Havuz kenarında oturmuş kahvemi içiyordum. Hizmetçi geldi.
H: Ne alırdınız Keiko hanım?
Keiko: Varsa bir limonata alırım şekerim.
O sırada kocam geldi, yanına gidip ödüllendirecektim.
Tam ayağa kalkacaktım ki dengemi kaybedip şezlongdan havuza düştüm.
Hayır hayır, şezlongdan değil.
Yataktan düşmüşüm.
Hepsi rüya mıydı sahi? Bi an kocamla beraber zengin ve mutlu olduğumu zannetmiştim.
Kocamın tipini çok az hatırlıyorum.
Belki de ruh eşindir?
Ne diyon ulan içses, ne ruh eşi.
Olamaz mı yani?
Sence.
Kızım biraz tatlı, sevecen, kibar ne bileyim nazik olsan ne olur sanki?
Öyleyim zaten.
Duyamadım? En son zil çalmıştı sınıfa gidiyordun. Sınıfta sıradan düşmüştün, gülen çocuğa gidip çakmıştın bir tane. Hoca da sana bağırmıştı. Buraya kadar tamam da kızım, niye hocayı öğrenci sanıp "Sanane lan yarrağım!?" Diyorsun?!
Onu karıştırma. Yanlış anlaşılmaydı.
Bu kaba olduğun gerçeğini değiştirmiyor.
Sen niye düşmanımmış gibi davranıyon amk!?
Her boka atlamasa olmaz zaten. Markete gitmek için hazırlanmaya gide-
Sensin her boka atlayan!
Lan bi sus götünü taşşağından ayırmıyım bi suuuss!
İyi be ne halin varsa gör.
Markete gidecektim, başka yapıcak işim yoktu bugün cumartesiydi.
Keiko hanım pazartesi günü bir planınız var mıydı acaba?
Atlamasana oradan mukus.
Bana öyle seslenmee!
Sus o zamaann.
NEDEN SALAK BİR İÇSESİM VAR?!
(Ben öyle istiyorum agla)
Hazırlandım, markete doğru yol aldım.
Bugün bir işaret çünkü önümde kavga eden 2 çete var.
Maşallah ballı bollu.
Planım olmadığı aklıma gelince bir köşeye geçip izlemeye başladım. Normal sokak kavgasıydı, bu sıralar çete işleri çok artmıştı. Duyduğuma göre bu tür şeyler de herhangi bir silah yasakmış.
Ya yumruk yumruğa ya daa..
Kavga normal gidiyordu. Beyaz ve siyah kıyafet giymişlerdi. Takım tutmuyorum. Hangi takım güçlü ise o kazanır sonuçta.
