Kaç saattir araba sürdüğümü bilmiyorum. Veya kaç gündür? Açıkçası umrumda değil.İki tarafı sık ağaçlarla kaplı, asfaltı bozuk yoldan geçerken eski arabamın bir süredir bulunduğum bölgeden çekmediği için cızırtılı sesler gelen radyosunu kapattım.
Arabanın sonuna kadar açık camından dışarı sarkan kolumu içeri çekerek parmaklarımın arasındaki yarısı bitmiş sigara dalından bir nefes daha çektim.
Önüme çıkan ilk kasabada biraz kalmayı düşünüyorum. Altımdaki külüstür artık iş görmüyor.
Belki Ced'i ararım. Üzerimde fazla para yok. Birkaç poşet malla halledebilirim. O keş herifin madde için girmeyeceği iş yoktur.
Sigara izmaritini geçtiğim asfaltın üzerine fırlatarak, külüstürün hız sınırlarını biraz daha zorladım.
Gözlerim arada yan taraftaki yolcu koltuğunun üzerine arabaya binmeden önce gelişigüzel fırlattığım yırtılmış gazete sayfalarına takıldı.
Manşetler palavra.
"Uzun zamandır uyuşturucu baronluğu ve araba kaçakçılığından aranan Namhae doğumlu 25 yaşındaki Choi San, Salı günü siyah 1996 model bir Jeep ile Kwangju sınırında görüldü..."
En azından haberin altına koydukları fotoğraf fena değil. Güldüm ve kafamı tekrardan yola çevirdim.
Adı zihnimde yer etmeyen bir şarkının sözleri belirdi dudaklarımda.
Gaza biraz daha asıldım.
We're taking the long way home
Taking the long way home
Take me back to the middle of somewhere
Back to the place only you and i share
Remember all the memories
The fireflies and make believeKicking back at the old school yard
Singing song on our guitars
This is our reality
Creazy stupid you and me
We know this is the way it's supposed to beSo we're taking the long way home
Cause i don't wanna be wasting my time alone
I wanna get lost and drive forever with
you talking about nothing, whatever, baby
So we're taking the long way home
tonight***
"Kaç paket görür işini?"
Sarı dişlerini göstererek güldü Ced.
"Biliyorsun Choi," Külüstürün arkasından dolandı ve ön tarafa gelerek kaputun sağlamlığını test etmek istiyormuş gibi bir kaç kez vurdu. "Kaçak araba bulmak kolay değildir. Tabii, karşılığının ne kadar değerli olduğuna göre değişir."
"Kiminle oynadığına dikkat et Ced, kuytu inşaat alanlarında beraber kokain çektiğin keş arkadaşlarına benzemem ben."
Güldü.
"Polisler seni arıyorlarmış. Bırakmamışlar anlaşılan yakanı. Ne yapmayı planlıyorsun? Arabayla ülke değiştirmeyi mi? Sınırı geçtiğin an yere sererler seni."
Arabanın arka koltuğunu açarak 4 paket kokain tozu çıkardım.
"Al bunları ve çeneni kapalı tut." Eline tutuşturduğum paketleri rengi solmuş ve yer yer soyulmuş çakma Chanel marka çantasının içine koydu.
"Hay hay." Cebinden ucuz sigara paketini alarak bir dal yaktı. "Araba sağlamam 2 günü bulur. Şu sıralar çok kontrol yapılıyor bu taraflarda."
İç çektim.
"Al şu anahtarları, bana kalacak yer ayarla." Jeep'in anahtarını ona doğru fırlattım. Sigarasını dişlerinin arasına sıkıştırarak anahtarı düşmeden yakaladı. Ona doğru bir kaç adım attım ve rahatsızca sırıtarak onunkilerden kesinle daha beyaz olduğum dişlerimin arasından konuştum, "Pazar'a kadar enselenirsem seni de yakarım pezevenk."
Sigarasını verimsiz, çamurumsu toprağa atarak söndürdü.
"Tekrar karşılaştığımıza sevindim Choi ama sen çok mutluymuş gibi gözükmüyorsun," Tekrar konuştuğunda ileride evleri gözüken küçük kasabaya doğru yürümeye başladı. Her adım attığında elinde tuttuğu çantası sağ bacağına çarpıyordu, "bu bana seni daha çok enseletme arzusu veriyor." Güldü.
Orospu çocuğu.
***
bölümler ne sıklıkla gelir bilmiyorum. taslakta bölüm yok😰 yazdıkça atarım yavrularım oy vermeyi unutmayın öptüm bol bol💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
long way home [woosan]
FanfictionChoi San polisler tarafından aranan bir uyuşturucu baronu ve araba kaçakçısı. Wooyoung ise Jeonju'nun küçük bir kasabasında kendi halinde çalışan bir dövmeci. // "Beni geri götür" "Yapamam, artık harita bizi yutana, gece bizi kucağına alana kadar...