Yang Yu Jin
''Gerçekten mi?'' Bunu yapacağını tahmin etmemiştim. Onunla bahçede buluşmam gereken zamanın üzerinden bir saat geçmişti ve beni göremeyince vazgeçeceğini ummuştum ama şu an otel odamın kapısında tek kaşını havaya dikmiş bana bakıyordu. Şaşkınlığımı fark etmiş olacak ki hafifçe gülümsedi, ve işte yine midem taklalar atıyordu.
''Birisi görmeden girebilir miyim?'' dedi. Belli belirsiz kafamı sallayarak daha rahat geçebilmesi adına kapıyı daha fazla araladım. İçeri girerken beni şöyle bir süzdü ve daha fazla gülümsedi. ''Fena pijama Yang.''
Panik içinde bulunduğum durumu hatırladım. Kapımı inatla çalmadan hemen önce uykuya dalmak üzereydim. Kare desenli yeşil renk pijama altım ve uzun kollu beyaz pijama üstüm üzerimdeydi. Modaya çok uyduğum söylenemezdi ama rahatlardı işte...Uyumak için elbette. Min Yoon Gi gece on birde odama daldığında onun karşısına çıkmak için değil.
Tüm savunmasızlığımı elimden geldiğince gizlemeye çalışarak kapıyı kapattım ve peşinden odanın içine ilerledim. Büyük bir otel odası değildi. Giriş koridorunda banyo bulunuyordu ve kısa koridor da yatak odasına açılıyordu. Odanın ortasında büyük iki kişilik bir yatak ve bir duvarına yaslı büyük bir koltuk vardı. Bunun dışında da televizyon, makyaj masası ve üzerinde açılmamış şarap bulunan bir masa bulunuyordu. ''Ne istiyorsun?'' diye sordum dikkatlice. ''Tüm sorularını yanıtladığımı düşünüyordum.''
''Bilmem,'' Odanın ortasında durup bana doğru döndü. ''Yarım kalan bir şeyleri tamamlarız diye düşünmüştüm.'' diyerek olabilen en şapşal ifadeyle havaya öpücükler attı.
''Of kapat çeneni.'' Yanından geçip koltuğa oturdum. Gergindim ama bunu ona göstermeye niyetim yoktu. ''Gerçekten, ne istiyorsun?''
''Ah, ufaklık...'' Sesindeki alay biraz daha geri plana çekilip yerini ciddiyete bırakmıştı. ''İnan bana bilmiyorum. Tüm bu olanlar biraz çılgınca.''
Gözlerimi devirdim. ''Bir de bana sor.''
Yavaş ve dikkatli hissettiren adımlarla yaklaşıp koltukta yanıma oturdu. Vücudunun hafifçe bana dönük oluşu bedenimde kısa bir titremeye sebep olmuştu. ''Açıkçası ne senden uzak durmak istiyorum ne de tartışmak.'' Kafasını geriye atıp gözlerini kapadı. Açacağını düşündüysem de öyle kaldı ve ben de bu süre boyunca yüzünü inceledim. ''Geçen haftaki son konuşmalarımızı ve bugün olanları unutup baştan başlayamaz mıyız?'' Benim onu izlediğim sürece sessizlik oldu. Bir süre benden cevap alamayınca gözlerini açtı ve bana baktı.
''Peki.'' dedim. Başka hiçbir şey diyemezdim. Bu çocukta beni deli gibi heyecanlandıran bir şeyler vardı. Belki sebebi gerçekten de bana geçmişimden kalan tek şey oluşuydu belki de henüz bilmediğim başka bir şey, ama şu an gerçekten nefesimin neredeyse kesildiğini hissediyordum.
Memnun bir şekilde gülüp elini uzattı. ''Tanıştığıma memnun oldum ufaklık.''
''Ben de.'' Uzattığı elini tuttum. Kısa bir tokalaşmanın ardından bırakacağını düşünmüştüm ama bırakmadı. Bir süre öylece durdu.
''Yani artık arkadaşız.'' dedi sorarcasına. Gülümsemeye çalışarak kafa salladım, elim hala avucunun içindeydi. Çok kısa bir an için baş parmağının tenimin üstünde gezdiğini hissettim. ''Ama lütfen dramatikleşmeyelim.'' diyerek bana yan bir bakış attı.
Gözlerimi kısarak ona baktım ve ''Konuşmayı bırakmak istemen dramatik değil miydi sence?'' diye sordum. Kendince kafasını iki yana salladı ve gülümsemesi hep oradaydı.
''Bu arada,'' Elinin içindeki elimi sıktı. ''Bir daha beni öpmek istediğin zaman söyle de doğru bir şekilde yapayım ufaklık.''
Kanı yanaklarımda hissedebiliyordum. Anında kıpkırmızı olmuştum. Panikle elimi çekerek oturduğum yerden ayağa fırladım. ''Tam bir onun bunun çocuğusun!'' diyerek bağırdım. Bu sanırsam havuza düşmekten daha utanç vericiydi.
Benim aksime oldukça eğleniyor olmalıydı ki bir kahkaha patlattı. ''Peki peki.'' O da ayağa kalktı. ''Dalga geçmeyeceğim.'' Öfkeyle ona bakarken göz kırptı. Hiç ama hiç yardımcı olmuyordu. ''Çekimlerin sabahın köründe başlayacağını duymuş olmalısın.''
''Evet.'' dedim. Saat beşte kahvaltı vardı ve sonrasında çekimlerin yapılacağı alana gidilecekti.
''Ben gideyim o halde.'' Ondan beklemeyeceğim kadar çekingen bir tavırla el salladı ve kapıdan çıkarken son bir kez bana bakıp ''İyi geceler ufaklık.'' dedi. ''Sabah görüşürüz.''
___
Arkadaşlar ben şu an kpop'da hiçbir grubun hayranı falan olmasam da Yoon Gi fetişim olduğunu fark ettim şunları yazarken eriyorum falan galiba 💀
Brezilya'nın yarım saatte Kore'ye 3 atışını izlemeye dayanamayıp bölüm yazayım dedim daha fazla gol atarlarsa başka bi bölüm gelme olasılığı da yüksek 😔
Öpüldünüz görüşürüz 💗🤌🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say Something // Min Yoon Gi
Fanfiction''Bu arada,'' Elinin içindeki elimi sıktı. ''Bir daha beni öpmek istediğin zaman söyle de doğru bir şekilde yapayım ufaklık.'' 🫧 yarı texting & yarı değil 🫧