0.1 | öğretmenim!!

3 1 0
                                    

Kameranın önündeki bulanıklık artıp bir anda azalarak bir sahneye odaklandı. Marketin ortasında, bir hamsterı andıran yüz hatları ve sağlıklı duran, açık kahve saçlarıyla güzel bir kadın elindeki sepete bir paket makarna koyarken şirin, siyah saçlı bir çocuk kadına doğru koşmaya başladı.

"Öğretmenim!!"

Kırılgan duyulan, şirin çocuk sesine doğru döndü güzel kadın, sanki bu seslenme biçimine çok alışmış gibi bir tavrı vardı. Ardından kocaman gülümseyip boyu dizine dahi gelmeyen çocuğun önüne eğildi. Kadının kalbindeki şefkati, masumiyeti ve temizliği sanki yüzüne vuruyor ve etrafa neşe saçıyordu. Tam anlamıyla gerçek bir melek gibiydi o.

"Kyujin!! Ne büyük tesadüf!!"

Çocuğa mutlu bir şekilde konuşmuştu güzel kadın, sanki öz çocuğuymuş gibi, şefkatle yaklaşıyordu. Yüzündeki çocuğu gördüğü için oluşan tatlı tebessüm gittikçe büyüyordu. Çocuk kollarını sanki güzel kadını hapsetmek istermişcesine kocaman açarak sarıldı birden, bu normaldi. Öğretmenini gören hangi çocuk ona sarılmak istemezdi ki zaten, değil mi?

"Öğretmenimmm!! Siz okul dışına nasıl çıktınız?"

Güzel kadın henüz 4 yaşına bile girmemiş olan çocuğun masumluk ve merak akan sorusuna karşın kıkırdadı ve çocuğun sırtını sıvazlayıp geri çekilerek konuştu.

"Canım ben okulda yaşamıyorum ki, hem ben buraya bir sürü güzel yemek almaya geldim!"

Çocuğun gözleri şaşkınlıkla parlıyordu kadına bakarken. Bu görüntüye dışarıdan bakanlar çocuğun mu, yoksa bu melek görünümlü kadının mı daha masum göründüğünü ayırt edemiyorlardı bile. Kadının yüzünden asla eksik olmayan o tatlı tebessümü, gözlerinin her zaman parlayıp gülümsediğini belli etmesi... İnsan formundaki bir melekti o.

"Ah, bayan Minatozaki! Ne büyük tesadüf! Çok özür dilerim, sizi görünce beni hemen unutup yanınıza koşmuş yaramaz-"

Güzel kadın kendisine konuşan kadına bakıp gülümsedi ve ayağa kalktı. Karşısındaki kendisine gore daha olgun duran, küt sarışın saçlı kadına bakarak hafifçe kıkırdadı ve kadına koşup bacağına sarılan çocuğa bakıp geri kadına döndü.

"Ah, hiç sorun değil bayan Bae, minik Kyu okula gelmediğinden öğretmenini özledi heralde, değil mi?"

Güzel kadın çocuğa bakınca çocuk ağzında olan elini uzaklaştırıp evet anlamında heyecanla kafasını salladı. Minik kızın kolundaki yapışkan izlerinden sancılı bir hastalık yüzünden serum yemek zorunda kaldığı ve birkaç gününü hastanede geçirdiği belli oluyordu, güzel kadın ise çocuğun bu hafif zayıflamış, hastalığı yeni atlatmış halini gördükçe içinin acıdığını hissediyordu. Çocuklara bağlı biriydi, anaokul öğretmeni olmasının sebebi de buydu zaten. Çocuklarla oynamayı onlara birşeyler öğretip bakmayı çok seviyordu genç kadın.

Kameranın odağı bozuldu, bir anda sahne değişti. Şimdi bir oturma odasını gösteriyordu kamera, etraf darmadağınıktı. Aynı güzel kadın bu kez o masum ve neşeli görüntüsünden tamamen farklı bir şekilde, koltukta ağlarken duruyordu.

"Siktiğimin okulu... siktiğimin müdürü!"

Kadın hıçkırıklarının arasında titrek sesiyle küfretti. Önündeki taburede birkaç boş alkol şişesi vardı güzel kadının, o neşeli ve masumiyet akan yüzü ağlamaktan ve alkolden kızarmıştı, gözleri şişmişti durmak bilmeyen damlalar nedeniyle. Her ne kadar ağlasa da, o güzel yüzü hiçbir zaman melek gibi görüntüsünü kaybetmiyordu. Sanki hayali kanatları varmış gibi, bir melek gibiydi her zaman. Sanki sürekli bir varlık veya varlıklar tarafından korunuyormuş gibi. Her ne kadar kırgın olsa da hala bir melekti.

"O okulun da okulu yönetenlerin de canı cehenneme..!"

Hangi hakla yapmışlardı bunu ona? O kadar çalışmanın sonucunda bunu mu hak etmişti cidden? Peki o çocuklar? Onlar ne olacaklardı? Onlarla o kadar bağ kurmuşken, kendi çocukları gibi sevmişken, hepsi böyle mi bitecekti? Sırf bir iftira yüzünden mesleğini bir daha yapamamak üzere bırakacak mıydı yani? Bu muydu hak ettiği şey? O okulun da öğretmenlerin de canı cehenneme. Hepsinin cehenneme gitmesi gerekiyordu, evet! Hepsinin yanması, mahvolması gerekiyordu! Lanet olsun, güzel kadın kendisinin mesleğini bir hiç adına kaybetmesine sebep olan insanlar hakkında böyle düşünürken bile kendini suçlu hissediyordu, böyle düşünmek illegal, ve büyük bir günah gibi geliyordu. Melek kanatlarının beyazlığı kalbine de yansıyordu resmen.

Kameranın görüntüsü bulanıklaştı, bir anda merceğe damlalar yağmaya başladı. Damlalar altın rengine bürünüp bir anda siyah renk oldu, ardından görüntü siyahlaştı ve kamera kapandı.

YENI FIK HELELELELELLE

Basladim bir sekilde ama nasil devam ettirecegim hakkinda en ufak bir fikrim dahi yok...

Neyse yapacagiz bir sekilde, yaparim ben!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cehennem meleği | SahyoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin