Bölüm 1

60 5 5
                                    

Mahmutbey eyaletinde hasat vakti gelmişti. Çiftçiler eyaletin her yerindeki çiftliklerinde terli alınları ve pis gömlekleri ile çalışıyordu. Ama yoldan geçen biri bile çiftçilerin mutsuzluğunu farkedebilirdi. Son aylar bir kuzey eyaleti için bile aşırı derecede kurak geçmişti ve çok az hasat vardı.

Çiftçiler bu duruma üzülürken yardımsever vali Sıddık Bey çiftçiye destek verdi. Eğer hasat vaktini boş geçirirlerse çiftçilerin teker teker eyalet sınırlarını terk edeceklerinin farkındaydı. Gelecek için bir yatırım yaptı ve çiftçilere bağış yapmaya başladı. Her gün çiftçilere kendi ambarından belirli miktarda bedava hasat hediye ediyordu. Çiftçilerin kuru ekmek yemesini de istemediği için kale avlusuna geniş bir çadır kurdurttu. Değersiz av hayvanları, irmik çorbası ve köpüklü ayran servis edilen çadır her gün dolup taşıyordu.

***

"Fatma!" diye seslendi baş aşçı. "Hemen bir çuval irmik getir! Bir fıçı da ayran lazım, uşaklara haber ver hızlı olsunlar!" Genç kız koşar adım emirleri uygulamaya giderken sinirli başaşçı Said terbiyesizce denebilecek hareketlerle bir sonraki işçinin kasesini doldurdu.

Herkes mutlu mesut yemek yerken, sohbet ve muhabbetler devam ederken kalabalığın arasından bir ses duyuldu. "Garson! Nerede kaldı bu herif!" Said bir bardağı temizlerken adama yan yan baktı. Adam bağırıp çağırmaya devam ediyor ve ziyaretçilerin rahatını bozuyordu.

"Geldim, geldim! Biraz sabret!" Asabi adama karşı asabi olmaya karar veren Said temkinli adımlarla adamın dibine kadar geldi. "Ne vardı, 'efendim'?" Adam ona öyle bir bakış attı ki, yılların dik kafalısı Said'in bile yüreğine indi. "Yemek, seni gerizekalı! Burası ne için var?!"

Said büzüşmüştü ama gerçek bir keçiydi. "Ziyaretçilere çorba 2, ayran 5, et ise 7 kuruş. Sadece işçilere bedava." Yabancı şıngır şıngır şıngırdayan kesesine elini daldırıp masaya 8 kuruş attı ve "Ayran ve biraz güvercin getir. Ayran soğuk olsun." dedi. Said sert davranmaya başladı. "O keseden çıkan ses borazandan çıkmaz!" "Tüm param bu." Ama Said'in geri adım atmaya pek hevesi yoktu. "Ya tam para ödersin yada muhafızlarla biraz sohbet edersin." Adam homurdana homurdana 4 kuruş daha saydı. "Artık yemeğimi getirecek misin aşçı bozuntusu?"

Said yemeği götürmeye giderken karanlık bir suret yabancının oturduğu yerin hemen arkasında bulunan, çadırın en karanlık ve meraklı gözlerden en uzak olan masasına oturdu. Kimse adamın farkında değildi. Derin kapşonunun altından sessizce çadırı izlerken garson kıza işaret verdi. Kız yanında iken bile ortalığı şahin gibi gözleyen gizemli adam sessizce siparişini verdi ve parasını ödedi.

Yabancının yemeği hazır olunca Said tezgahın üzerindeki zile bastı. Ding sesini duyup tezgaha gelen kız dikkatli bir şekilde yemeği yabancının masasına getirdi. Midesi isyan etmeye başlayan yabancı avına saldıran bir kurt gibi yemeye başladı. Ancak bu uzun sürmedi. "Bu ne be! Ben bu çöp için 12 kuruş ödemiş olamam! Düzgün bir şey getir!" Kız korkudan titrerken yabancıya zar zor "A-ama efendi-dim, b-bu tek y-ye-yemeğimiz?" diyebildi. Sinirden deliye dönen adam kızın yakasına yapıştı. "Benim kim olduğumu biliyor musun? Ben Deli Ferit'im! Kızıl Hançer çetesinden!" Kızın yüzü bembeyaz kesildi. Ancak onu korkutan yabancının adı değil, kimsenin farketmediği kısa hançerdi. Kız boynundaki keskin soğuğu hissetmiş olacak ki acı bir çığlık attı.

Aniden bütün çadır kanun kaçağının masasına döndü. Olayın yarattığı karmaşa sırasında gizemli adam ayağa kalktı. Fısıltılar ve sinirli kanun kaçağının bağırışları arasında geldiğinden beri ilk kez ağzını açtı. "Yeter." Bütün fısıltılar bıçakla kesilmişçesine aniden durdu. Deli Ferit, hatta garson kız dahil çadırdaki herkes gizemli yabancıya döndü. Herkes yabancının sonraki kelimesini bekliyordu. Gizemli adam bir süre öylece durdu, gölgelerle kaplı yüzü görünmediğinden kimse adamın kanun kaçağını süzdüğünü anlamamıştı.

Ferit'te yabancıyı süzüyordu. Ağır pelerini ve derin kapşonu onu yabancının bir gezgin olduğunu düşünmeye itti, ancak uzun yayı ve 12 ok dizilmiş sadağı yabancıyı bir avcı gibi gösteriyordu. Pelerini kapalı olduğu için daha fazla yorum yapamadı. "Göreceğiz," dedi Ferit içinden. "Ne halt olduğunu göreceğiz."

O bunları düşünürken yabancı çenesini ikinci kez oynattı. "Kızıl Hançer ? Koca Oba'daki soygunun sorumlusu?" Ferit gülümsedi. "Ah evet, şu soygun. Ne o, yoksa bir ödül avcısı mısın? Dur tahmin edeyim, eminim liderimizi aramıyorsundur ha?" dedi gülerek.

Gizemli adam Ferit'e baktı. O kadar dik baktı ki Deli Ferit bu bakışları görse ayaklarına kapanıp merhamet dilerdi. Bir süre Ferit'e gözlerini diktikten sonra adam yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Ferit'in gözlerinin içine bakmaya devam ediyordu. Bakışların soğukluğunu Ferit'te farketmişti. Hayatında ilk kez tedirgin hissediyordu.

Gizemli adam aniden harekete geçti. Ferit'in bıçak tutan eline saldırdı, bileğinden tutup eli kızdan uzaklaştırdı. Kız çığlık attı ve Ferit'in diğer eline vurmaya başladı. Canı yanan Ferit elini kızdan kurtardı ve kız tezgahın arkasına kaçtı. Ferit ne olup bittiğini anlamaya çalışırken adam tekrar saldırıya geçti. Farkedilemeyecek bir hızla hareket ediyordu. Tek bir hareketle hançerini çekti, Ferit'in ya yukarıdan inen silahını savurdu ve hançeri saplamaya çalıştı. Ancak Ferit'te hızlı ve tecrübeliydi, gelen saldırıyı uzaklaştırdı.

Gizemli adam bu sefer bıçağını havadan diğer eline geçirdi, bunu yaparken önceden silah tutan eliyle Ferit'e yumruk atmaya çalıştı ve sol eliye de saldırıya geçti. Bu inanılmaz hız karşısında şaşkına dönen Ferit yumruğa ve bacağına giren hançere karşı gelemedi. Güçlü darbenin etkisiyle yüzüstü yere yığıldı ve hareketsiz kaldı. Ferit'in vücudunun altından etrafa parlak ve kızıl renkli bir sıvı akıyordu.

Said hemen Ferit'in yanına gitti, ancak gizemli yabancı daha hızlıydı. Said'i ensesinden tuttu. "Bıçağının üzerine düştü. Yapabileceğin bir şey yok. Niyetim onu öldürmek değildi. Bu olanlardan valiye bahset." Bunu söyledikten sonra Said'i serbest bırakıp çadırdan yavaşça uzaklaşmaya başladı.

Said meraklanmıştı. Faili meçhul bir cinayet başına çok fazla iş açacaktı. Muhafızlar çıkan arbedeyi kontrol etmek için çadıra girerken uzaklaşan yabancıya "Sen de kimsin be?" diye bağırdı.

Beklediği cevap hızlı geldi. "Benim adım Murat. Ben bir ödül avcısıyım. Valin ismimi tanıyacaktır."

Ve silüet karanlıkta yavaş yavaş kayboldu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ödül AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin