Bölüm 1: Gece'nin İzi.
Buraya başladığınız tarihi bırakınız.
"Biz hayallerimizi sımsıkı tuttukça, hayat bizden onları çalmak için daha fazla çabalıyor."
Victor Hugo.🔒
19/12/2006.
Gecenin acımasız soğukluğu bedenimi titretiyordu. Karanlıktı, binaların ışıkları sönüktü, bir tane bile sokak lambası aydınlık değildi. Tek duyduğum ses nefeslerimizin sesiydi. Bir de içimde ki acılarımın sesi.
Derin ve hızlı nefes alıyordum, içime çektiğim her bir soğuk nefes boğazımı acıtıyordu. Gözlerim doluydu fakat ağlamıyordum. Ağlarsam o da ağlardı, ben üzülürsem o çok daha üzülürdü. Kalbim yerinden çıkacak gibi hızlı atıyordu, dengesiz atışları vardı.
Üzerimde ince bir hırkayla oturduğum kaldırımda başımı dizlerime gömdüm. Beni ısıtabilecek tek şey, onun mutluluğuydu. Ben ailemden göremediğim sevgiyi onda bulacaktım, o da ben de bulabilir belki.
Altı yaşındayım, benim adım Asel. Başımda saçlarımı okşayabilecek bir annem veya babam yok. Sokakta bu soğukta kardeşimi ısıtmak istiyorum. Ama onun beni ısıtmasını istemiyorum, beni annem ısıtsın istiyorum.
Kendime karşı bir güvenim yok. Güvenebilecek bir abla değilim, daha ben kendime güvenmiyorken bana kimse güvenmezdi. Bana lütfen güvenmesinler, ben de çocukların güvenlerini kırmak istemem.
Cesaretsiz bir çocuğum. Bütün hayatım boyunca cesaretsiz bir kız olacağım. Hiçbir şeye cesaret edemem, bu konuda da kendime güvenmiyorum. Bir şeye cesaret etmeye kalksam, karşımdakine yenik düşerim ve her şey altüst olur.
Acılarımı kabullenemem. Acılarımı kabul etmiyorum, ve acılarıma hiçbir zaman değer vermeyeceğim. Onları çabucak unutmak için çabalayacağım. Bu acılar benim geçmişim olarak hayatımın bir köşesinde kalabilir, fakat ben onları tozlu raflara kaldırıp eskiteceğim. Onları istemiyorum. Ben ailesiz bir çocuk olduğumu hatırlamak istemiyorum.
Acılarımdan kalan hatıralarımda var elbette ki. Ama onlar benimle kalabilir. Sonuçta hatıralar güzel şeyler değil midir? Geçmişinizden kalan bir parça, ama güzel ve değerli bir parça. Raflara kaldırıp eskitmek istemeyeceğiniz bir parça. Ben onları kabullendim. Bana ailemden kalan bir parça, ailemin beni terk ettiğini hatırlamadan güzel bir şey olarak hatırlayacağım bir parça.
Bu bir bileklik. Üzerinde iki adet gül var. Fakat bir tanesi solmuş gibi gözüküyor. Diğeri canlı ve güçlü gibi gözükürken, diğer gül solmuş. Sanki ona sulamayı es geçmişler, o yokmuş gibi davranmışlar. O ise tüm ömrü boyunca yalnız başına kalmış, zamanla solmuş gitmiş. Ama ben onu severim. Hatta ben onu seveceğim. Ben onu sulayacağım, belki o da diğer gül gibi güçlenir.
Bu bilekliği bana annem gitmesinden bir gün önce vermişti. Tabii ki ben o günden ertesi gün sonra bizi terk edip gideceklerinden habersizim. Bana hediye aldı, ilk defa beni sevdiğini düşündüm. Gitti ama bana bir hediye bıraktı, bence beni gerçekten seviyor. Fakat kardeşime aynı bileklikten ne annem verdi ne de babam, ona hiçbir şey bırakmadan çekip gittiler. Umarım üzülmemiştir, isterse ona benim için değerli bir parçayı bile verebilirim.
Bu bilekliği kardeşim dışında kimseye vermeyeceğim. Bu bilekliği kimse benden koparamayacak. Koparmaya çalışsalar, tekrar bunu alamam o savaşta yenik düşerim. Fakat yine de denerim. Bu güzel bileklik için denerim. Bu solmuş gülü tekrar canlandırmak için
denerim.
YOU ARE READING
ONSRA
Teen Fiction"Bu gülü birlikte canlandıracağız." "Bu gülü birlikte canlandıracağız, söz veriyorum bal." Soğuk bir gece. Karanlık sokaklar, sessizliğin gömülüşü. Titreyen küçük bir kız çocuğunun bedeni. Titreyen küçük bir erkek çocuğunun bedeni. Tek duyulan ses...