Ben Yağmur Durmaz. 18 yaşındayım Bursa'da annemle beraber küçük bir evde kalıyorum. Babamı ve 10 yaşındaki erkek kardeşimi 3 ay önce kaybettim. Son olarak Yazgı kolejinde sonuncu sınıf okuyorum.
"Kimseye sığınma
Tek limanın kendin ol hayatta
Sana sığınmaları için güven ver,yeter insanlara" diye yazarak Romanımın ilk bölümünü bitirip kapağını kapattım. Masamın üzerine koyup salona annemin yanına geçtim."selam anne"
"hele şükür yüzünü gören cennetlik"
"anne başlama yine kavga etmeyelim"
"başlamıyorum doğruları söylüyorum"
"haklısın anne haklısın tamam mı?"Annem ters bir tavırla bana baktı ama cevap vermedi. Bende koltuğa geçip oturdum telefonumla oyalanmaya başladım. Arkadaşlarımdan ve gruplardan mesaj gelmiş mi diye WhatsApp'a girdim. Hiç kimseden mesaj yoktu sadece gruptan yeni ders programı atılmıştı.
Yaklaşık 15 dakika sonra telefonuma bir bildirim geldi. Telefonumu elime alıp mesajlara girdim bilinmeyen bir kişiden fotoğraf gelmişti. Fotoğrafta sanki bir anlaşma imzalanmış iki adam birbirlerinin elini sıkıyordu. Şaşkınlıkla "babam" dedim
"babamdı"
"babam"Peki karşısındaki adam kimdi? Babamın orda o adamla ne işi vardı? Orada ne konuşup ne yapıyorlardı? aklımda binlerce soru vardı.
yaklaşık 5 dakikadır olduğum yerde öylece oturup bekledim. Anneme söylemeli miydim? "Belkide sahtedir" dedim içimden sonra yerimden kalkıp odama doğru yürüyordum ki annem arkamdan seslendi;"nereye gidiyorsun" dedi daha demin ki olayın şokunu atlatamadığım için bir kaç saniye bekleyip;
"odama gidiyorum" dedim, annem alaycı bir tavırla;
"hapishane desek daha mı doğru olur" dedi arkamdan
Annemin dediğini hiçe sayarak odama gelip kapımı kapattım. Çekmece mi açıp yarın işleyeceğimiz kitapları çantama koydum. Arkama dönüp kendimi yatağa bıraktım ve telefonumu elime aldım. Bilinmeyen numaradan gelen mesaja girip onu engelledim. WhatsApp'dan çıkıp kendimi teselli ederek "belki de montajdır" dedim. Saatimi sabah 6'ya ayarladıktan sonra derin bir iç çekerek uykuya dalmak üzereyken;
Kendimi bir hastanenin karanlık, korkunç koridorunda buldum. Etraf sessizliğe bürünmüş hiç kimse yoktu. Yavaş yavaş karanlık koridorda yürümeye başladım. Her kapıya 4-7-10 gibi sayılar verilmişti. Az daha ileriye gittiğimde renksiz ve sayısı olmayan bir kapı gördüm. Orada ne olduğunu merak edip elimi kapıya götürüyordum ki... Kapı aniden toz olup havaya uçtu. Kendimi kapıdan uzaklaştırmak için geriye adım attığım da...
Alarmın sesiyle yatağımdan irkildim. O kadar korkunç rüya olmamasına rağmen ter içindeydim. Yataktan kalkıp lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkadım. Sonra aynaya bakıp yüzümün kar gibi beyaz olduğunu gördüm. Sanki ruhum yokmuş da bedenim kalmış gibiydi . Kendimi toparlayıp lavabodan çıktım. Dolabımı açıp üstüme yeşil sweet ve altıma pantolon giydim. Aynanın karşısına geçip hafif makyaj yaparken...
Annem odaya girdi.Yapmacık bir sesle;"Sınavda da sana makyaj soracaklar"deyip gitti.
Kavga etmek istemiyordum bu yüzden anneme cevap vermedim. O da çoktan odadan çıkıp gitmişti. Bende ceketimi giyip çantamı sırtıma aldım. Kahvaltı bile yapmak bana haramdı. Çıkmadan önce anneme seslendim;"anne ben çıkıyorum"
"derslerine odaklan" dedi yine her zaman ki gibi.
"tamam anne bayy" dedim ve çelik kapıyı açıp çıktım. Merdivene oturup botumu ayağıma geçirdim. Ayağa kalkıp kulaklığımı kulağıma yerleştirdim. en sevdiğim şarkıyı açıp yola koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİK
Mystery / Thriller(ilk defa yaziyorm) annesiyle arası bozuk, erkeklerden nefret eden, aynı zamanda garip garip rüyalar görüp tedirgin olan bir kizin hayat hikayesi