Başlama tarihiniz ve saatinizi buraya bırakırsanız çok mutlu olurum^^
İyi okumalar!❤
☆
Çaresizlik...
Tek bir kelime ama içinde o kadar çok anlam, o kadar çok acı barındırıyor ki. İnsanın içini kavuruyor çaresizlik. Bir yol yok. Yapacağın hiç bir şey yok. Bir çözüm yok. Tek bir şey vardı elimden gelen oda beklemek.
Bakışlarımı elimdeki kağıttan çevirip karşımdaki denize çevirdim. Dalgalar sert bir şekilde kayalara çarpıp etrafa hoş bir görüntü sunuyordu. Denizde hırçındı bugün.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tabi bende bundan nasibini alıyordum. Yüzüme çarpan su damlaları beni kendime getiriyordu bir bakıma. Gerçek dünyaya uyandırıyordu.
Sabahtan beri kaçıncı kez çaldığını bilmediğim telefonum kendini hatırlatarak yine çalarken artık gitme vaktimin geldiğini anlayarak, oturduğum kayaların üzerinden düşmemeye özen göstererek dikkatlice kalktım.
Elimdeki kağıt varlığını bir kez daha hatırlatırken, elimden kayıp denizin hırçın dalgaları arasında kaybolmasına izin verdim.
Arkama bakmadan oradan ayrıldığımda anneme yarım saat içinde evde olacağıma dair mesaj attım.
Eve gidince nasıl bir açıklama yapacağımı bilmiyordum. En doğrusu hiç bir şeyden bahsetmemekti. Hem ortada kesin bir sonuçta yoktu. Derin bir nefes aldım. Bugün hiç güzel bir gün değildi gerçekten.
Yarım saat içinde eve vardığımda daha kapıyı çalmadan açılan kapıyla bakışlarım annemi buldu. Yüzündeki telaşlı ve meraklı ifadesi ile bana bakıyordu. Bir an onları bu kadar telaşlandırdığım için kendime kızdım.
"İçeri geçelim mi önce." diye sordum. Çünkü biraz sonra babam da aynı şeyleri soracak ve ben tekrar tekrar aynı şeyleri anlatmak istemiyordum. Bu gücü kendimde bulamıyordum daha doğrusu.
Annem başını salladığında içeri geçmiştik. Babamın yanına geçtiğimde kendimi onun güvenli hissettiren kolları arasına bırakmıştım.
"Bizim küçük kaçak gelmiş." diyerek anneme hitaben konuştuğunda gülümsedim.
"Sadece bir kaç saatliğine dışarı çıkmıştım. Beni bu kadar özleyeceğinizi nereden bileyim?" dedim neşeli çıkarmaya çalıştığım sesimle.
"Saatten haberin var mı kızım senin?" dedi annem alaya karışık bir öfkeyle.
Bakışlarımı saate çevirdiğimde gözlerim büyüdü. Ne ara akşam altı olmuştu saat?