İyi okumalar
Multi medya : cate blanchett mercan teyzemiz olarak düşüne biliriz. Şarkı ise bölümü yazarken bana çok yardımcı oldu.Bu bölüm bir yerlerde saklanıp gizlice ağlayan herkese gelsin en çokta bana.
***
Damla;
"damla güzelim artık uyansan diyorum"
"hmm"
"damlaaa bana bak kahvaltıyı kaçıracaksın" teyzemin tüm ısrarlarına rağmen bir türlü yataktan kalkamıyordum. Bunlar hep o ilacın etkileriydi. Onu ne zaman içsem böyle oluyordu. Aslına bakarsanız ilacın en büyük yan etkisi meleğimi göremiyor oluşum.Teyzem bana evin en büyük odasını verdi. Oda, tıpkı evin geri kalanı gibi çok şıktı. Siyah - beyaz ve ferah.
Bir uğraş yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım daha sonra teyzemden giysi istemek için salona gittim. Bu kadın orta yaşlı olmasına rağmen çok güzeldi-kıskadım mı, yooo ben daha güzelim - salonda kırlentleri düzeltiyordu.
"teyze şey benim kıyafet-" teyzem ben lafımı bitirmeden tebessüm ederek elindeki giysileri bana uzattı.
"al kuzum bunlar senin dün seninle konuştuktan sonra ayarlamıştım bunları aslında dolabına yerleştirecektim fakat sen kendin koymak istersin diye düşündüm"
Aslında bir bavulum vardı fakat sabah bir sakarlık edip bir sürahi suyu üstüne bocalamıştım. Ve o yüzden şuan sadece bir tişortüm ile şortumla kaldım.
"sağol teyze" teşekkür etmeyi pek sevdiğim söylenmezdi fakat bu kadın beni çok zorluyordu.
Odaya dönüp verdiklerini giydim. İç çamaşırı, sweat, birde siyah bir pantolon vermişti. Kıyafetler güzeldi fakat ben çok cılızdım resmen içlerinde kayboluyordum. Bir an kulağımı içeriye verdim.
İçerden bir adamın sesinin geldiğini duydum."oğlum sen mi geldin"
"evet abla benim, kahvaltı ederiz diye"
İçeri girmeden aynada kendime baktım bakmaz olaydım. Yıpranmış kısa siyah saçlarım, ayy kıyamam ben size."teyze kim geldi"
"çınar gelmiş" görebiliyorum.
"merhaba ufaklık" çınar denen pis kumral da benim gibi swet ve siyah pantolon giymişti. Saçları da kuruydu. Yakışıklıydı yakışıklı olmasına da çok laubaliydi.
"çocuklar sizi tanıştırmadım dimi ben"
"yoo ben adını biliyorum bu yeterli"
"ben bilmiyorum abla bizi tanıştırsana" tövbe estağfurullah
"bu damla benim güzeller güzeli yeğenim" teyzem biraz abartıyormuydu ne (!)
"hıhı öyledir" ben bu pisliğe cevap vermeden teyzem aramıza girdi.
"tamam neyse siz gidin oturun ben kahvaltıyı hazırlıyım" tabi ki yardım teklif etmeyecektim.
"peki teyze"Çınar denen kumral gelip karşıma oturdu.
"okuyor musun" ne alaka
"evet - hayır" konuşmayı mı unutuyordum ne
"o nasıl oluyor ufaklık" bu çocukta beni rahatsız eden iki şey vardı birincisi dili, ikincisi tipi.
"bana ufaklık demeyi keser misin o kadar samimi değiliz" çınar kaşlarını çattı.
"samimi olduğun kişiler sana ufaklık mı diyor""küçüğüm.."
"yani"
aslında birtek meleğim bana öğle diyordu.
"anladım"
"yirmi altı yaşımdaydın dimi"
"evet"
"sen okuyor musun"
"o kadar anlaşılıyor mu ki" tatlı sırıtması tekrar yüzünde belirdi
Tatlı(!)
"son sınıfım, iki sene mezuna kaldım" banane bundan diycemde ben sordum çocuğa
"gençler kahvaltı hazır hadi gelin"
Çınarla kalkıp masaya gittik.
"of ablam yine döktürmüş" ilk defa - dünden beri- çınarın ağzından doğru bir şey çıktı. Teyzem cidden döktürmüştü.
"hadi oturun"*
Kahvaltıda teyzemle çınar sohpet etmişti bende Ara sıra onlara katılıyordum. Kahvaltıdan sonra çınar gitti ve giderkende bana dilini çıkardı. Velet (!)
"damla bugün ne yapmayı düşünüyorsun" senden azcık para isteyeceğim o kadar
"şey teyze okula gidicem kaydımı sabah açtım bugün dersim var" teyzemin kaşları çatıldı.
"ne kadar da çabuk neyse senin parayada ihtiyacın vardır şimdi al bu parayı harcarsın" bu kadın az önce bana beşyüz lira nakit mi vermişti yok daha neler (!)
Verdiği parayı alıp odaya çıktım. Güzel okuluma gitmeliydim.YARIM SAAT SONRA
Şuan resmen Boğaziçi 'nin önündeydim. Ve hukuk fakültesine gidiyordum. Aslına bakarsanız burayı hiç özlememişim şuan anlıyorum bunu. Burası dışarıdan çok güzeldi fakat içerisi iğrenç insanlarla doluydu.
Fakülteye girerken bir ses duydum arkadan biri bana sarıldı.
"damla inanamıyorum gelmişsin" bu kız kimdi ya
"hatırlamadın mı ben ela" hatırlamadım.
"şey aslında ben gitmeliyim" tanımadığım insanlardan haz etmiyordum. Karşımdaki sarışın kız üzgün bir ifadeyle bana baktı
"demek benide hatırla mıyorsun, öyle olsun ders bittikten sonra kafeteryada buluşalım ben sana kendimi hatırlatacağım" ela denen kız beni bırakıp yürümeye başladı.
Fakat hemen onun ardından biri daha geldi - yakışıklı biri-
"vay vay vay bayan unutkan dönmüş" adam bana garip bir şekilde kinle bakıyordu
"benim volkan unuttun mu, unuttuysan ben hatırlatayım" esmer çocuk bir anda aramızdaki mesafeyi kapattı. Bir santim oynasam neler olabileceğini düşünmek çok kötü olurdu.
"ben senin hayatını mahvettiğin kişiyim." adını hatırlar gibiydim fakat kim olduğunu hatırlamıyordum. Hayat mahvetmek mi(?)
"inanki bu sefer intikamımızı alıcam, benim efenin yağmurun ceylanın ve sen bu sefer hastalık bahanesiyle kurtulamıyacaksın."
Her ne yapmış olursam olayım kimse beni böyle tehdit edemezdi. Karşımdaki yakışıklı çocukla aramızdaki mesafeyi biraz açtım.
"bana bir bok yapamazsın ki eğer yaptın seni o boka gömerim" ve derse girmek için fakülteye girdim. Acaba ne halt yemiştim. Bi hatırlaya bilsem..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkar Rüyalar (Askıda)
ParanormalÖlüm bir sıfırlamadır. Ölüm son sözdür. O kadimdir. Ölüm gelir: gördüğünüz, bildiğiniz ,düşündüğünüz, her şeyi sıfırlar ve gider. Ölüm yüzümüze kara, soğuk, toprak kokan devasa tokadını çarpar ve bize sahip olduğumuz asıl değeri gösterir ... "...