Kürdistan'ın jeokültürel ve stretejik konumu belki de tarihte üzerinde en çok mücadele, savaş ve terörün-insanları korkuyla yönetme amçlı şiddet-yürütüldüğü ülke haline gelmesine yol açmıştır. Dördüncü buzul döneminden sonra yaklaşık 20 bin yıl öncesinde başlayan mezolitik ve ardından gelişen neolitik (tarım ve evcil hayvan) kültürel yaklaşık 12 bin yıl önce ana bölgesi, tahminen bugünkü Kürdistan bölgesidir. Bunun nedenlerini çeşitli konularda belirttik. Mezolitik ve neolitik kültürün en çok geliştiği merkez olması, dört bir yanında yaşayan daha ilkel kültür dönemindeki paleolitik dönem insanları toplulukların akınını beraberinde getirmiştir. Toplayıcılıktan tarla üretimine geçiş daha bol ürünlere yol açtığından nüfus yoğunlaşması beklenebilir. Tarihsel kanıtlar bu dönemlerde nüfus artışını açıkça göstermektedir. Yerleşik yaşam ve köyleşmenin gelişmesi tarla, bağ ve bahçe kültürünün gelişimini daha da hızlandırmıştır. Bu durum doğal olarak verimli toprak bitki ve hayvan alanları üzerinde zaman zaman çatışma etkeni de olabilmektedir. Sosyal içerikli ve ekonomik amaçlı çatışmanın bu tarz gelişimi kuvvetle muhtemeldir. Yine eldeki kanıtlar bu dönemden kalma bazı köy yıkıntılarını göstermektedir.
Tarihin ilk kapsamlı sosyal ve ekonomik mücadelesinin açıklanabilir nedenlerle Kürdistan üzerinden boy vermesi hayli düşündürücüdür. Nüfus hareketlerinden anlaşıldığı kadarıyla yoğunlaşma güneyde bugünkü Arabistan ve Kuzey Afrika'dan, doğuda İran ve daha doğusunda, kuzeyinde Kafkasya'dan ve batısında Anadolu'dan gelen çeşitli topluluk akınlarıyla artmaktadır. Tıpkı bugünkü Avrupa ve kuzey Amerika'ya olan insan akımları gibi tarihin ilk büyük sosyal içerikli ve ekonomik amaçlı insan selleri, yaklaşık 15 bin yıl boyunca insanlık için bir "Güneş Ülke" rolü oynuyan bugünkü Kürdistan'a yönelik olmuştur. Doğal olarak bu kadar uzun süre güneş ülkesi rolünü oynamak, üzerinde büyük çekişme ve çatışmaların oluşmasına da neden teşkil edecektir. Neolitik kültürün yaklaşık dokuz bin yıl önce yoğun özümsenmesinden sonra, bu sefer tersi bir nüfus hareketinin gelişmesine yol açmıştır. Eldeki verilen yaklaşık bundan yedi bin yıl öncesine geldiğimizde, neolitik kültürün hem fiziki insanlarıyla birlikte hem de kültürel sadece etkisel olarak Atlas Okyanusu'ndan doğuda Çin Pasifik kıyılarına, kuzeyde Sibirya'ya, güneyinde Kuzey Afrika'ya kadar yayıldığını göstermektedir. Böylece neolitiğin doğuş merkezi üzerindeki yoğunlaşma azalmıştır.
Yaklaşık bundan yedi bin-beş bin yıl (M.Ö. 5000-3000) öncesinde Kürdistan üzerinden Aryen dil ve kültür grubunun iyice şekillendiği, klan ve kabile toplumuna geçtiği tahmin edilmektedir. Aşiret toplumu daha büyük bir insan topluluğunun geçildiği tahmin edilmektedir. Aşitet toplumu daha büyük bir insan topluluğunun sıkı örgütlenmesini ve eylemini beraberinde getirmektedir. Klan ve kabile toplumları 20-50 arası kişiyi teşkil ederken, aşiret toplumu yüzlerce kişiyi organize edebilmektedir. Bu dutum sosyal ve ekonomik sorunların şiddetlenmesi halinde, aşiret toplulukları arasındaki mücadelelerinin de büyüyebileceğini göstermektedir. Bu dönemden kalma arkeolojik verilen bazı köylerin tamamen yıkımısosyal çatışmaların şiddetlendoğini, ama bunun daha çok iç nedenlerden kaynaklandığını göstermektedir. Verimli toprak ve akarsuların üzerinde büyüyen nüfus ve komşuların tamahı, kavganın ekonomik nedenlerini oluşturmaktadır. Bu mücadeleler sonucunda çeşitli aşiret boylarına ait sınırların çeşitli aşiret boylarına ait sınırların oluştuğunu tahmin edebiliriz. Aşiret bölgelerinin kökenlerini böylelikle M.Ö. 4000 yıllarına kadar dayandırmak olaşılık dahilindedir. Aşiretlerin ortak mülkiyetindeki ekim ve yayla alanları ayırt edebilmektedir. Yine aşiretlerin kendilerine özgü dil-lehçe grubları ve kültürel ve çeşitlenmenin gelişme tahmin edebilir. İlk müzik ve oyun temaları, tapınç kültü şekillenebikmiştir. Bulunan birçok heykelciğin kadın figürlü olması ana-evcil kültürün ağırlığını yansıtmaktadır. Bu dönemi sosyal içerikli, ekonomik amaçlı mücadele dönemi olarak tanımlayabiliriz.
M.Ö.3000-2330 dönemi, Aşağı Mezopotamya Sümer uygarlığının doğuşunu ve tamamlanışı ifade eder. Mücadeleler savaş boyutuna varmış. İnsanlık tarihinde ilk defa ekonomik değerlerin önceden planlanmış askeri güçle, zorla ele geçirmesi, talan etmesi geleneği doğmuştur. Savaşçı-iktidar gücü özende bir talan gücüdür. Kılıf olarak takılınan tanrısallık, kutsallık, kahramanlık gibi sıfatların arkasında gasp ve talan gizlidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR HALKI SAVUNMAK
Historical FictionAptullah ÖCALAN' ın yazdığı Bir Halkı Savunmak adlı kitabından alınmıştır.Kürtlerin geçmişini anlatıyor