𝟐- 𝑮ö𝒛𝒆 𝒂𝒍𝒎𝒂𝒌

7K 509 49
                                    

Keyifli okumalar.🔒

Şırnak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şırnak

Bir gün sonra🔒

Kaybettiğimizi düşündüğümüz insanlar oysaki büyük kurtuluşlar, doğru adımlar oluyor.
Bunun farkına varmak zor değil asılında bu oyunu zorlaştıran tek şey sevmeyi hak etmeyen insanlara beslediğimiz hisler ve algılardır. Afrem daha 24 saat önce kalbine bir hançer gibi saplanan gerçekleri beynine kabul ettirmeye çalışır bir vaziyette dengede durmakta direnen ayaklarını sert bir duruşla sarsmamaya çalışıyordu.

"Dotmam..."

Afrem her seferinde kendine bir darbe olarak hatırlattığı görüntünün verdiği kuvvetsizlikle ona seslenen sesin bedene gözlerinin içinde taşmış, biran önce akmaya fırsat kollayan göz yaşlarıyla baktığında sanki sarılıp, sarmalancağı bir koyun ararcasına karşısında duran adama sert bir hamleyle sarıldı.

"Pısmâm..."

Artık neyin, nasıl bir his olduğunu çözemiyordu. Sarmaşıklardan daha karışık olan düşüncelerine karşı gelmek istercesine ürkek bir o kadar da çaresizliğin yerini aldığı ses tonuyla konuştu.

"Ne hallere düştüm ben, Pısmam?"

İnatla ayakta durmak isteyen duruşunu tek değiştiren şey başını ona şefkati en ince ayrıntısına kadar vermek isteyen göğüslerde bastırmaktı.

"Benim suçum, Dotmam..."

Hebun, Çocukluğundan bu yana her zaman koruyup, kolladığı, kız kardeşliğin ne demek olduğunu ona her zaman gösterip gerçek abiliğin de nasıl bir his olduğunu ona öğreten kızın şu an gözleri önünde kahrından erimesine bizzat kefil oluyordu.
Daha çok bağrına bastı ve sol gözünde dakikalarca tuttuğu su damlasını özgür bıraktığı zamanla söylediği cümleyi tekrarlaması aynı vakitle oldu.

"Benim yüzümden..."

"Neden kendini suçluyorsun, Pısmam? Suçu olan tek bir kişi var oda benim... Göremedim Pısmam, Göremedim... Ben hiç bir şeyi göremedim..."

Afrem şefkatten ve merhametten oluşmuş yastıktan başını hiç kaldırmak istemezcesine giden her saniyede daha fazla göz yaşlarıyla ıslatıyordu Hebun'un kazağını.

Afrem, Hebunun da hissedeceği güçte sanki hayal kırıklığından oluşan havayı damarlarına kadar çekti. Gözleri saniyelerce, derince kapattı... Sanki bir daha benliğine ulaşmak istemiyor gibiydi. Hasar görmüş ruhunu bulutlara teslim etmek istiyordu...

"Babam? Annem? Onlar... Onlar nasıl?"

Bir tutam gücün verdiği enerjiyle konuşan Afrem duyacağı cevabı her şeye rağmen merak ediyor, önemsiyordu...

MÂHÎ (Töre) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin