Seungmin derin derin nefes almıp vermişti.
Kendine geldiği anda ağlamamak için kendini çok kasıyordu. Hyunjin, sevgilisiyle buluşacağı kafede sevgilisinin yanında oturmuş onunla gülerek sohbet ediyordu.
Seungmin gelirken fark etmişti her şeyi ve nutku tutulmuştu.
Uzun süredir görmediği yüzü tekrar görmüştü
ne kadar özlediğinin ve ne kadar üzgün olduğunun farkına varmıştı. Tekrardan lanetler okumuştu içinden tekrardan sayıp sövmüştü sadece.Sakin olduğunu zannettiği adımlarla kafenin kapısından içeri girmişti.
Girer girmez kafenin sonundaki koltukta oturan ikilinin dikkatini çekmişti.
Chan gülümseyerek ayağa kalkmış. Hyunjin ise tahmin ettiği gibi acı ve utanç içindeydi.
Seungminden neden utandığını da bilmiyordu. Çok özlemişti ikisi de birbirini.
Seungmin ikilinin olduğu masaya yaklaşmış ve Chan onu kendine çekip sıkıca sarılmıştı.
İş seyahatine gittiği için 1 haftadır görüşmüyorlardı. Seungmin sevgilisini de özlemişti. Sıkıca birbirine sarıldıklarında Hyunjin ikiliye bakmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.
Boğazı düğümlenmişti. Seungmin'in başka bir adama bu kadar içten sarılmasını yediremiyordu kendine.
"Çok özledim seni." demişti tanıdık ses.
Chan gülümsemiş ve sevgilisini kendinden biraz uzaklaştırıp dudaklarını gizleyen atkıyı biraz sıyırmış ve minik bir buse kondurmuştu.
"Ben de çok özledim sevgilim." demiş ve burnunu sıkmıştı.
"Dışarısı soğuk kıpkırmızı olmuşsun yine bak." demiş ve yavaşça atkısını boynundan çıkartmıştı.
Seungmin ceketini çıkartırken Hyunjin gözlerini Seungmin ve sevgilisi arasında gezdiriyordu.
Gözleri dolmuş ve boğazı düğüm düğüm olmuştu. O an ölmeyi dilemişti belki binlerce kez.
En sonunda Seungmin ile birkaç saniye gözleri buluşmuştu fakat ikili gözlerini kaçırmıştı.
Seungmin kaldıramayacağı bir yükün altındaydı hissediyordu da.
"Ah, sevgilim tanuştırayım Hwang Hyunjin. Yeni grafik tasarımcımız. Yeni başvuru yapmıştı iş gezisinde deneyimini bize kanıtladı fazlasıyla. Japoncası da çok ama çok gelişmiş."
Seungmin Hyunjin'in 3 yaşında japonyaya gittiğini ve 5 yıl orada yaşadığını biliyordu. Japoncasının ne kadar akıcı olduğunu.
Yıllarca da manga tasarlamak için ne kadar çaba gösterdiğini ama bir türlü başaramadığını hep sarpa sardığını biliyordu.
Chan peki ne kadar şeyi biliyordu.
"Merhaba Seungmin bey. Chan sizden çok bahsetti. Ah patronuma ismi ile hitap etmek çok garip geldi." diyip sahte bi gülümseme bırakmıştı.
"Memnun oldum." demişti yüzüne bile bakmadan."
"Ah sorun değil Hyunjin biz artık arkadaşız küçük bir şirket dostluklardan daha değerli değil rahat ol lütfen."
Hyunjin Chan değil Seungmin konuşuyormuş gibi hissediyordu.
Konuşma tarzları aynıydı. İkisi de sanki onlara özel bir sözlük kullanıyordu. Hyunjin o an ilişkilerinin Seungmin'in söz ettiğinden daha uzun olduğu anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atlantis/hyunmin
Fanfictionseungmin ve hyunjin atlantisi ararken kaybolmuştu. texting 26/11/22