THE COFFEE

226 12 7
                                    

Herkes çalışma odasında işlerini bitirmiş, dinlenip birbirlerine sataşmaya başlamıştı. Bu onların rutin hayatıydı. Pratik odasında başlamış olan stajyerlik günleri hep böyle geçmişti.. --- L.joe ve C.A.P birbirine sataşırken karşı koltukta Ricky ve Changjo oyuna dalmışlardı. Son zamanlarda oldukça popüler olan yarış oyununu oynuyorlardı. Düz sarı saçlarıyla dinlenme zamanlarında genellikle tek takılmayı seven Chunji ise telefonuna dalmış SNS'i kontrol ediyordu .... O sırada kapı açıldı, içeri giren patronun yardımcısı nunaydı. Bütün stajyerler onu nuna olarak bilirdiler. Yanında uzun boylu, koca dudaklarıyla ( evet tabiki de Niel'den bahsediyorum. hhahha^^) bir çocuk da getirmişti. Tabiki de tek dikkat çeken yanı o diildi: büyük gözleri, düzgün fiziği ve kalçalarıyla çocuk özellikle Ricky'nin ilgisini kendinde toplamayı başarmıştı.(^^) Ama ilk atılan lider kişiliğiyle her şeyi yola koyan C.A.P idi. Anlamsız bakan grup arkadaşlarının sorularına cevap bulmak için ilk o sormuştu '' Nuna ne oldu? Niye geldin? Yanındaki...''. C.A.P'in daha cümlesini bitirmesine izin vermeden '' Bu sizin son grup üyeniz Niel. İyi davranın.'' diyip çıktı. Herkes boş bakışlarını sürdürürken Chunji hiç kafasını kaldırmamıştı. Neler olduğundan bile haberi yoktu. Az sonra kahkaha ve alkış seslerini duyunca kafasını kaldırdı ve yeni yüzü gördü. Herkes etrafına doluşmuştu. Ricky:'' Nerede doğdun? Koreceyi ne zaman öğrendin?'' Herkes onu yabancı sanmıştı. Niel kocaman dudaklarıyla gülümsedi, ardından ''Kore' de doğdum. Yabancı değilim.'' dedi.. Herkes 'ahhh..' aklından geçirdi. Yeni arkadaş edinmenin heyecanıyla herkes çok mutluydu ve grupları artık tamamlanmıştı. --- Chunji tüm bunlar olurken yeni üyeyi süzüyordu. Onu yakışıklı bulmuş yüzünde hafif bi tebessümle kafasını telefonuna geri gömmüştü. Aradan bi süre geçmişti bu arada Chunji ile Niel yakınlaşmış birlikte takılır olmuşlardı.Chunji Niel yanındayken kendini gülmekten alıkoyamıyor onu sevimli buluyordu. Niel ise henüz alışamadığı için ne zaman yardıma ihtiyacı olsa Chunji'ye koşuyor, onun fikrini alıyordu. Yine böyle sıradan bi günde şirketin uzun koridorunda yürürken arkasındaki sesle geri döndü Chunji. ''Hyung, hyuuung, Chunji hyung beni bekle!'' Niel'in sesi ve her zamanki heyecanlı halleri onu güldürmüştü. Tam arkaya döndüğü sırada Niel beklenmeyen dönüşle kaydı ve elindeki kahve Chunji'nin üzerine döküldü. Niel çok utanmış ve yaptığı şey yüzünden üzgün hissetmişti. Cebinden çıkarttığı peçeteyle hemen Chunji'nin üzerini silmeye başladı. Bu sırada yüzü kıpkırmızı olmuş bi şekilde özür diliyor. '' hyung özür dilerim hyung.. bilerek yapmadım sen aniden dönünce kaydım..'' Ancak Chunji'de hiçbir tepki yoktu sadece her zamanki gibi hafif eyelinerla süslenmiş içi gülen gözleriyle Niel'e bakıyordu. Aniden lekeyi silmek için göğsünde gezinen Niel'in elini bileğinden kavramış ve kalbinin üstüne koymuştu.. Chunji'nin beyni bomboştu. Hiçbir şey düşünemiyordu. Tek bildiği şey kalbinin çok hızlı attığıydı ve bunu Niel'e göstermek istemişti. Niel bu durumun garipliğinin farkına varmayarak Chunji gibi düşünemez hale gelmişti. Elini altındaki kalp çok hızlı atıyordu ve aniden vücut ısısının yükseldiğini fark etti. Yanakları, elinin Chunji hyungun kalbinde olması yüzünde kıpkırmızı olmuş donuk gözlerle eline bakıyordu 'Bu da ne? Neden kalbi bu kadar hızlı atıyor?'

-FLASHBACK SONU-

ANGELS' LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin