51-bizim ailenin geleneği-final

592 51 147
                                    

"sevgilim napıyorsunuz burada?" riki gülümseyerek içeriye girdiğinde sunoo birden geldiği için korkmuştu.

"ya fırça minseo'nun tırnağının üstünde olsaydı riki. ay çok korktum öyle birden gelinir mi?"

riki sunoo'nun dediğine gülmeye başladığında minseo ise sunoo'nun sinirli yüz ifadesinden dolayı kendini gülmemek için zor tutuyordu.

"ben voleybol topu alıp aşağıya iniyorum o zaman" dediğinde sunoo yumuşamış dudağını uzatıp öpücük beklemişti.

riki karşılık verdiğinde gülümseyerek "biz de dedikodu yapmaya devam edeceğiz çık" demişti.

riki'nin gitmesiyle minseo "çok tatlısınız" diyip kıkırdayarak riki'nin odasında gördüğü birçok top ve fotoğraflarla sunoo'yu dinlemeye devam etmişti.

"neden neredeyse hiçbir fotoğrafta annem, babam ve abim yok?"

"şey o konuda... onlar yerine ben anlatsam da olur herhalde?" sunoo biraz düşünmüş sonra da "aslında jisung amcalar malezya'dan daha birkaç ay önce buraya geldi" demişti.

"gerçekten mi? ben sadece ne iş yaptıklarını ya da doğum günlerini vesaire biliyorum..." diyerek utanan kıza karşı sunoo gülümsemişti.

"bu gayet normal. hatta geniş bir aile olduğumuz için sunghoonlar da zorlandı ama emin ol herkes çok samimi olduğu için hızla alışırsın. abin ilk geldiğinde konuşmuyordu bile biliyor musun? şimdi abimle sevgililer falan filan işte. daha oraları da anlatacağım ben sana" diyip kıkırdamıştı.

"onun dışında... bunları da anlatıyorum çünkü sana anlatmaları zor olur ve sen de pot kırmak istemezsin. jisung amca çok eskiden düşük yapmış ve minho amca ile ayrılarmış. sonrasında araları düzeldiğinde sunghoon'a hamile kalmış ama sunghoon küçükken de hep kavga ediyorlarmış. şu an ise aralarını düzeltmeye çalışıyorlar"

minseo gözleri dolu bir şekilde anladığını belirtirken sunoo "yaa sen niye ağlıyorsun? endişelendiysen eğer emin ol ki senin böyle büyümemen için amcamlar ve özellikle sunghoon her şey yapar" demişti.

"hayır ondan değil. ben çok mutluyum onların yanında. bana bu kadar iyi davranıyorlarken senin kısaca anlattığın şeyler bile çok ağırdı... onlara minnettarım zaten"

"minnettar olabilirsin ama şunu da bil ki onlar sana daha çok minnettarlar ve anladığım kadarıyla sen büyük olduğun için senin onlara zor ama alışacağın konusunda hepsinin korkuları var"

"ben de farkındayım. hepsine alışmaya çalışıyorum. gerçekten sadece onlar değil buradaki herkes o kadar samimi ki... tepkileriniz çok tatlıydı. zorlanmayacağıma eminim"

sunoo iç ısıtan gülümsemesini minseo'ya sunarken içeriye jungwon girmiş "hadi babamlar mangalı kurdu" diyerek çağırmıştı.

ikili gülerek koşarak inen jungwon'un arkasından indiğinde felix "aslında bizim evde daha çok oje vardı. burada bulabildiniz mi?" diyerek bakında sunoo hızla kafasını sallamıştı.

"anne lila buldum aşırı güzel olmamış mı?" dediğinde felix kıkırdamıştı.

heeseung fark ettiği şey ile "ellerin sunghoon'un ellerine benziyor gerçekten" demişti.

jisung hava atarak "benim ellerim güzel çünkü" dediğinde hepsi gülerek masaya oturmuşlardı.

hepsi yemek yemeye başladıklarında jisung minho'nun yaptığı tüm etleri ona uzatıyormuş gibi yapıp ya sunghoon'a ya da minseo'ya veriyordu.

sunghoon arada kardeşi ile ilgilenirken arada da heeseung'un bacağında yukarıya çıkaran elini ittiriyordu.

minho jisung'a göz devirip tekrardan masanın ortasındaki kore usulü mangala eti eklediğinde pişmesiyle birlikte sunoo mükemmel kokuyor diyip fazla fazla yiyordu.

riki ona laf atıp sunoo'nun yüzünü düşürmesiyle yanağına öpücük konduruyordu.

changbin yüzünü düşürdüğünde chan'ın ona laf atmasıyla seungmin gülüşerek konuşan jake ve jaeyoung'u gösterdiğinde bu sefer changbin kahkaha atmaya başlıyordu.

jeongin çoktan hyunjin'in voleybol maçını kazanmalarının sebebi olan genlerini -kendisini- övmesini susturmak için dudağına öpücük kondurduğunda herkes rahatlama mırıltıları çıkartmıştı çünkü hyunjin az önceye kadar susmuyordu ve şu an alık alık önündekilerle oynuyordu. hala ilk tanıştıkları kadar saf aşıktı.

felix changbin'in pişirdiği etleri merakla beklerken changbin gülümseyerek felix'i izliyordu. felix'in hiçbir zaman değişmeyen civciv gibi olan bakışları ve peri gibi olan güzelliği yıllardır göz kamaştırıcı geliyordu.

jay de jungwon'un kulağına yaklaşıp etraftakiler hakkında konuşurlarken jungwon arada çıkan yüksek tepkilerden dolayı jay'den uzaklaşıp sonra da yakınlaşıyordu. sonuçta evin en küçüğü olarak el üstünde tutuluyordu bu yüzden de paranoyaktı çünkü abisi ve babası gibi önemli iki neden vardı ama sonrasında jay'in gözlerine daldığında jay'in dokunuşları ve öpüşleri onu kendine getiriyordu.

minseo annesi ve babasının didişmelerine gülerken tüm masayı incelemiş ve birkaç gün önceki yalnızlığı aklına gelmişti.

sunoo'ya dediği gibi bu aileyle hayatının mükemmel devam edeceğine o kadar emindi ki.

"ne demek minseo'nun sevgilisi olacak ya? izin vermem meleğime" minho changbin ile tartışırken minseo ne olduğunu anlamamış bir şekilde kaşlarını çattığında jungwon kıkırdayarak açıklama yapmıştı.

"bu bizim ailenin geleneğidir. hiçbir baba çocuğunun sevgilisi olabileceği fikrini bir süre kabullenemez" dediğinde hepsi jungwon'u onaylayarak kahkaha atmaya başlamıştı.

<>

ohom ohom ohom
gercekten tatmin olur musunuz bilmiyorum ama ben bu fici yazarken sizin yorumlariniz ve fazla okunmaya mutlu oldugum kadar da yazarken cok yoruldum (twinsin bolumleri daha uzundu ona nasil dayanmisim sasiriyorum)
umarim son bolumu ve tum bolumleri begenmissinizdir sizleri cok seviyorum cokkkk 🥺🤍💕🥹🌸🫢🎀😋✨
ben yine fic atmaya devam edecegim oralara da beklerim
aklima fikir gelirse -siz de isteyebilirsiniz- ozel bolum de yazarimmmm

🎉 ʙᴀᴅᴍɪɴᴛᴏɴ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓ hikayesini okumayı bitirdin 🎉
ʙᴀᴅᴍɪɴᴛᴏɴ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin