1.

6 1 0
                                    

Yayınlanma tarihi ve saati: 10.02.2024 / 03.33♡

Başlama tarihi ve saatini yazmayı unutmayın lütfen♡

"Asla beraber olmayacağız. Aynı evi, aynı teni paylaşmayacağız. Asla aynı masada oturmayacağız. Hatta; aynı şehirde bile yaşamayacağız..."

Asla beraber olamayacakları... O başkasına aitti. Aynı evi, aynı teni paylaşamayacaktı. Onun evi başkasıydı. Kokusunda, dokunuşunda huzur bulacağı ten başkasına aitti... Asla aynı masada oturamaycaktı... hoş sohbetlerin keyifli, kahkahaların doldurduğu bir masa olmayacaktı onlar için... Aynı şehirde de yaşamayacaklardı. Aslında yaşamıyorlardı. Genç kızın ait olduğu şehir onun gözleriydi. Peki onun? Onun ait olduğu şehir başkasının bakışı, gülüşü, teni, kokusu, saçlarıydı. O ona ait değildi...


Etrafta duyulan davul zurna sesleri artık başını ağrıtmaya başlamıştı. Ablası evleniyordu bugün, evin prensesi yuvadan uçuyordu, köyün neredeyse hepsi düğündeydi. Herkes etrafı süzüyor ve dedikodu yapıyordu, bu durum canını sıkıyordu.

Takı merasimindeyken bu durum onun için iki katı katlanılmaz hale geliyordu. Misafirler kim ne takmış diye bakıp aralarında fısıldaşıyordu ve bu sinirlerini bozuyordu. Onalar sözde EN MUTLU GÜNE ŞAHİT OLMAK için gelmişti fakat böyle yaparak zehir ediyorlardı.

Takı merasimi nihayet son bulduğunda kendini düğün salonunun dışına atmıştı. Düğün salonunun yan tarafına ilerleyip derin bir nefes aldı ve duvarın dibine çöktü. Sabahtan beri kendini tutmuştu fakat artık dayanamamış ve göz yaşlarını salıverimişti.

Canı yanıyordu, aldığı nefes ciğerine batıyordu. Ne günah işlemişti de bu ona reva görülmüştü? Bugün ablasının en mutlu günü olabilirdi fakat onun en acı günüydü. Aşık olduğu adam ablasıyla evlenmişti. Çocukluk aşkıydı, en güzel hayallerinin baş karakteriydi. Şimdi ise o hayaller başına yıkılmıştı.

Ahmet!

Aşık olduğu adam... Karşı komşularının oğluydu. İlk yedi yaşında görmüştü onu, midesi sancılanmıştı. Kötü bir şey olduğunu sanmış ve eve kaçıp odasına saklanmıştı. Büyüdükçe anlamıştı hislerini, öylesine aşıktı ki onun kime nasıl baktığını görmemişti. Ablasına sevdalanmıştı.

Tekrar derin bir nefes alıp başını yukarı kaldırdı ve gökyüzüne baktı.

'Rabbim bana yardım et, al bu acıyı içimden. Kurtar beni bu yürek yangınından!'

Sessizce fısıldarken tekrar gözyaşlarını dökmüştü. Başını önüne eğdi ve gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Önünde duran mendile anlam veremeyip başını kaldırdı. Göz göze geldiği adamın saliselik bir şaşkınlık yaşadığını görmüştü. Adam dudaklarını aralamış ve konuşmaya başlamıştı.

"İyi misiniz küçük hanım?"

~~~~~

İçerideki gürültüden bunalmış ve dışarı çıkmıştı. İnsanların evlenmek gibi bir aptallık yapmasına anlam veremiyordu. Evlilik artık ona göre değildi. Elbette evlenecekti. O bir ağaydı ve ondan sonra aşiretin başına birisi geçmeliydi. Bunun için de evlenip bir erkek çocuğu sahibi olmak mecburiyetindeydi. Aşk gibi gereksiz duyguları hayatına sokmamıştı uzun zamandır, bundan sonra sokmayı da düşünmüyordu.

Biraz ilerleyip bir sigara yakmıştı. Sigarasını içine derince çekip başını kaldırdı ve gökyüzüne baktı. Sigarasının gri dumanını karanlık gökyüzüne doğru bıraktı. Geldiği taraf sessiz ve karanlıktı, tam da istediği gibi.

BERÇEM [SAFİR SERİSİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin