Ateş böceği elimin tam üzerinde,havada bir süre bekledi ve sonra yavaşça,hiç çaba harcamadan elime kondu. Narin dokunuşun zar zor hissediyordum. Kırmızı bir nokta gibi küçücük kafasından çıkan iki tane ince,titrek anten. Titremesine çalıştım. Ellerim genelde başına buyruk hareket eder,ben istesem'de istemesemde, bu yüzden hareketsiz kalmayı gönülden isteyerek iyce odaklandım.
Siyah kanatları, ne kadar parlak,tıpkı bir makasın kolları gibi açıldı ve kapandı. Neredeyse nefes bile almıyordum. Sırtında sanki ince uçlu bir kalemle çizilmiş gibi duran, kırmızı kafası simsiyah gövdesinden ayrılan koyu çizgiler vardı
Ateş böceğinin gitmek için sanki hiç acelesi yoktu. Doğrudan bana baktı. Vücudumda böyle yanar dönerli, süzülüp duran bir şeyin olması nasıl da sihirli birşey olurdu, merak ettim-havada rüzgarın fısıltıyla süzülmek acaba nasıl hissettird.?
Ne düşünüyorsunuz sayın ateş böceği?
Sanki beni duymuş gibi kanatlarını açıp kapattı. Ve sonra vücudunda incecik, sarı-yeşil parlak bir ışık vardı sızıp parladı. Ateş böceği benimle konuştu!!
Tek kelime etmeden yüksek sesle nasıl konuşulur ben gayet iyi biliyorum.Erguvan rengi alaca karanlıkta sadece ben ve bu ışıltılı böcek ,orda öylece oturuyorduk ,mutlulukla iç çektim.Nefesimi güçlü bir şekilde vermiş olmalıyım çünkü,tam o anda, o minik böcek kanatlarını kaldırıp görünmeyen bir melteme kapılıp havalandı. ♡♡