niño zorro

546 46 69
                                    

   Hayat bizi hep oyunlarıyla kandırırdı. İster gerçek bir oyun olsun ister hayatın kendi kurduğu bir oyun olsun.  Hayat bizi bir şekilde kandırmayı başarırdı.

    Kandırmanın içerisine girildiğinde seçilen doğrular ya bizi olması gereken yola sokardı ya da bizi bir çıkmaza sürüklerdi. Çoğunlukla yapılan tercihler yanlış yola çıkarsa da doğru yapılan tercihler ise hayatınızı kurtarabilirdi.

   Yapılan yanlış tercihler ise insanı felakete sürüklerdi. Bir daha çıkamayacağını düşündürdüğü yollara iter ve bir hortum misali sizi kendi içerisine çekip çok uzak bir yola atabilir;
Kendi benliğinizi kaybedebileceğiniz yollara,
Sizi delirtme seviyesine getirebilecek yollara hatta sizi değersiz bir çöpten bile daha değersiz hissettirecek yollara atabilir. Bazen bir çöp bile olmayı dileyebilecek hale getirir seçilen yanlışlar.

   Bu yüzden hep demezler miydi atalarımız,bin düşün bir konuş diye. Çünkü söylenen sözler geri alınamazdı. Zaman gibi kelimelerinde geri dönüşü yoktu. Laf ağızdan bir kere çıktığı zaman geri alınamazdı. Bu durum ise sizi o çıkmaza sürüklerdi.

   Aynı şuan benim olduğum durumdaki gibi.
Bir dövmeci dükkanının önünde sincaba benzeyen arkadaşım ile dikiliyorduk. Şuan burada olma sebebimiz ise bir anda aklıma gelen dövme yaptırma fikriydi. Uzun zamandır istiyordum fakat bir türlü cesaret edememiştim. Şuan ise damarlarımda az da olsa dolaşan alkol bana uzun zamandır toparlamaya çalıştığım cesareti vermişti.

  Ona baktığım sırada onun da en az benim kadar ayık olduğunu görmüştüm. İkimizinde içkiye karşı bedeni kuvvetliydi. Aynı zamanda acı içinde kuvvetliydi.

  Bana bakmış ve başıyla dükkanı gösterip içeriye girmek için hamle yapmıştı. Aldığım komut ile bende arkasından dükkana girmiştim.

  Saat gecenin bir yarısı olduğu için dükkanda sadece birkaç kişi vardı. Bunun haricinde siyah deri koltuklar ve sehpalar vardı. Duvarları kırmızı ve siyahtan ibaretti. Duvarlarda birkaç tane dövme örneği bulunduran çerçeveler vardı. Ah ve bir tane de elektronik gitar vardı. Pekala bir dövmecide elektronik gitarın neden olduğunu bilmiyordum.

  Jisung kendisini boş olan deri koltuğa atmıştı. Bende onun yanına gidip oturmuştum. Ben etrafı incelemeye devam ederken yanımıza bir kız gelmişti.

  Üzerinde mavi ve karışık renklerde oluşan bir kot şort, siyah sadece kol ve boyun kısmı kalmış bir kazak vardı.  Son olarak ise içine kolsuz crop giymişti. Üzerinde kafa tası gibi desenler vardı. Ayakkabıları ise siyah bottu. Bedeninin çoğu yerinde ise dövme vardı.

  "Merhaba beyler hoşgeldiniz,ne için geldiniz?" Kaşlarım hafifçe çatılırken karşımdaki siyah wolf cut kesimli saçları olan kıza bakıyordum. Dövmeciye dövme yaptırmak haricinde başka ne için gelinirdi? Sex arkadaşı bulmak için gelinmezdi değil mi?

   Arkadaşıma baktığımda o birşeyler anlamış olacak ki hemen konuşmaya başlamıştı.
"Ben piercing yaptıracağım arkadaşım ise dövme yaptıracak." Duyduğum kelime ile aydınlanma gibi birşey yaşamıştım.
Tabii ya dışarıda piercing de yapıldığı yazıyordu. Kıza baktığımda anladığını belirterek tekrardan konuşmuştu.
"İsimleriniz?"
"Jeongin ve Jisung." Bu sefer jisungdan önce davranmış ve ben konuşmuştum.
"Pekala ben gidip haber vereyim." Ardından yanımızdan ayrılmıştı.

  Aklımda nasıl bir dövme yaptıracağıma dair bir fikir yoktu. Nereye yaptıracağımı bile bilmiyordum. Tek bildiğim dövme yaptırmak istediğimdi.

  Bakışlarımı yerden çekmiş ve karşımdaki duvarda gezdirmeye başlamıştım. İlgi çekici dövme şekilleri vardı. Bunların hiçbirini internette görmemiştim hepsi özel tasarım gibi duruyordu.

Treaty,hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin