Yorumlarınız benim için çok önemli, keyifli okumalar 💓
Gece boyu süren kar her yeri bembeyaz yapmıştı. Mine uyandığında perdeyi açtı ve dışarıyı bu halde görünce çocuklar gibi sevindi. Dudağının kenarına hafif bir gülümseme yerleşti. Hızlıca hazırlandı. Kabanını giydi, atkısını taktı, beresini de giydi, hazırdı. Kapıyı da kilitleyip lojmandan çıktı.
Hakan yine her zamanki gibi siyah koltuğunda uyumuştu. Soğuk duvarlar arasında üşümüştü, her yeri tutulmuştu. Oflayarak yerinden doğruldu, gözlüğünü takıp önlüğünü giydi. Acile gitti. Çok fazla hasta yoktu, canı sıkılmıştı. Hava almak için dışarıya çıkmak istedi. Montunu giydi, bir kahve alıp dışarıya çıktı. Banka oturdu ve düşünmeye başladı. Bembeyaz bahçeyi görmüştü ama umurunda değildi.
Hakan'ın bütün hisleri, yaşamı, çocukluğu yarım kalmıştı.Kalbine gömdüğü en büyük şey Mine'ye olan hisleri olmuştu. Mine dışında onu mutlu eden hiçbir şey yoktu. Ama mutlu ettiği kadar üzüyordu da. Çünkü Yalçın' ın Mine'ye olan hislerini biliyordu. Yalçın yakışıklı, karizmatik, güçlü bir insan. Hakan sadece Uluçınar'da çalışan içine kapanık, soğuk, duygusuz bir cerrah. Mine Yalçın dururken neden Hakan'ı sevsin ki? Yalçın Mine'ye duygularını gösteriyordu. Ona gösterişli hediyeler alıyor, Mine ile ilgileniyordu. Mine'nin Yalçın'dan etkilenmemesi imkansızdı, yani Hakan böyle düşünüyordu.
Hakan düşünceler içinde kaybolup gitmek istemiyordu. Kafasını kaldırdı. Mine'yi gördü. Soğuktan burnu ve yanakları kızarmıştı, çok güzel gözüküyordu. Haakn gözlerini Mine'den alamıyordu.
Göz göze geldiler. Mine'nin de Hakan'a karşı küçük hoşlantıları vardı elbet. Yok diyemezdi ama var da diyemezdi. Bir kıvılcım bekliyordu. Ufak bir kıvılcım ikisinin de kalbindeki pasif yanan ateşi harekete geçirecekti. Göz göze gelmeleri de bu kıvılcımlardan bir tanesiydi.
Mine Hakan'ın önünden geçecekken adımları yavaşladı. Gözlerini birbirlerinden ayıramıyorlardı. Mine derin bir iç çekip hastaneye doğru yöneldi. Hakan kalbine söz geçiremiyordu. Kahvesini banka bıraktı, ani bir hareketle Mine'nin ince bileğini kavrayıp nazikçe onu geri çekti. Tenleri birbirine değdiği zaman içlerindeki ürpertiye karşı koyamadılar. Hakan Mine'nin karşısına geçti. Aralarında çok az mesafe vardı. Birbirlerinin sıcak nefeslerini yüzlerinde hissediyorlardı.
"Mine"
"Efendim Hakan"
"Mine ben"
"Sen"
"Mine ben sana aşığım"
Hakan derin bir nefes aldı. Yüreğinin çarpıntısını durduramıyordu.
Mine duyduğu sözler karşısında şaşırdı. Konuşamadı. Öylece kaldı. Gözlerine bir ışık geldi. Kalbi hızla atmaya başladı.
Hakan içindeki hisleri itiraf etmişti ki tanımadığı bir adamın Mine'ye seslenişini duydu.
"Minee"
Mine duyduğu sesle arkasına döndü. Gördüğü sima karşısında şaşırmıştı.
"Çağrı"
Siyah giyinimli, uzun boylu, esmer bir adam Mine'nin yanına geldi ve ona sarıldı.
Hakan bu manzarayı görünce oradan uzaklaşmak istedi. Mine'yi başka biriyle sarılırken görmek onu incitiyordu. Yüreğine bir bıçak saplanmıştı sanki. Oradan hızla uzaklaşırken gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Kendi kendine sessizce söylendi.