Sabah uyandığımda ilk işim çalan alarmı kapatmak oldu. Yataktan hafifçe doğruldum. Belimde dayanılmaz bir ağrı hissediyordum. Bu ağrılar son zamanlarda sıkça artmaya başlamıştı. Ayağa doğru kalktım, banyoya girdim. Damlayan musluk kovayı yine doldurmuş, taşırmıştı. Kapının yanındaki dolaptan mavi bir havlu çıkardım, taşan suların üstüne bastım. Aynaya döndüğümde saç sakal dağılmış halde görünce kendimi bir duş vaktinin daha geldiğini anladım. Yüzümü yıkadım. Tam duşa girecektim ki karnımın iyice acıktığını hissedip mutfağa yöneldim. Nalan son derece lezzetli bir kahvaltı hazırlamış görünüyordu. Zeytinler, peynirler, yumurtalar reçeller...
''Günaydın hayatım, sofra hazır geç otur.''
''Günaydın''
Nalan çayımı getirdi. Çayı normalde şekersiz içerdim ama nedense günün ilk çayına bir şeker atardım acılığından mı yoksa alışkanlıktan mı bilemiyorum. Yemeğe başladığımda gerçekten lezzetli bir sofra olduğunu anladım. Tam ikinci çayımı dolduruyordum ki telefon çaldı arayan Kemal:
''Komiserim günaydın''
''Günaydın Kemal''
''Akşamki bayan teşhis edildi komiserim''
''Tamam geliyorum''
Apar topar yatak odasına gittim, dolabı açtım en baştaki lacivert kareli gömleği ve kot pantolonu giydim, çıktım. Merdivenlerden inerken telsizi ve cüzdanı unuttuğumu farkedip geri döndüm. Apartman kapısından çıkarken yansıyan camdan duş almayı unuttuğumu da anladım. Elimle düzeltmeye çalıştım, arabaya bindim. Merkeze doğru ilerlerken yolda telefon yine çaldı hiç susmaz ki zaten arayan Ayşem:
''Komiserim günaydın'' günaydın kelimesi olmasa ne yapardık kim bilir.
''Günaydın Ayşem"
"Dün akşamki olay mahallindeyim, Balat'ta kurbanın sevgilisi gelmiş."
"Tamam yakınım geliyorum."
Balat'a daha yakındım ilk önce oraya gitmek daha mantıklıydı hem kızın sevgilisi bir şeyler biliyorsa merkeze de götürebilirdik. Balat'a yaklaşırken o renkli evleri, sabahın erken saatlerinde ekmek parası için sokak sokak dolaşıp boğaz patlatan simitçileri, insanların telaşı, koşuşturmacaları izlemek de ayrı bir keyif veriyordu. Fakat aklıma bir şey takıldı. Kemal niye olay mahallinde değil de merkezdeydi? İkiside benim ortağımdı ama niye farklı yerdeydiler? Acaba dün geceki yemekte tatsızlık mı çıkmıştı, kavga mı etmişlerdi yoksa? Hem bunlar dün gece de yoktu cinayetten nerden haberleri var, neden ilk bana haber verilmiyor? Bunları kendi kendime tartışırken olay yerine geldiğimi farkettim. Arabadan iner inmez Ayşem hemen yanıma geldi. Gözlerinde bir şey gözükmüyordu, bana mı çaktırmıyordu yoksa, neyse.
"Hoşgeldiniz komiserim"
"Hoşbulduk da sen dün gece d yoktun nerden haberin oldu hem Kemal nerde? "
"Ben telsizden duydum komiserim yakındaydım bakayım dedim " Akşam Nalan uyanmasın diye telsizi kapatmıştım sabah da açmayı unutmuşum.Ama Allahtan kavga filan etmemişlerdi.
"Kızın sevgilisi nerde"
"Arabada"
"He bu arada ölen kızın adı neymiş "
"Zeynep komiserim"Arabaya gittiğimde 35-40 yaşlarında orta boylu zayıf eli yüzü düzgün görünümlü biri vardı.
"Başınız sağolsun, neyinizdi"
"Sevgilim"Sesinde bir korku ve endişe vardı ama üzüntüden de titriyordu."Aranız nasıldı "
"Herkesinki gibi iyi kötü geçiniyorduk" Neden böyle kestirme cevaplar veriyordu? "Dün gece ne yaptınız beraber değil miydiniz "
"Beraberdik, sonra tartıştık bira bağırdık çağırdık sonra o çekip gitti"
"Nereye"
"Bilmiyorum"
"Sonra ne yaptın"
"Bara gittim" adam sarhoş olabilirdi daha kötüsü madde almış olabilirdi ki bu katil olmasına yeterdi.
"Barda ne yedin içtin"
"Ne içmesi amirim, meyve tabağı soda" Bilirdim az toplamadım meyve tabaklarından hapları. Kafa hoştu acaba gerçekten bu mu işledi cinayeti o kadar gözü dönmüş müydü?
"Dalga mı geçiyorsun lan"
"Yok komiserim valla elma armut" Hala yalan söylüyordu gözlerinden belliydi vücudu bas bas bağırıyordu yalan diye
" Narkotikçi değiliz ama meyve tabağını da biliriz." Derken telefon çaldı arayan Kemal:
"Komiserim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN TECELLİSİ
Mistério / SuspenseKışın puslu gecesinde, İstanbul'un soğuk ayazında Balat'ın renkli evlerini, Galata'nın kudretli ışığını bastıran mutluluk ve keder aynı semtteydi.Soğuktu, insanlar üşüyordu.Evlerin isli bacalarından çıkan duman nefes almayı daha da zorlaştırıyordu...