4 saat önce
Dolabımın karşısında dikilmiş beklerken kapının çaldığını duydum. Ardından;
"Mila, Katherine geldi! Diye babam seslendi.
"Tamam, odamda bekliyorum." dedim.
Kate merdivenleri yavaş yavaş çıkarken ona hala neden hazırlanamadığımı açıklamam gerekiyordu.
"Mila hala hazırlanmadın mı? Daha kuaföre gideceğiz."dedi.
"Biliyorum. Ama giyecek hiçbir şey bulamadım."diye cevap verdim.
"Bu kadar kıyafet arasında uyumlu bir şey bulamadın mı yani?"dedi. İçimden bütün kızların problemi bu değil mi diye geçirdim.
"Çok saçma olduğunu biliyorum ama bulamadım."
Kate bir anda düşüncelere daldı. Birden bire:
"Neden annenin kıyafetlerine bakmıyorsun." diye fikir yürüttü.
"Hım... Bence bu pekiyi bir fikir değil babam kıyafetimi görünce annemi hatırlayabilir ve üzülmesini istemem."diyerek cevap verdim.
"Üzmek mi? Sen neden bahsediyorsun? Annene ne kadar çok benzediğinin farkında değil misin? Baban seni annenin kıyafetleri içinde gördüğünde çok sevinecektir."dedi.
"Emin değilim ama yine de denemeye değer. Hadi bakalım!"diyerek annemin odasına doğru yürümeye başladık.
Annemin ölmeden önce zamanını geçirmeyi sevdiği bu odaya uzun zamandır girmiyordum. Bir anda odada annemin kokusunu duyumsamak beni eski anılarıma götürdü. Ölmeden önce söylediği her kelimeyi son harfine kadar hatırlıyordum. Nasıl unutabilirdim ki...
Beni çok sevdiğini söylerken ki yüz ifadesini, artık babamın bana emanet olduğunu söylerken ki bakışını, kardeşimi dünyaya getiremediği için akıttığı gözyaşlarını nasıl unutabilirdim ki...
Annemin ölümünden sonra babam her gecesini bu odada anneme ait eşyalara bakarak onu düşünüyordu. Yanına gitmeye korkuyordum ve bu korkuyla gerçekten ne yapacağımı bilemiyordum. Annemin gidişi beni, babamı, hatta yaşadığımız sokaktaki insanları bile değiştirmişti. Ben bu düşünceler içinde boğulurken Kate'in coşkulu sesiyle aniden irkildim:
"Mila burası çok güzel" diyerek odaya daldı.
Derin bir iç çekerek:"Evet, annem burayı bu hale getirmek için çok uğraştı." Burada neden bu kadar çok zaman harcadığını şimdi daha iyi anlıyorum. Annem kıyafetlerine dokunmamdan hoşlanmazdı. "Kıyafetleri için ayrı bir odası vardı. Aradığımızı orada bulabiliriz. Bakmaya ne dersin?" diyerek öneride bulundum.
"Bu taraftan..."
Annemin kıyafetlerini gizli gizli benden saklamasını hiç anlamazdım ama dolabın içini açıp onu gördükten sonra anladım. Annem benden saklamıyordu. Bana bırakmıştı. Bunların hepsini dolabın kapağının arkasına yapıştırılmış mektupta öğrendim.
Mektupta:
Sevgili güzel kızım Milagros,
Ne zaman odama girsen sana çok kızardım çünkü bu odada gördüklerinin hepsini sana güzel anılar bırakmak için saklıyordum. Şimdi bu mektubu okuyorsan ya güzel bir partiye hazırlanıyorsun ya da beni çok özledin ve eşyalarımı karıştırırken bu mektubu buldun. Eğer bir partiye gidiyorsan gerçekten büyüdün ve senin için özel bir ana hazırlanacaksın demektir. Babanı bir partide tavladığımı söylemiş miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Derinlikleri
RomanceBüyük bir çığlıkla irkildim! Göğsümde ki katlanılmaz acıyla yere yığılırken beni şefkatle saran kolların sahibini bulmaya çalışıyordum. Ruhumun bedenimden çekildiğini hissettim. Yaşamıma ait son görüntü kırıntılarının onun masmavi gözlerinin olması...