23: gözlemlerime göre ayakta değil, oturuyorlardı

8.8K 1.1K 1.2K
                                    

medya bu bolumden spoı verıyor💗💗💗💗

bolumu kontrol etmeden atıyorum yoksa saat baya gec olacak gıbı umarım bok gıbı olmamıstır ıı okumalar

&

&

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

"başrol mü?"

"ne?"

minho, jisung'un kendisine yönelttiği soruya anlamsız bir surat ifadesiyle birlikte tepki verdi. ardından kafasını izledikleri filme çevirip tekrardan tam yanında oturan jisung'a döndü. "ne olmuş başrole?"

"dehşet yakışıklıyı soruyorum, ona mı dedin?" diye fısıldadı jisung. yerde her bir yana dizilmiş ve önlerindeki filme son derece odaklanmış arkadaşlarını yükses sesle konuşarak rahatsız etmek istemiyordu belli ki.

minho bir telefonuna bir de üzerine giydiği kırmızı kazağı ile adeta parlayan jisung'a bakıp durdu. "telefonuma mı bakıyordun?" dedi gözlerini büyüterek. ardından da telefonunun ekranını kilitleyip çattığı kaşları ile kollarını önünde birleştirdi. "çok ayıp."

jisung ellerini teslim olduğunu belli eder bir şekilde kaldırıp gülmeye başladı. "özür dilerim, telefonunun içine girip parmaklarınla pıtı pıtı bir şeyler yazman dikkatimi çekti sadece."

göğüs kafesinde hafif bir yanma hissi yaşamasıyla birlikte dudaklarını birbirine bastırdı minho. heyecanlanıyordu. belki de bu, soobin'den sonra ilk defa hissettiği bir duyguydu, bu yüzdendir ki kalbinin hızlanmasına başka bir neden bulamıyordu.

jisung tekrardan bakışlarını evde tek başına filmine çevirirken düşünmeye başladı. burada olmayı böyle hayal etmiyordu. etkinliğe direkt olarak parti denildiği içindi belki de ama işin sonunda masada duran içkiler ona daha sert bir ortamın olması gerektiğini hissettiriyordu. istediği kesinlikle bu değildi, hatta herkesin battaniyesine sarılmış bir şekilde kurabiyelerini yemesi fazlasıyla hoşuna gidiyordu. içerisinde olmaktan en fazla keyif alacağı etkinliklerden birisiydi bu ya da tam yanında bacaklarını kendine doğru çekmiş, yumuşak kırmızı kazağının içinde kaybolmuş ve minik yudumlarıyla vişneli meyve suyunu içen minho da bu düşüncesini iyi yönde etkiliyor olabilirdi.

aniden dizlerinde hissettiği temas ile yerinde hafifçe sıçrayıp kafasını eğdi ve kendisine parlayan gözleriyle bakan minho ile gözgöze geldi. sanki birisi kalbini iki eli arasında sıkıştırıyormuş gibi hissederken nefeslerini sabit tutmaya çalıştı. her nefes alışında içi titriyordu sanki, tüm vücudunun alev aldığı yetmiyormuş gibi minho'nun ara sıra bir kedi misali jisung'un dizlerine kafasını sürtmesi onun oturduğu koltuğa adeta çakılmasını sağlıyordu.

bir eli koltuğun kenarını ölümüne sıkarken diğer elini korkarak minho'nun saçına doğru götürdü jisung. hareketleri o kadar yavaştı ki başkası onu görse bir sorunu olduğunu düşünebilirdi. elleri titriyordu bir kere, deli gibi titriyordu ve minho bunu umursamıyormuş gibi bakışlarını çoktan filme çevirmişti.

hard to love ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin