Yule Balosu’nun ardından olanları düşünürken içimde garip bir his vardı. Sanki biri bizi yok etmeye çalışıyor ya da çok tehlikeli bir oyunun içinde eğleniyordu. Düşüncelerim bir girdap gibi zihnimde dönüp dururken, dışarı çıktım ve Lily Evans ile arkadaşlarını gördüğümde içimde bir rahatlama hissettim. Ama aynı zamanda büyük bir kafa karışıklığı da vardı. Olayın bir kaza olmadığına, birisinin bunu kasıtlı olarak yaptığından şüpheleniyordum. Lily ve arkadaşlarını görmek bana bir nebze huzur verdi, ama içimdeki o şüphe bir türlü gitmiyordu.
Onlara doğru yürürken kalbimde bir sıkışıklık hissettim. "Hey millet, selam," dedim, sesi titrek ama kararlı bir tonda. Bu gece olanlar hakkında konuşmamız gerekiyordu.
"Selam," diye karşılık verdi Remus Lupin. Yüzünde hafif bir gerginlik vardı. Olayların ciddiyetini fark eden tek kişi ben değildim, bu belliydi. "Olayla ilgili bir şey bulabildin mi?" diye sordu.
Başımı iki yana salladım. "Hayır, pek bir şey bulamadım. Ama içimde çok garip bir his var. Sanki birinin parmağı varmış gibi, ama kim olduğunu bilmiyorum," dedim. Konuşurken gözlerim çevrede dolaştı, sanki şüpheli birini yakalayabilecekmişim gibi.
Lily, gözlerini kısarak başını onaylarcasına salladı. "Ben de bir şeyler seziyorum. Bu kadar tesadüf olamaz," dedi, sesi kararlıydı. "Dikkatli olmalıyız, özellikle de bir arada kalmalıyız."
Diğerleri de Lily'ye katıldı. Hepimiz gecenin tuhaflığı üzerine tartışmaya başladık. Herkes kendi teorilerini ve şüphelerini paylaştı. Fakat ben hala huzursuzdum. Gözüm bir şeye takıldı, o an grup sohbetinin dışına çıkmaya karar verdim. Bir tür hareket, gölgelerin içinde bir figür dikkatimi çekti. İçimde bir dürtü oluştu, bir his. Bunun önemli bir ipucu olabileceğini hissettim ve peşine düşmeliydim.
"Bir dakika, bir şey gördüm," dedim, bir açıklama yapma gereği bile duymadan hızla oradan uzaklaştım. Arkadaşlarımın şaşkınlık dolu bakışlarını arkamda bırakmıştım.
"Hey, Avis! Nereye gidiyorsun?" diye seslendi Lily, ama duymazdan geldim. İçgüdülerim beni bir şeyin peşine düşmeye zorluyordu. Hogwarts'ın koridorlarında adımlarım hızlandıkça, kalbim de bir o kadar hızlı atıyordu. Sonunda gölgeli bir köşede, bir figürün kaybolduğunu gördüm. Kim olduğunu görmek için hızlandım ve köşeyi döndüğümde karşımda hiç beklemediğim birini buldum.
"Severus?" dedim şaşkınlıkla. İçimdeki şüphe büyüyordu.
Severus Snape, bir anlık şaşkınlıkla irkildi. Bakışları etrafa telaşla kaydı. "Avery? Ne yapıyorsun burada?" diye sordu, sesi endişeliydi.
"Seni baloda gördüm," dedim, sesim ciddiydi. "Her şey olmadan hemen önce oradaydın. Ne yapıyordun, Severus?"
Severus'un yüzü bir anda sertleşti. Cevap vermek üzereydi ki, arkamdan gelen adım sesleriyle dikkatimiz dağıldı. Döndüğümde, Regulus ve diğerlerinin bana yetiştiğini gördüm.
"Neler oluyor burada?" diye sordu Regulus, gözlerinde merak ve biraz da endişe vardı. Hem Severus'a hem de bana bakıyordu.
"Snape benden mi şüpheleniyorsun?" dedi Severus, sesi alaycıydı ama altında bir rahatsızlık hissediliyordu.
"Hayır, sadece olanları anlamaya çalışıyorum," dedim, içimdeki huzursuzluğu kontrol altına almaya çalışarak. "Bu olayların arkasında kimin olduğunu bulmak istiyorum."
Severus başını iki yana salladı. "Aradığın cevaplar bende değil, Avery," dedi ve hızla oradan uzaklaştı.
Severus'un gitmesini izlerken, Regulus yanımda durup bana döndü. "Bütün bunlar neydi, Avis? Neden Snape'le konuşuyordun?" dedi, sesi meraklı ama aynı zamanda biraz korumacıydı.
Derin bir nefes aldım, içimdeki karışıklığı ona açıklamak istiyordum ama ne söyleyeceğimi tam olarak bilmiyordum. "Bilmiyorum Regulus," dedim iç çekerek. "İçimde bir his vardı. Onu takip ettim. Severus'a güvenmiyorum ama elimde de bir kanıt yok."
Regulus başını onaylarcasına salladı, ama yüzünde bir endişe ifadesi vardı. "Eh, dikkatli olmamız gerekiyor. Bu olaylar giderek daha tehlikeli hale geliyor," dedi.
"Bu konuda Sirius haklı," diye araya girdi Sirius. "Birbirimize destek olmalıyız. Eğer bir şeyler ters giderse, birlikte durmalıyız."
Grup sonunda dağıldığında, kafamda bir sürü soruyla yalnız kaldım. Odama doğru yürürken içimdeki huzursuzluk hissi hala gitmemişti. Severus'un neden bu kadar savunmacı davrandığını bir türlü anlayamıyordum. Olayların arkasındaki gerçekleri bulmam gerektiğini hissediyordum.
Odaya girer girmez yatağıma oturdum. Ama tam rahatlayacakken, dışarıdan gelen bir hışırtı sesi dikkatimi çekti. Ormandan gelen bir ses gibiydi. İçimde bir ürperti hissettim, ama bu korkunun ötesindeydi. Pencereme doğru yürüdüm, soğuk camın arkasından dışarı baktığımda, karanlık figürlerin ormandan çıktığını gördüm. Ruh Emiciler... Korku damarlarıma işledi, derin bir nefes alarak geri çekildim.
Tam o sırada bir ses duydum. "Hey, Avis! Uyan!"
Gözlerimi araladım ve karşımda Regulus'u gördüm. "Regulus? Senin burada ne işin var?" dedim, hala rüyamın etkisindeydim.
"Sabah oldu," dedi Regulus, kaşlarını çatarak bana bakıyordu.
"N-nasıl yani, bu... rüya mıydı?" diye mırıldandım.
"Ne rüyası?" diye sordu Regulus, şaşkın bir ifadeyle.
Başımı iki yana salladım, rüyanın etkisinden çıkmaya çalışarak. "Boşver," dedim, "Sen neden buradasın?"
"Sadece seni kontrol etmek istedim. İyi misin?" diye sordu, sesi içtendi. Gerçekten endişeliydi.
Derin bir nefes aldım, rüyamın tuhaf ve rahatsız edici izlerini silmeye çalışarak. "İyiyim," dedim, ama sesim pek ikna edici değildi. "Sadece... aklımda çok şey var."
Regulus, elini omzuma hafifçe koyarak bana destek oldu. "Pekala, eğer konuşmaya ihtiyacın olursa, buradayım," dedi ve gözlerindeki samimiyetle bana baktı.
Teşekkür edercesine başımı salladım. "Teşekkürler, Regulus."
Regulus odadan çıkarken, içimdeki huzursuzluk bir kez daha geri döndü. Bu rüyanın bir tür anlamı olduğunu hissediyordum. Bir şeyler ters gidiyordu ve bunun peşine düşmeliydim. Tetikte kalmalı ve cevapları bulmalıydım, çünkü bu gece olanlar sadece bir başlangıçtı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PHANTOM Regulus Black(TAMAMLANDI)
Fanfiction𝐏 「▬🔮🧙🏼♀️🪄」 (ʀᴇɢᴜʟᴜꜱ ʙʟᴀᴄᴋ x ꜰᴇᴍ ᴏᴄ) ©hughesflyy 【Tamamlandı ve duzenlendi】 (★) Cover by @-SNIVYNYX Thanks you <3 "Hayalet, şimdiye kadar hepinizin farkında olduğuna inandığım gibi, ölmüş bir ruhun yeryüzünde bıraktığı izdir..." ―P...