giriş

17 0 0
                                    

'Kavga.' tüm dünyanın en sevdiği iş, hobi adına ne denirse artık. Hepimiz kavgalardan, kavgalarla tutkuların getirdiği anlık davranışların var ettiği hata görülen ama nefes alan sorumluluk olarak var olan hatalarız. Yükü ne kadar ağır ufacık bir hata ölümüne dek sorumluluk, yük , yaşatmak nefes aldırmak, var etmek var olması için çaba sarf etmek . Oysa hata dediğimiz şey bizim bile kendimize söylemediğimiz bir başkasının bize hatırlattığı olaylar bütününden ibaret. Yaşam gibi bir sürecin içerisinde nefes alan hatalar var ettik ama bu üstünü kapatıp unutabileceğimiz şeylerden farklı oldu.

  'Çocuklarımız, arkadaşlarımız, ailelerimiz, ve bunun elebaşı olan biz benliğimiz.'  'Benim adım Renç.' Ahsen, Erva, Leyla değil Renç. Bana bu ismin koyulmasının sebebi tamamen manevi yetiştirilmek istenmem. Ama maneviyet denilen şey her daim kusurlarını hatırlatmak mı? Sen varsın acizsin, hatalar yapmak için yaratıldın demek mi maneviyat? Bu kusurlu olduğumuzu kabul etmemiz doğal bir şey özümüze indiğimizde, ama yük olmak tanrıya hakaret değil midir yoksa bu bizim savunma mekanizmamız uydurduğumuz bir bahane mi?  Maneviyat diyordum devam edeyim, Aciz yaratıldığımızı hatırlamak, hatırlatılmak yaptığımız davranışların şekillenmesinde önemlidir en azından bana böyle anlatıldı. Evrene, insanlara , her türlü canlı cansız varlıklara , benliğimize karşı çekilmiş bir sınır çizgisi veyahut irade terbiyesidir diye öğretildi bana. Ama bir insanın aciz olduğunu her daim hatırlamasının yararı olduğu kadar zararı da yok mudur? Belki de her ebeveyn, her insan, aklınıza gelebilecek her şey sizin iyiliğinizi düşünmüyordur. 

O yüzden ben geldim Renç olarak var oldum. Üzüntü, sıkıntı, keder kelimelerinin ete kemiğe bürünmüş hali oldum.


/

''Rüyalarım peşimi bırakmıyor, aylardır denemediğim, düşünmediğim hiçbir şey kalmadı rüyalarımda hep sembollerle, imgelerle bir yolun içinde olduğum söyleniyor.'' Genç kız kahverengi battaniyesini sıkıntıyla avuçlarında sıkıştırmış dudaklarından sıkıntılı ruh halini belirten mırıldanmalarla konuşmaya devam etmişti. Kumral kız arkadaşını dinlerken çehresinde çaresiz bir ifade peyda etmişti. Daha sonra başını benim olduğum yere çevirmiş imalı ve net ses tonuyla bana bakarak konuşmuştu. ''Belki de kederli bir şeyin varlığından yaşıyorsundur bu tuhaf olayları.'' Demek ki neymiş her nasihat, her iyi niyet o niyetten ve nasihatten sayılmaması gerekiyormuş. Dediklerini duymamış gibi davrandım. Ruhum, uzun koyu kahve saçlarıma daldırdı ellerini teker teker her bir telini ayırdı içime aktı tuhaf varlığın bana karşı gözyaşları.

 Sırtım dönük pencereden semayı izlemeye daldım. İçimdeki küçük kızla onun gürültüleri doldu tekrardan zihnimin içine. 'Hep onu yalnız bırakıyoruz.' dedi küçük kız. Üzerinde yırtılmış ona büyük gelen bir tişört, tombul yanakları, küt saçları olan bir çocuktu. Tombul ayaklarını yere vuruyor o küçük boyuna rağmen öyle hiddetle bağırıyordu ki. Büyüğü ise ona aldırmadı eğilip sıktı iki yanağını hafif bir buse bıraktı alnının ortasına. 'Lütfen onun aklını bulandırma küçüğüm, artık senin gibi bakılması gerekmiyor, öğrenmeli başka şekilde yaşayamaz.' Küçük hiç istifini bozmadan devam etti isyanlarına, büyük olan tebessüm etmekle yetindi. Hiçbir şeyden haberi olmadığı, anlayamadığı için yaşadığını yalnız büyüğü biliyordu.


Işıklar kapandı birkaç kız battaniyelerinin altında bu kedere rağmen uykulara daldılar. Ruhum, zihnimde hala küçükle konuşmalarını sürdürüyordu ben yalnızca dinliyordum. İnsanın dünyada kalabileceği tek kişi kendisi olunca işler böyle yürüyor. Elleri tekrardan saçlarımda gezindi. Mayıştım. Kendime olan şefkatim benim bana yaptığım en değerli şeydi. Ancak hissettim, ismim sanki ona da dokunmuştu ki sesi çok sıkıntılı bir mırıldanma hali aldı. 'Renç, biliyorsun ki  şu dünyada ruhuyla bütün olmuş ve ona değer verip böyle yaşayan çok azın azı var.' Ve biliyorsun her ne kadar Ben sözcüğünü oluşturan bir üçlü olsak da, böyle devam edemeyiz.' Ellerini saçlarından geçirip derin bir nefes bıraktı sakinleşmeyi umarak sözlerine devam etti. 'Düşüncelerin,' 'Düşüncelerini yalnızca küçükle ben saklayamayız tutamayız çünkü bunu en iyi sen biliyorsun ki bazen sesleri, hiddetleri çok yüksek olduğu zamanlar oldu.'

'Bir başka zihinler, konuşmak istiyorlar ve bu kadar saklanmanı anlamsız buluyorlar, küçükle biz başta senin dediğini kabul ettik ama görüyoruz ki artık bu işe yaramıyor.' Onların arasına gitme vaktimiz geldi.


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 06, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

düşünceler ülkesiWhere stories live. Discover now