1.50

325 37 51
                                    

pencerenin önünde, tül kumaşı basitçe bir araya getirmiş soluk renkli kurdelelerin arasında dikilen bir silüet var.

"dinleyecek misin beni?"

kollarını kavuşturmuş, ellerini saklayarak ısıtmaya çalışıyor. o vakit, üzerindeki yünlü kazak ve altındaki kalın pijaması ısınması için hiç yardımcı olmuyor. hiç usanmadan ayakta beklemeyi sürdürürken kulağında çınlayan cümleler aklını kurcalayarak fikir yığınları yaratıyor, zihnini meşgul ediyor. buğu tutmuş pencerenin ve yeryüzüne serpilen milyarlarca farklı kar tanesinin düştüğü kar küresinin ardından, aşağıda dolanan ayyaş adamı sabırla izliyor.

"çok özlüyorum seni, sana sarılmayı."

menteşeler arasından sızan soğuk esinti sebebiyle daha sıkı sarıldı şimdi kendine, nitekim üzerindeki sıcacık hırka bir anlığına rahatsızlık verdi ona, saatlerdir kapının önünde ismini ısrarla zikreden genç adamın titreyen bedeniyle buluşmuştu çünkü irisleri. şimdi omzuna usulca dokundu beomgyu, bu temas sayesinde düşüncelerinden uyandı ve başını hafifçe arkaya çevirdiğinde zoraki bir tebessüm yerleştirdi solmuş dudaklarına, oldukça kısa sürdü bu tebessüm ve hızla kayboldu, dalgaların yuttuğu ve rüzgarın silip süpürdüğü ayak izleri gibi, ardında hiçbir iz bırakmadı. "açacak mısın kapıyı?" günlerdir, bu umutsuz ayrılık vakasıyla yakından ilgilenerek kendisi için vakit ayıran arkadaşları adına borçlu hissediyor. her ne kadar inkar etse bile onlara ihtiyaç duyuyor, şimdi olduğu gibi omzunu sıvazlayan ve sırtını usulca pohpohlayarak varlıklarını, özellikle bu sıkıntılı dönemde gösterdikleri için minnet duyuyor.

kar soğuğuna rağmen saatlerdir apartman merdivenlerinde pinekleyen genci oradan alıp evine gitmesi için ikna etmeye çalışan taehyun'u, ve orayı terk etmemek için direnen yeonjun'u seyrettiler bir süre. ciğerlerine derin bir nefes doldurduğu esnada yeonjun'un apartman binasından uzaklaşan ayakkabı izlerinin yeni kar taneleri tarafından doldurularak silindiğini fark etti, taehyun bu genç adamın omuzlarını nihayet kolu altına aldı ve sokak lambalarının aydınlattığı sarı renkli loş ışıkların altında giderek kayboldular. yeonjun'un, kadrajında tamamen uzaklaşmadan önce son bir kez arkasına baktığını, buruk bakışlarıyla bu hasretini çektiği apartmanı son bir kez süzdüğünü görünce, soobin, pencereye daha bir yaklaştı ve parmak uçları bu soğuk, tüm melankolik entrikaya tanık olmuş pencere camına dokundurdu. göğsünde hızla atan yüreği bin parçaya bölünürken umutsuzca izliyor, ona destek vermek isteyen yumuşak dokunuşların belini ısıttığını hissediyordu. tanrı biliyor, yeonjun sevgilisinin inci göz yaşlarını böyle akıttığını bilse bin pişman olurdu belki fakat onu odasında, en yakın arkadaşının göğsünde ağlayarak bıraktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

where we are, yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin