Bölüm 1

87 22 3
                                    

Her zamanki gibi normal bir sabahtı. Biraz hava almak için dışarı çıktım. Son bir kaç gündür uyuyamıyor, sürekli huzursuz hissediyordum. Doğan güneşi izlemek için en sevdiğim parktaki bankta yerimi aldım.

Güneş ne kadarda güzeldi. Her şeye rağmen her zaman tüm ihtişamı ile parlıyordu. Gerçekten olağanüstüydü.

Düşüncelerimden duyduğum yüksek sesle ayıldım. Kulakları sağır edici çok yüksek bir sesti. O korkuyla ellerimi kulaklarıma götürdüm. Kalbim tüm hızıyla atıyor, tüm vücudum korkuyla titriyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözüm güneşe takıldı. Olduğu yerde yoktu. Ama bu nasıl olurdu? Etraf zifiri karanlığa bürünmüş ve resmen soğuyordu. Kendimi toparladım ve hızla ayağa kalktım. Etraf giderek serinliyordu. Yaz ayında olduğumuz için üzerimde sadece ince bir t-shirt vardı. Korkudan titreyen vücudum aynı zamanda soğuktan da titremeye başlayınca kafam allak bullak bir şekilde eve koştum. Yolumu bulmakta zorluk çekmeye başlamıştım. Güneş tamamen ortadan kaybolmuştu ve her yer zifiri karanlıktı. İnsanların çoğu o yüksek sesin ardından uyanmış olacak ki dışarıya çıkmışlardı.

Nihayet evime vardığımda nefes nefeseydim. Elimi ışığı yakmak için duvara götürdüm. Ama ışık yanmadı. Hızlıca yatağımın üzerindeki telefona yöneldim ve ışığını açıp tavandaki lambalara doğrulttum.

Hepsi kırılmıştı. Bunun sebebi o yüksek ses olmalıydı. Şuan ne oluyordu. Yoksa kıyamet mi kopuyordu? Yada dünya yörüngesinden mi çıkmıştı? Dünyanın sonu mu geliyordu?

Korkuyla olduğum yere çöktüm. Bu bir kabus falan olmalı. Yada uykusuzluktan yanlış görüyorum. Bu gerçek olamaz.

Olabilir mi?

Düşüncelerimden dışarıdan gelen sesle sıyrıldım.

-Merhaba sevgili halk. Bilinmeyen bir sebepten dolayı Güneş ortadan kaybolmuştur. O sırada oluşan yüksek ses sebebiyle tüm evlerin camları, lambaları gibi cam eşyaları parçalanmıştır. Sizden ricam ne kadar zor olsa da panik yapmamanız ve evlerinizden dışarı çıkmamanız. Çünkü bu durumun ne tür tehlikeler içerdiğini bilmiyoruz. Ve olabilecek her şeye hazırlıklı olmanız gerekiyor. beni dinlediğiniz için teşekkürler.

Ses kesildikten sonra dışarıya sessizlik hakim olmuştu.

Nasıl bu kadar rahattı? Açıkçası çok da umursadığını düşünmüyordum. Başımıza ne geleceğini bile bilmiyorduk. Belkide hemen şimdi hepimiz ölecektik.

Ölüm..

Havanın daha da soğuduğunu fark edebiliyordum. Camlar kırılmıştı bu yüzden içeriye soğuk daha fazla giriyordu. Yatağımın içine girdim ve küçülebildiğim kadar küçüldüm. Çünkü gerçekten çok soğuktu.

Vücudum tüm şiddetiyle titremeye devam ederken olanları çözmeye çalışıyordum.

Güneşe ne olmuştu acaba? Geri gelecek miydi? Geri gelmez ise insanlık hayatta kalabilecek miydi?

Peki ben hayatta kalabilecek miydim?

Üzerimdeki ince örtü yeterli gelmiyor sürekli titriyordum. Zorlukla ayağa kalktım. Dolaba doğru yöneldim. Bulabildiğim en kalın yorganı aldım ve yatağıma döndüm. Hava giderek soğuyor gibiydi. Kim bilir? Belki de burada donarak ölecektim.

Uyku hissi bedenimi ele geçirdi. Bir daha uyanamamaktan çok korkuyordum. Kendime engel olmaya çalışsam da uykuma karşı gelemedim. Kendimi ölümün o tatlı uykusuna bıraktım.

Bunun son uykum olabileceğinin bilincinde olarak kendimi bu kadar kolay teslim ettim. Daha saatler önce her şey yolunda akarken aklının ucundan bile geçiremeyeceğim bir şekilde ölüyordum belki. Bana bir nefes kadar yakın olan ölümün beni en azından bu şekilde bulmasını elbette beklemiyordum. Ama şimdi damarlarındaki kandan bile yakın olan sonuma hazırlanıyordum sanki. Karşı gelmek yada şikâyet etmek için fırsatım dahi olmamıştı. Göz kapaklarım ağırlaşırken düşüncelerimin bulanıklaştığını hissedebiliyordum.

KARANLIKTAKİ YAŞAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin