2. Bölüm ঞ

40 5 0
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım . Keyifli okumalar

Yeniden koşuyordum... Yine, yeniden, tekrar! Arkama doğru kafamı çevirdiğim anda hızımı yavaşlattım. Çünkü niye? Niye? Bilin bakalım niye ? Tabi ki şövalyeler! Şövalyeler izimi kaybetmişti. Hız kaybetmeden tekrar koştum ve koşarken etrafıma bakınıyordum.

Önüme bir dükkan çıkmıştı. Vay! Bu harika bir şans! Diye düşünürken tekrar şövalyelerin sesini duydum, bu sefer farklıydı. Beni kovalamıyor aksine etrafta ki insanlara benim dış görünüşümü anlatarak :
"Bu kızı gördünüz mü?"
diyorlardı. Ben hiç düşünmeden dükkana girdim. Bu bir giysi dükkanıydı, gizlenmek için harika bir yerdi! Çok fazla eski çağ tüllü boncuk işlemeli diz altına hafif inen fırfırlı etekleriyle çeşit çeşit elbiseler, değişik görünümleriyle küçük büyük sevimli kaba şapkalar, hasır çantalar ve renkli pabuçlar vardı.

İçeri girdiğimde kapının üzerinde ki ufak zil çanı ses çıkardı sonra tatlı bir kadın beni görünce selamladı "Hoşgeldiniz küçük hanım! "

Ben de karşılık vererek kafamı salladım ve "Hoşbuldum" dedim.

"Aradığın güzel bir elbise var mı?" diye sordu aynı tatlılığı ile

"Ben biraz bakınayım, sonra size dönerim" dedim ve dükkanı incelemeye başladım . Sonra dükkan kapısının üzerinde ki zil çanı ses çıkardı ve içeri birisi girdi. Bu şövalyeydi. Ben korku ve panikle elime ne geçtiyse ; kafama kocaman yüzüme kapatacak bir şapka, boynuma kalın bir atkı geçirdim.

Dükkan sahibi şövalye ile ilgileniyordu, şövalyenin sorularını cevaplıyordu. Sonra en son dükkan sahibi kadın "Hayır görmedim" dedi.
Cidden NE!? Şövalyeler benim dış görünüşümü anlatıyor ama bu kadın dibinde olmama rağmen "Hayır görmedim" diyor.

Ben şaşkınlığım ile boynuma doladığım atkıyı düzeltiyormuş gibi yaparken omzumda bir ağırlık hissettim. Arkama döndüğümde karşımda şövalyeyi gördüm, elini omzumdan çekerek "Afedersiniz, Bayan" dedi. Ben panikle kafamdaki şapkayı daha da gözlerimi kapatacak şekilde önüme eğdim ve ses tonumu değiştirerek "Buyrun? " dedim. Sonra şövalye başladı dış görünüşümü anlatmaya .

"Acaba buralarda siyah renge sahip uzun saçlı ama çokta uzun olmayan , uzun kirpikli, ela gözlere sahip, dolgun dudaklı, küçük burunlu... Bir saniye... Yanii çilleri olan küçük bir burun demek istedim! Boyu ne uzun ne kısa olan bir kız gördünüz mü? "

Ben ağzım açık kalmış şekilde söylediklerine şaşırırken, sonra cevapladım "Hmm, hayır hiç rastlamadım" sonra şövalyenin aklını karıştırmak için ağzımdan sessiz bir şekilde "Ama sanırım..."dedim. Şövalyenin gözleri fal taşı gibi açıldı

"Sanırım? Görmüş olabilir misiniz? " dedi heyecanlanarak

"Bilmiyorum, anlattığınız dış görünüşlerine sahip çok fazla kız olmalı. Ama sanırım, ben gördüm! Dükkana girmeden önce göğüs hizasında siyah saçlara sahip ela göz nedir bilmem ama yeşil gözlere sahip bir kız az önce etrafa bakına bakına gitti " dedim

Şövalyenin gözleri parlayarak " Ne taraftan gitti? "

"Şu taraftan, Bayım " dedim işaret parmağımla herhangi bir yeri göstererek.

"Teşekkür ederim, Bayan! "

"Ne demek" dedim kendimi beğenmiş bir tavırla.

Şövalye dükkandan çıktıktan hemen sonra kafamdaki şapkayı ve boynumdaki atkıyı hızlı bir şekilde çıkartıp dükkan kapısına doğru yöneldim. Dükkan sahibi tam ben kapıdan çıkacakken beni durdurdu. "Hoşunuza giden bir şey yok mu küçük hanım? "

"Hemm, aslında dükkanınızda ki her şey çok muhteşem! Ama... şuan üzerimde para yok.. fakat param olduğunda mutlaka geleceğim! Burada satılan her şey çok kaliteli!" dedim gülümseyerek.

Karşımdaki kadın da tebessüm ederek "Pekala, bir daha ki gelişinizde bir şey alacağınızdan eminim" dedi sonra "İyi günler! " diyerek beni dükkanın kapısından uğurladı. Bende aynı şekilde "İyi günler! " diyerek dükkandan çıktım...

...Havaya baktım. Ülkenin havası cidden farklı bir his içimde uyandırıyordu, etraf capcanlı ve insanları.. Ne kadar da güleryüzlü ve neşelilerdi. Hennan ülkesinin adını bilmediğim şehrinde yürürken benden biraz uzakta karşımda bir topluluk belirdi. İlgimi çekmedi de değil yani heheh

Kalabalığın arasına girdim. Hepsi soylu insanlar olmalıydı, aralarına girdim en öne geçemedim ortada durdum ve bir şeyler anlatan adama bakmaya çalıştım. Kahverengi bir takım elbise ama takım elbisenin arkası uzun, kalçayı kapatan türden. Aynı renkte, siyah çizmelerin içine giren bol bir pantolon giymişti. Gözlerimi kıyafetlerinden çektim yüzüne doğru baktım, yüzünü inceledim. Arkaya doğru taranmış beyaz saçlar, tek gözünde olan sarı çerçeveli yuvarlak cam gözlüğü, gözlüğün zinciri de sarı bu arada . Sonra ben onu incelemeyi bırakırken adamın eli cebine doğru gitti ve cebinin içinde bulunan diğer küçük cebinden ufak yuvarlak saatini çıkardı ve bağırdı

"Zamanımız azalıyor, bir kaç şey daha söyleyip, konuyu burada kapatacağım" dedi saatini geri cebine koyarken. Sonra devam etti ve "Söylentileri duymuşsunuzdur. Bu ülkenin Prensesi çok güçlü, Kral ne kadar kızını sevse de Prenses'in güçlerini kendine büyü yolu ile geçirmek istiyordu, ki hala istiyor yoksa isyancıları başka şekilde durduramayacağını düşünüyor. Ülkede ki her şeye el koymak isteyen isyancıların buraya gelmesi çok uzak değil, çok yakında değil, hahah! Ne demek istediğimi anlamışsınızdır. " dedi

Sonra bunları anlatan adamı dinleyen topluluğun arasından birisi bağırdı ve "Peki Kral neden bu güçleri istiyor?" dedi.

Beyaz saçlı ihtiyar " Öne çık da göreyim, kim bu ? " dedi

Soruyu soran delikanlı öne çıktı ve ihtiyar yüzünü inceledi sonra ona tek bir şey sordu "Elini uzat bakalım?"

Genç delikanlı sağ elini uzattı. İhtiyar elini başına koydu sonra eliyle delikanlının sağ eline aşağı inecek şekilde vurarak indirdi ve "Aptal! Öbür elini! " dedi. Çocuk sol elini uzattı ve ihtiyar elinin üst kısmında baş parmak ve işaret parmağı arasaında ki yıldız mührüne bakındı "Senin adın nedir delikanlı? "

"Luke. Efendim, benim adım Luke! " dedi

İhtiyar sağ gözünde ki cam gözlüğü ile oynadı "Senin neredeyse özel olmaya yakın bir gücün var! "

Sonra karşısında ki insanlara bakarak devam etti. "Yani bilirsiniz? Hennan ülkesinde doğan ve yaşayan her insanın özel güçleri vardır ve en önemli ve güçlü olan 5 özel güçte Yıldız, Güneş, Yaprak, Su damlası ve bütün bu güçleri tek seferde kullanabilen çok nadir olan Ay mührüdür . Bu güce sahip olan tek kişi de Prenses, Ay'ın gücüne sahip olduğu için Kral bu gücü kendi üzerine büyü yoluyla geçirmek istiyor . Çünkü Prenses'in güçlerini kullanamadığını ve ülkesini kız çocuğu olduğu için koruyamayacağını düşünüyor. Bu yüzden ülkesini ve vatandaşlarını korumak için böyle bir karar almış "

Bunu duyan Luke şaşkın gözler ile yerine, topluluğun arasına geri çekildi. Ben çok şaşırdım. Meraklı birisi olduğum için hemen ihtiyara bağırarak sordum "Peki ya Prenses'e nasıl kullanılacağını öğretememişlerse? Sırf bu bahane ile güçlerini istiyorlarsa? " dedim heyecanlanarak.

İhtiyar sesin nereden geldiğini anlamadan, topluluğun arasında ki insanlara göz gezdirirdi ve bağırdı " Bunu söyleyen kişi de kim? Karşıma çık da kendini göster!? "

Sol elimi kaldırdım ve başımı dik tutarak öne çıktım ve " Ben söyledim!" dedim.



⏤͟͟͞͞★

Parazit HislerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin