0.5

540 63 64
                                    


***

Sunoo'yu duvara yasladı. Kendisine göre kısa olan boyu yüzünden iri, şekilli gözleriyle alttan bakışlar atıyordu ona. Sunoo'nun bu görüntüsü, Heeseung'ı o kadar hazırlıksız yakalamıştı ki, neredeyse daha küçük olanı durdurmayı düşündü. Neyseki çabucak içgüdüleri tekrar devreye girdi. Sunoo'nun diğer kolunun bileğini tuttu ve onu da diğerinin yanına havaya kaldırdı. Yavaşça eğildi, ardından burnunu Sunoo'nun sol kulağının altına sokarak, derin ve düzenli bir nefes aldı. Heeseung dudaklarını çok hafif araladı ve keskin, inleyen bir iç çekişle nefes verdi. Sağ bacağı yavaş yavaş Sunoo'ya bastırırken verdiği derin nefesiyle birlikte "Adımı tekrar söyle..." dedi. Başını çevirerek aralık dudaklarını Sunoo'nun çenesinin ve kulak memesinin birleştiği yere bastırdı. Oradaki yumuşak teni yavaşça emmeye başlamadan önce bir, iki kez öptü.

"Söyle." dedi yumuşak fakat bir o kadar da ezici ses tonuyla.

Baldırı Sunoo'ya biraz daha baskı yaptığında kısa olan dudaklarından dökülen inlemeye engel olamadı. Heeseung avuclarında eriyen oğlanın adını inlediğini duyduğunda sınırda hissetti. O an daha fazlasını istediğini düşündü.

Sunoo zehirli bir yılandı ve normalde asla yapmayacağı şeyleri yapmak istemesine sebep oluyordu.

"Heeseung..." diye fısıldadı Sunoo yeniden. Heeseung başını yeniden oğlanın boynuna soktu fakat orada çok uzun kalmadı.

Onları ayıran merdivenlerden gelen seslerdi. Okulun bodrum katına sadece ikisi arada gelirlerdi. Onlardan başka buraya uğramaya cesaret eden yoktu. Heeseung Sunoo'nun üstünden uzaklaştı.

Sunoo üstünü düzelttikten sonra görebilmek adına biraz daha yaklaştığında merdivenlerde öpüşen iki kişiyi gördü. Ve birinin kim olduğunu çok iyi biliyordu.

"Niki." dedi otoriter bir sesle.

Sunoo'nun sesini duyan iki ayrıldığında diğerinin kim olduğunu görebilmişti. Ravenclaw ambleni gördü. Yujin olmalıydı adı. En azından aklında kaldığı kadarıyla öyleydi. Kız yakalanmanın verdiği utangaçlıkla kızarmıştı bile. Niki kafasıyla işaret verdiğinde de beklemeden uzaklaştı.

"Ne işin var senin burada?" diye sorsa da Niki cevap vermek yerine gülümsedi "Çıkabilirsin Heeseung, tehlike geçti." dedi aynı şekilde gülerek.

Heeseung karanlık kısımdan çıktığında soran gözlerle Sunoo'ya baktı. Sunoo bu bakışın ne demek olduğunu biliyordu fakat umursamadı.

Niki birkaç adım daha atıp merdivenlerin sonuna geldi "Korkma küçük Heeseungie benden başkası bilmiyor. Gerçi bana yakalandıysanız siz yine de dikkatli olun. Her an başkalarına da yakalanabilirsiniz." deyip öpücük attı. Bu Heeseung'ın yüzünü buruşturmasına sebep olunca gülümsedi.

"Eğer üçlü yapmak gibi bir niyetiniz yoksa bir an önce çıkalım şu küf kokulu yerden." dediğinde Sunoo ve Heeseung ikilisi ona kötü bakışlar atıyordu. Niki gerçekten eğleniyordu.

Heeseung ikisini beklemeden çıkıp gitti. Heeseung'ın gidişiyle Niki'nin neşeli havası da karanlık tarafından esir alınmış gibiydi. "Bu aralar aklında nerede bilmiyorum ama dikkatli ol Sunoo. Gideceğini söylemiştin." dedi ciddi bir tonda.

Sunoo derin bir nefes verdi. "Gidiyorum zaten. Almam gerekenlar vardı." dediğinde Niki yeniden güldü ve kafasını iki yana salladı. Sunoo "O anlamda değil gerizekalı." dese de Niki'nin onunla dalga geçeceğini biliyordu.

war of hearts | heesunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin