Kahvaltısı bitmek üzere olan annem ve Mijoo halanın üzerinde gezdirdiğim bakışlarımı Felix'e çevirdim. Göz göze geldiğimizde anında bakışlarını kaçırarak ağzına bir tane peynir attı. Küçük civciv! Gözlerini kaçırınca sıyrılabileceğini sanıyor ama bana vermesi gereken bir hesap var. Annemle halam gittiği anda yakasına yapışacaktım.
Halam telefonunda bir şeyler yaptıktan sonra bize bakıp, "Sınava sizi kim götürüyor gençler."
"Babam." dedim ve Felix'e döndüm, "Sakın geç kalma bak, kapılar kapandıktan sonra oraya varırsak senden bilirim."
"Gerekirse şafak vaktinde kalkarım sen merak etme."
Gözlerimi devirip halama döndüm, "Son üç gün. Hem çok heyecanlıyım hem de çok rahatım, nasıl oluyor bilmiyorum."
Halam gülümsedi.
"Hayatının en önemli sınavına gireceksin, elbette heyecanlı olmalısın. Rahat olman da çok iyi çalışmandan kaynaklı. Ama stres yapmayın, ikinize de güveniyoruz. Değil mi Akira unnie?"Annem de onu onayladı.
"Yoko ideal bir Japonca öğretmeni, Felix de zeki bir bilgisayar mühendisi olacak. Bunu hepimiz biliyoruz."Felix ile birbirimize bakıp aynı anda gülümsedik. İçimde hepimizin başaracağına dair bir his vardı.
Kahvaltıdan sonra annemle halam birlikte dışarı çıktılar, işleri vardı. Sofrayı topladıktan sonra Felix'in odasına gittim, pislik hemen kaçmıştı annemler gidince.
Ders çalışıyormuş gibi yaptığından yatağına oturup sandalyesini hemen kendime çevirdim. İsyankar bir yüz ifadesine büründü.
"Ne ya!"
"Dökül."
"Of... Hyunjin'e sorsan olmaz mı?"
"Olmaz. Felix, uzatma da anlat; Changbin dün akşam size ne söyledi?"
Derin bir iç çekerek elindeki kalemi çalışma masasına bırakıp tekrar bana döndü ve direklerini dizlerine yasladı.
"Sen Yoongi ile dans ederken içeri girdi, görmen lazımdı gözlerinden ateş çıkıyordu adeta. Yanımıza geldiğinde onu gebertmek istiyordum. Bu yüzden Yoongi'yi senin yanından uzaklaştırmamızı istediğinde ben ve Hyunjin ona sadece güldük."
"Benim de anlamadığım şey bu! Siz de ona benim kadar kızgınken neden onun dediğini yaptınız?"
"Çünkü Yoongi de şerefsiz?" evet aslında bu kadar basitti...
Ekledi, "Ya aslında Changbin bize şu rap için seni ortaya koyma mevzusundan bahsetti. Buraya daha sonra değineceğim çünkü bunu bize söylememiştin?" dediğinde utanarak gözlerimi kaçırdım. O olayı unutmuşum ben... "İlk başta Yoongi ile yalnız kalmak istediği için onu erkekler tuvaletine götürmemizi istedi. Ben ise sana bu konuda karışmaya hakkı olmadığını söyledim."
"Ne yapmak istediğini anlamış mıydın?"
"Tabii ki! Kim anlamaz? Yoongi'yi pataklayıp başına dert açacaktı geri zekalı. Hyunjin de eğer Yoongi seni rahatsız ederse icabına bizim bakabileceğimizi söyledi." Hyunjin'im, bebeğim!
"Sonra da yarış mevzusundan bahsedince işte biz de deli olduk ve dediğini yaptık. Ama onun tuvalete girmesine izin vermedik. Kendimiz hallettik yoksa Changbin orada gebertirdi Yoongi'yi. Bu bize de sıkıntı olurdu."
Tek kaşımı kaldırarak Felix'i süzdüm, "Yoongi tek başına seni de Hyunjin'i de alt edebilecek biriydi aslında, sağlam çıkmanız çok tuhaf."
"Sağ ol ya! Ne güzel gömdün öyle. Geri zekalı, Yoongi gerçekten sana karşı pişman ya da pişmanmış gibi davrandığından bize elini bile süremedi. Ki emin ol bi' bok da yapamazdı, Hyunjin'in kaslarını unuttun herhalde?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver | Seo Changbin
FanfictionNotları her zamankinden düşük geldiği için yaz tatilinde Japonya'daki büyükannesini ziyarete gitmesine izin verilmeyen Yoko, eve kapanmış vaziyetteydi. Kuzeni Felix ile mutfak balkonunda oturup kola içerken caddeden geçen kızların berbat kombinlerin...