Kim ölmek ister ki? Hangi kaçık bunu ister? Ben istiyordum. Felaket derecede istiyordum. Bu yüzden başıma aslında hiç de istemediğim olaylar silsilesi gelecekti. Bunu beklemiyordum. Aslında bu olaylar Rukiye'nin hastalığının şiddetlenmesi ve bana ölmeden önce yapılacaklar listesini uzatması ile başlamıştı.
O liste bugüne kadar yapmak istedikleri ile doluydu. Madem her türlü öleceğim bu hastahane odasında ölmek istemiyorum demişti.
Onu hastahaneden çıkardıktan sonra yaşadığı eve geçtik. Tek katlı 2 oda bir salon evi vardı. Evet şuan salonda yemek yemekle meşguldü. Ölene kadar yiyecekti anlaşılan.
-Tilun sende yemek ister misin? Bu pizza muhteşem nereden aldın bunu?
Tavrı beni güldürüyordu. Gülümsedim ona bakarak ve burnunda kalmış mayonezi sildim elim ile.
- Yemek istemem. Ölmeyeceğim için bu gibi ihtiyaçlarımı karşılamama gerek yok. Biraz su içsem yetiyor. Yersem kilo alırım ve inan bana ölümsüz ayrıca senin gibi şişman bir kız olmak istemiyorum. Ayrıca karşıya bir pizzacı açılmış. Oradan aldım. Sen ne zaman istersen sana alabilirim.
Yemeğe devam etti konuşmadan. Biraz sinirli de olsa yedi hepsini. Bana döndü ve hafif gerildi koltukta.
-Ben şişman değilim. Sen 50 kilosun. Ben de 70 sadece 20 kilo var. Hem ölene kadar bu halimle bile manita bulurum ben. Çünkü çok güzelim.
Özgüvenliydi ve bu güzel bir şeydi. Ayrıca gerçekten çok güzeldi. Bu bir ayrıcalıktı. Ben onun kadar özgüvenli değildim. Belki ondan güzel bile değildim.
- Evet çok güzelsin dişi mamut. Şimdi gelelim listene.
Yerinden hızla kalkarak televizyon ünitesinin yanında duran kutuyu alarak, heyecanla yanıma geldi. O kadar mutluydu ki bunları bitirmeden ölmemeli diye düşündüm. Çünkü gözlerinde öyle bir ışık vardı ki görülmeye değerdi. Öleceğini bilmek yetmiyor gibi bir de çok mutluydu. Bu hayat enerjisinin bitecek olması beni üzüyordu. Keşke ona yaşaması için biraz olsun zaman verebilsedim
- Al bakalım ilkini sen seç Tilun.
Elim ile kutuyu ona ittirdim. Bu onun listesiydi ve o ilk çekmeliydi.
- Hayır ilk sen. Söz ikicisini ben çekeceğim.
Gülümsedi. Gülünce yanında oluşan o iki küçük çukur onu daha çekici gösteriyordu. Onu seviyordum. Benim en iyi arkadaşımdı o. Tek yanağına iki küçük gamze sığdırmıştı. o bu sayede daha da güzelleşiyordu.
- Eh haklısın. O zaman çekiyorum.
Kutuya tek tek yazmıştı. İlk hangisini yapacağımızı kader belirleyecekti. Bir kağıt seçti ve bana çevirdi. Önce ben görecektim ki her şey ona sürpriz olsun. Kağıdı yavaş yavaş açtı ve bunu görmeyi beklemiyordum sahiden. Ne yani? 2 ay içinde öleceksin ve ölmeden önceki listene 81 ilden herhangi birini kura ile seç ve oraya taşın mıydı? Shit. Shit. Shit.
- Taşınmak mı? Gerçekten mi Rukiye?
Gözlerini açarak bana baktı. Bu gözler mutluydu. Ne demek mutluydu? Çok saçma. Bir insan taşınacağı için nasıl mutlu olabilir? Bu neşe ile nasıl erken ölebilir bu kız? Hayat çok acımasızdı. Onu hayattan neden erken alıyordu hayat?
- Süper olacak. İnan bana. Sen alışkınsın zaten. Ömrün boyunca taşındın ne de olsa.
- Bu komik değil.
- Ya artık mızmızlanmayı kes. Anladık en çok sen üzüldün, sen acı çektin falan filan. Yeter bu palavralar.
Gülerek omuzuna vurdum. Haklıydı. Hayatım üzerinden sürekli demagoji yapıyordum. Belli ki onu da sıkmışım. Bu komikti. Ben bir ölümsüzdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜNE
Fantasy'Lanet olası senin yerinde olmayı o kadar isterdim ki.' ' Lanet olası asıl ben senin yerinde olmayı o kadar isterdim ki.' ' Ölümsüz olmak müthiş bir şey olmalı.' ' Ölecek olmak müthiş bir şey olmalı.' Ölemiyordum. Tüm sorunum buydu. Lanet olası b...