"Bartu cidden beni her gün beni okula mı bırakacaksın?" Bartu sırıtıp çenesini kaşıdı. Bana bir bakış atıp dudaklarına sigarayı yerleştirirken, yanağımdan bir makas aldı.
Okulun öğrenci girişinden giren araba ile öğrencilerin gözleri bize çevrilmişti. Yutkunup derin bir nefes aldım. Okuldakiler üç haftalık raporumun nedenini elbette duymuşlardı. Arabayı köşeye park ettiğinde, arabadan indim usulca.
Peşimden o da indiğinde, tanıdık öğrenciler arabanın etrafına toplandılar. Eminim ki dertleri bana geçmiş olsun demek değildi, Bartu'nun ortalarda görünmesi ilgilerini çekiyordu. Ve evet, şu Gizem denen kızın hin gülümseme ile sevgilime bakması asabımı bozuyordu.
"Tamam Bartu hadi git sen." Okul çantamı arabadan çıkaran Bartu bana şaşkınlıkla bakarken, yutkundum. Üzgünüm Bartu, seni kimseye yem edemem. "Sınıfına git sen, benim müdürle az işim var." Kaşlarım çatılırken, sorgulayamadan boynuma sarılan kollarla şaşkınca kim olduğuna bakmak için geri çekildiğimde, Gökhan olduğunu fark etmiştim. Kütüphane de beraber çalışıyorduk. Fazla asosyal olduğu için tek arkadaşı bendim. Ve ben de neredeyse üç haftadır çocuğa yaşıyorum diye bile mesaj atmamıştım.
Afedersin ama Ulaş, bok gibi bir arkadaşsın.
İç sesime hak verirken, yandan gelen öksürük sesiyle Gökhan 'dan hızla ayrıldım. Bartu bana çatık kaşları ile bakarken, bu bakışlarını mesajının,
'siz hayırdır?' Olduğuna emindim. Yutkunup Gökhan'ı işaret ettim. "Bu yakın dostlarımdan Gökhan." Bartu çatık kaşlarla dümdüz dövecek gibi bakıyordu Gökhan'a. Hafif dirsek geçirip Gökhan'a döndüm. "Buda şey," Ne diyecektim? Bartu desem buradaki onlarca kişi dedikodu kazanının ateşlerini hemen harlardı.
"Bartu abi. Barlas'ın abisi." Bartu'nun kaşları alayla havalandı. Kısık bir tonda sadece benim duyacağım mesafeden, "Okulda abi kardeş isek ona göre davranırım." Diye mırıldandı. Kaşlarım istemsizce çatıldı. Nasıl yani? Fazla düşünmeden Gizem sonunda meydana çıkıp boy gösterdi.
"Ulaşcığım, bizi de tanıştırsana Bartu abinle." Kaşlarım olabilirmiş gibi daha da çatılırken, içimden homurdandım. Bartu hele bir yanlışını göreyim belanı sikerim. Dışımdan tehdit edemeyeceğim için sert bakışlarımı Bartuya çevirdim.
"Biz bile seninle doğru dürüst tanışık değiliz, işine bak Gizem." Gizem afallarken, Bartu keyifle arabasına yaslandı. Kolundan tutup okula gitmesi için bir bakış atarken, "Bartu abicim, hadi sen işini hallet!" Sesimdeki belanı sikerim uyarısını umarım çakardı.
Kafasını ikiye sallayıp gülerek yanımda okula adımladı. Gökhan diğer yanımda bana bir şeyler sormak için tetikte beklerken, "Senin için bir resim çizdim." Dedi tek nefeste. Bartu'nun adımları dururken, hiddetle Gökhan'a döndü. Gökhan zaten hep Bartu'dan korkuyordu, bu da yetmezmiş gibi sevgilisine resim çizen biri olduğunu bilmediği için büyük bir öfkeyle karşılaşıyordu.
"Şey sonra veririm ben." Ensesini kaşırken hızla yanımızdan gidip okula koşarken, Bartu sinirle peşine bir adım atmıştı ki kolundan yakalayıp onu durdurdum.
"Saçmalama Bartu." Dişlerini sıktığını görünce dudaklarımı ıslattım. "Sevgilim sadece arkadaşım o, benim resimlerimi beğendiği için ona çizmeyi öğretiyordum. O yüzden çizmiştir." Bakışları hâlâ okul kapısında olduğunu farkettiğim için çalan ders zili ile öğrencilerin okula girmesini fırsat bilip onu aşağı kattaki kapalı spor salonuna götürdüm. Soyunma kabinleri salonun dışında olduğu için kimse ile denk gelmezdik. Onu kabine sokup sessiz olmaya özen göstererek kilitledim kapıyı.
Kilidi çeviren bileğimden yakalayıp dudaklarıma yapıştığında, karşılık vermek için ensesine gitti elim. Alt dudağımı sahiplenircesine çekiştirirken, belime kolunu sarıp beni kendine çekti. Birbirine değen bacaklarımız beni deli ederken, dudaklarımı aralamam için alt dudağıma dişlerini geçirdi. Uyarıyı kabullenen zihnim ile dudaklarımı aralayıp dilini ağırladım. Adımlarını geriye atarken, arkadaki tahta oturağa oturup beni kucağına çekti. Bacaklarımı iki tarafından sarkıtıp ensesindeki saçları çekiştirdim. Kafasını yana yatırdığında, dili damağıma sürtmüştü. Bu hareketi beni tahrik ettiğinde, istemsizce kendimi ona sürttüm. Nefessiz kalıp ayrılırken boğuk sesi ile inledi. Benim aksime fazla dinlenmeden boynuma sokuldu. Okul lekosunun düğmesini açarken, bacaklarımı iyice ayırıp penisinin üstüne kaydım. Boynuma doğru nefes verdiğinde, elini bacaklarıma atıp destek verdiğinde, kendimi ona bastırdım. Dili boynumdan adem elmasına süzülürken, tek elini okul formamdan içeri atıp belimi okşadı. Saçlarındaki ellerimi birleştirip boynuna sarıldım.
"Ayarlarımla oynuyorsun." Diye fısıldadı. Tahrik dolu ses tonu beni daha da deli ederken, üstündeki montu sıyırdım. Hareketimle onu afallatırken, o an bunu bile umursamamıştım.
"Şuan seni burada hissetmek istesem ileri gitmiş olur muyum?" Diye mırıldandım. Utangaç olsam bile şuan bu efsunlu anın bozulmasını istemiyordum. Derin nefes alırken, gözlerimiz kesişti.
"Cevabını bildiğin sorular sormazdın Ulaş. Paslanmışsın." Alaylı tavrı ile dudaklarına atılırken, zorlanan kapı ile donakaldım.
"Lan açsana kapıyı!" Bartu'nun kucağında şaşkınca kapıya bakarken, Bartu hiçte endişe etmiş gibi durmuyordu. Kolu hala çıplak tenimde belimi kavrıyordu.
"Üstümü giyinmem uzun sürer, hala yaralarım taze. Siz salona gidin ben size haber veririm." Dedim bir anda. Umarım bu yalanı yerlerdi.
"Ulaş salak mısın amına koduğum? Sanki görmedik değerli götünü. Aç işte terliyiz üstümüzü değiştireceğiz." Bartu gerilirken, sinirle soludu. Tam ağzını açmıştı ki, elimi hemen dudaklarına bastırıp susmasını sağladım.
"Olmaz, gidin siz haber vereceğim dedim." Poyraz homurdanırken, Bartu dudaklarını elimden kurtardı. "Ben bunun çene bağlarını sikerim ha, ne biçim konuşuyor lan bu seninle?" Beni yere indirirken, üstüne montunu giydi.
"Bunlara verdiğimiz ayar eskimiş, hatırlatalım bi." Kaşlarım çatılırken, ona doğru bir adım attım.
"Kendinden küçük mı döveceksin?" Ensesini kaşırken, "Barlas'a söyleriz selamımı iletir. Benim adım o avelin yumruğu ile hallederiz. Sen düşünme bunları şimdi." Gözlerimi devirdim.
Kapının kilidini açarken Bartu hızla beni kendine çekip uzun bir öpücük bıraktı dudaklarıma. "O resimci gevşek oğlan ile karşı karşıya getirtecek hareketler yapma gülüm gözünü seveyim." Boynuna sarılıp küçük bir öpücük bıraktım dudaklarına.
"Hadi git artık ilk derse geç kaldım." Doymamış gibi tekrar koridorun sonuna gelmişken geri döndüğünde gözlerimi devirdim. Çeneme dudaklarını bastırırken, saçlarımı karıştırıp merdivenlerden çıkıp gözden kayboldu. Ben de bizi bekleyen çocuklara haber vermeden kantine gidip ilk dersin bitmesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI | GAY
Teen FictionKitap sizin isteğiniz üzerine yayınlandı. Bu yüzden okurken cringe olacağınız çok sahne var çünkü ilk yazdığım kitaptı. Kırmamak için yayınladım bu hesapta.