Kepenklerin arasından giren güneş Hızır'ı uyandırmıştır. Toplantı günü olduğu için tıraş olup hazırlanmıştır. O sirada Meryem'de uyanır.Meryem: Hızır? Diye yarı uykulu bir şekilde seslenir.
Hızır: Günaydın Meryem'im. Hızır Meryem'in yanına gelir ve yanağından öper.
Meryem: Saat kaç?
Hızır: Saat 11.
Meryem: Ne ! Hızır neden uyandırmadın beni ya! Meryem yorganı üzerinden atar ve ayağa kalkar.
Hızır: Kızım ne güzel uyuyordun bende kıyamadım , hemde ne var yani geç kalktıysan?
Meryem: Hızır ben her sabah 7'de ayakta olurum. Şimdi herkes aşağıdadır.
Hızır: Olsun be Meryem'im değişiklik iyidir .
Meryem: Sen nereye böyle iki dirhem bir çekirdek giyinmişsin?
Hızır: Toplantı var.
Meryem: Tamam hadi beni oyalama ben aşağı ineyim.
Meryem hemen üzerini değiştirip odadan çıkmak ister ama Hızır engel olur.
Meryem: Hızır ne yapıyorsun?
Hızır: Öpmeden bırakmam.
Meryem: Hızır delirdin mi?
Hızır: Meryem öpüceksin sadece da , öp çık.
Meryem hızlıca Hızırın yanağından öper.
Hızır: Olmadı bu. Meryem sinirli bir şekilde Hızır'ın dudaklarına küçük bir buse kondurur. Buda pek olmadı ama.
Meryem: Hızır yeter ya ! Çekil çekil.
Hızır: Tamam tamam da kızma. Hızır kapıdan çekilir.
Meryem: Sen tam bir delisin; diyerek çıkar.
Hızır: Bende seni Meryem.Meryem mutfağa iner, bütün kadınlar gelmiştir.
Mübeccel: Günaydın abla,sen normal de bu kadar geç uyanmazdın hayırdır? Hasta falan mısın?
Hatice: Yavaş Mübeccel, yavaş ! Daha yeni kalktı kadın !
Mübeccel: Abla sen bu taşınanları biliyor musun?
Meryem: Nerden bileyim ben Mübeccel, bu işler senden sorulur normal de .
Mübeccel: Aşk olsun abla ya.
Meryem: Olsun Mübeccel.
Hatice: Bu kim olduğunu görmeyince, bilmeyince rahatlamaz abla biliyorsun.
Mübeccel: Ben öyle biri miyim Ahtice ?
Herkes "öylesin" der gibi bakar.Çakırbeyli erkekleri masa toplantısındadır. Ortam her zaman ki gibi gergindir. Masayı Hızır ve Ünal beraber yönetiyordur.
Hızır: Nakliyat konusunuda işledik başka birşey ekleyecek misiniz?
Ünal: Masa'ya bir yeni aile daha ekleyeceğiz.
Ilyas: Ne?
Hızır: Peki benim bundan neden haberim yok?
Ünal: Masanın lideri olarak.
Hızır Ünal'ın lafını keser.
Hızır: Bu masanın bir lideride benim!
Ünal: Evet, biliyorum ama zaten eskiden masada oturan ortaklarımız oldukları için, geri dönmelerine onay verdim.
Avni: Kim ki bunlar?
Ünal: Siz bilmezsiniz Avni beycim, bizim çok eskiden masamızda ailecek oturan Arslan'lar vardı , malesef bir kaç tatsız olay oldu masada . Ferit bey vardı ilk o rahmetli oldu, oğulları Kahraman masayı onunla beraber kurmuştuk, sonra Sadi ve Ilhan . Ilhan o zamanlar çoçuktu. Ferit beyi hastalıktan kaybettik, Kahraman'ı ise...
Hızır: Yanlışlıkla ben öldürdüm ama ben bedelini fazlası ile ödedim.
Ünal: Bu taka reis'i adamı suçsuz yere vurunca , bu Sadi delirdi en sonunda Hızır'ın büyük kızı Leyla'yı verdik ona, oda biraz çekilmek istedi bu işlerden bizde olur demiştik ama dün sabah beni aradılar bende olur dedim.
Sadi içeri girer.
Sadi: Ne güzel anlatınız Ünal beycim vallah tam hikayelerde dış ses olacak adamsınız buralarda harcanmayın.
Ünal: Hoşgeldin Sadi.
Sadi: Hoş mu bulduk bilmem artık. Bu yeni arkadaşlar kim? Tufan ve Avni'yi gösterir.
Ünal: Tufan ve Avni beyler. Tufan bey bu arada Hızır'ın dünürü olur. Oğlu Orhan ve Zeyno nişanlı.
Sadi: Akraba o zaman.
İlyas: Ne diyorsun lan sen ?
Sadi: Akraba sayılırız dimi yani artık.
İlyas: Benim senin gibi bir akrabam yok lan.
Sadi: Aaa ama ayıp oluyor İlyas bey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar sonra
FanfictionYıllar sonra birbirini bulmak her zaman güzel midir ? Yoksa acı mı verir?