme baktı ve tekrar bana döndü. Söyle artık baba be öldüm dirildim burda.
'' Ve doktorların önemli bir karar aldı yürüyebilme şansın %65 şuanda bizim bir karar vermemizi bekliyorlar.'' elimi daha çok sıktı. Bu cümleden sonra çevremde ne oluyor ne bitiyor hiçbir şeyin bilincinde değildim. Resmen yeniden dirildim. Babama heyecanla sımsıkı sarıldım. Ayrıldığımızda babam eliyle gözlerimin altını sildi o zamana kadar ağladığımın farkında değildim.
Hafifçe gerildi '' Ama her ameliyat gibi bunun..'' cümlesini bitirmeden sözünü kestim.
''Zaten elimden en değer verdiğim şeyi almış. Daha ne kadar şey kaybedebilirim'ki baba? Baksana şu halime.'' babam derin bir nefes alıp anneme baktı annem gözleri dolu bir şekilde belli belirsiz kafasını salladı.
Babam bana döndü ve yüzümü ellerinin arasına alıp tekrardan küçük bir öpücük bıraktı saçlarıma. Sanırım bu onaylandı anlamına geliyordu.
Ellerimi iki yana açıp sevinç çığlığı atmaya başladım. Bu halime şaşıran annem ve babam gülmeye başladılar.
Babam ''Ben gerekli işlemleri bugün halledeceğim. 2 gün sonra operasyonunuz gerçekleşecek küçük hanım.''diyip göz kırptı. Ahh be kimin babası. Heeyt tutmayın şu adamı. Kahramanım benim.
Şimdi ben bu iki günü nasıl geçireceğim?
2 GÜN SONRA..
Bu iki gün ne bitmez şeydi ya. Tekrardan yürüyebileceğim ve tekrardan zıplayıp eğleneceğim zamanı hayal edince yerimde duramıyorum. Bu olaydan sonra ilk kez yatağımdan gülerek uyandım. Çevreme bakıp hafifçe gerindim uzanıp yanı başımdaki sudan bir yudum içip bardağı fırlattım. Bu seferki öfkemden dolayı değil her gece annemin susarım diye yanıma bıraktığı o bardaktan kurtulacağım içindi. Annem her zamanki gibi odamın kapısını telaşlı açınca gülümsememi engelleyemedim. Gözlerini hızla odada gezdirdi ve oda anlamış olacak ki gülümseyerek yanıma geldi.
''Evde bardak bırakmadın be kızım.''diyip güldü. Sonra gözlerimin içine bakarak ''Hazır mısın meleğim?'' Her ne kadar yüzü gülse'de gözlerinin içindeki endişeyi görebiliyordum. Biraz daha rahatlatmak için kocaman gülümsedim ''Tabi ki Sultanım. Hadi beni son kez şu şeye bindir de ortalığın tozunu attıralım.'' ikimizde kahkahalarla gülerek birbirimize sıkıca sarıldık. Annem beni hazırladıktan sonra hastaneye doğru yola çıktık. Her ne kadar içimde bir korku belirse de özlediğim şeylere kavuşacağım için bu korku sönük bir mum gibi kalıyordu.
Hastaneye vardığımızda antrenörler, çoğu okul arkadaşım, akrabalar yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle beni karşıladılar. Her ne kadar bu olaydan sonra çoğunu görmeyi reddetsem de hepsini şimdi karşımda görmek beni daha da rahatlatmıştı. Onlara doğru ilerlerken hepsi başıma toplanıp bana motive dolu cümlelerle kulaklarımı doldurmaları gülümseme neden olurken. Bir hemşirenin beni hazırlamak için gelmesiyle onlardan ayrılmak zorunda kaldım. Beni hazırladıklarından sonra annem ve babama sıkıca sarılıp kokularını içime derince çektim ikisinden de ayrıldıktan sonra bir sedyeye yatırım ameliyathaneye doğru götürme başladılar. Tam içeri girecekken adımı bağıran tanıdık bir ses duyunca buraya kadar sakladığım göz yaşlarımı tutamadım.
''Boraa!''
'' Hira aşk olsun insan kardeşine gözükmeden gider mi yaa.'' yüzünü buruşturdu ve sıkıca sarıldı bana.
''Bora ama sen nasıl ge..''
''Şşş tamam çıkınca konuşuruz prıncıss'' bora bana hep böyle hitap ederdi. Elleriyle gözyaşlarımı silip ''Hadi fazla bekletme burda seni bekliyorum ona göre'' diyip alnımı öptü.
İşte şimdi rahatlamıştım.
Hemşire serumdan içeri bir sıvı encekte etti ve on'dan geriye saymamı istedi.
'' 10.9..8..7.....''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Gölgesi
Teen FictionHayatla mücadelemde saflarımın çoğunu kaybettiğim günlerdi. Yenilgiyi asla kabullenmeyen beynim, sevmekten hiç yorulmayan yüreğim, alarm zilleri çalıyordu sanki ikisini de kaybetmek üzereydim. Ben, ben olmaktan çıkıyordum. Bunu fark ettiğim anda bir...