Bölüm 1: Huzur kırmızı, ben renk körüyüm sanki

66 12 3
                                    

Yüzüne büyük bir sürahi dolusu su dökülmeden önce Minho'nun kendini koruyabilmek için zamanı yoktu.

Soğuk su kuvvetle suratına çarpıp kulaklarının içine girmeyi ihmal etmeden başının altındaki yastıkta bulunan her bir kuş tüyünü güzelce ıslatırken yataktan fırladı, "Siktir lan!.."

Elleriyle ne kadar kurulamaya çalışsa da iri su damlalarının birçoğu gözlerine ve uyurken daima açık olan ağzına girmişti bile. Daha çok küfrederken gözlerini açmaya çalıştı.

Bu sırada terbiyeden yoksun dili, tahminlerince yüzüne suyu boca eden kişi tarafından ayıplandı, "Ağzı bozuk hergele... Gün geçtikçe iyice zıvanadan çıkıyorsun." dedi ve dilini şaklattı.

Minho, hiç de tanıdık gelmeyen ses dolayısıyla bir an için afalladı. Suratını daha sert ovuşturdu ve sesin sahibini görmek için zorlukla da olsa gözlerini açtı. Feminenliğin suyunu çıkarmış bir adam yatağın ucunda durmuş, hoşnutsuz bir ifadeyle kendisine bakıyordu. Minho bu adamı hayatında ilk defa gördüğüne emindi ve bu da bir kez daha afallamasına sebep oldu.

Önce, dün gece düzüşmek için bardan bulduğu biri olduğunu düşündü. Kimliği yüzünden pek sık dışarı çıkıp bu manada bir 'sosyalleşme' aktivitesi yapamıyor olsa da uzun tatil günlerinden en az birini kişisel ihtiyaçları doğrultusunda kullanabiliyordu. İki ya da üç ayda bir evinde birinin olması ya da kendisinin bir başkasının evinde olması da onun için gayet doğaldı.

Ancak bu adam kesinlikle onlardan biri değildi çünkü tarzı hiç mi hiç Minho'nun kriterlerine uymuyordu. Feminen erkeklere her zaman saygısı vardı, onlar için empati yapabiliyordu ama tercihleri arasında yer almıyordu. O daha çok vurdulu kırdılı seksten hoşlanırdı ve aksi gibi karşılaştığı tüm feminen erkekler ekstra özen, yumuşaklık ve duygusallık bekliyordu. Dolayısıyla Minho'nun tutup eğlendiği kişiler hep maskülen ve sert erkekler olmuştu.

Adamın suratına öylece bakmaya devam ederken, ağrıyan başını ovaladı ve dün geceki anılarını yokladı.

Evden çıktığı doğruydu ancak bir bara gidip eğlenecek hali yoktu. Yazmak için iki saatini harcadığı intihar mektubuyla beraber sokaklarda epey bir yürüdüğünü de hatırlıyordu. Ruh hali son zamanlarda zaten pek iyi değildi ve dün gece de o son zamanlara dahildi. Haliyle uzun süren yürüyüşünün sonunda gittiği yer, kafa dağıtmak için ilk seçenek olacak bir bar değil, kafasını gerçek mânâda dağıtmak için mükemmel olan şirketlerinin çatısıydı.

İntihar, düşüncesi Minho'yu titretti.
Yatağın ucundaki adam, onun tavırlarını eleştiren bir şeyler söylemeye devam ediyordu fakat Minho, ne söylediğini pek seçemiyordu.

Elli kat. Tamı tamına elli katlı bir binanın çatısından atlatmıştı. Rüya değildi, uzun zamandır bunu planlıyordu ve kesinlikle kafasına koymuştu. Yapacaktı— Yapmıştı.

Grup üyelerinden Yejoon'un onu atlamadan hemen önce yakalayışını, yapmaması için yalvarışlarını hatırlıyordu.

Yejoon, grubun en küçüğüydü ve diğerleri gibi lider olan Minho'nun da en çok üzerine titrediği üye oydu. Kimse onun bir dediğini iki etmezdi, maknae olmanın tüm avantajlarına sahipti. Ancak hiç şüphesiz, onu en çok koruyan, sözlerine en çok itimat eden, değer veren ve ona en çok düşkün olan kişi Minho'ydu. Yejoon onun için hiç sahip olamadığı küçük kardeşi gibiydi. Yeri bambaşkaydı.

Minho'yu vazgeçirmeye çalışırken nasıl da çaresizce gözyaşı döktüğünü de hatırlıyordu. En az Minho kadar perişan görünüyordu ve normalde olsa Minho onu bu şekilde görmeye dayanamazdı. Fakat 'ölmek' düşüncesi beynine bu denli işlemişken ve her saniye bu düşünceyi büyüten etmenler kafasında dönüp dururken, Yejoon'un orada bulunması Minho'yu çatının ucuna birkaç adım daha yaklaştırmaktan başka bir şeye yaramamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İlacın benim. İlacım, Leyla, bu da kaçıncı reçetem? ❅ BanginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin