-30- first kiss

6.6K 471 198
                                    

"Buradan daha güzel gözüküyormuş."

Jeongguk, uzandığı çimenlik alanda ellerini kafasının altına koyarak konuştuğunda, yıldızlara baktı.

Bulundukları konumdan oldukça net ve parlak gözüküyorken, bu anı iyi değerlendirmesi gerektiğini düşündü.

"Neyden bahsediyorsun?"

Taehyung, bu cümlesine eş zamanlı olarak hemen yanına uzandığında Jeongguk'un gözleri, ona ilişti ve gülümsedi.

"Yıldızlar." dedi. "Çok net gözüküyorlar."

Taehyung, yüzüne kare gülümsemesini yerleştirirken uzun zaman sonra ilk defa kendisini olduğu gibi hissetmeye başladığını ve gerçekten nefes alabildiğini fark etti.

Evde değildi ancak, evinin yanındaydı.

Jeongguk onun eviydi, kendisini güvende hissettiği mekandı.

"Öyleler."

Taehyung, kendi yıldızına bakarak konuştuğunda gülümsedi. Gözleri sevgi parlıyordu ve bu konuda en bilgisiz kişi bile anlardı Jeongguk'a olan bakışlarında farklı bir şey olduğunu.

Beyaz tenli genç, gerçekten güzel hissettiği bir ortamda bulunurken yanında deliler gibi sevdiği adam vardı ve başka hiçbir şey isteyemezdi.

Kafasını çevirip Taehyung'a baktığında onun çoktan kendisine baktığını gördü. Aradan birkaç yıl geçmesine rağmen Jeongguk, hâlâ onun kendisine gizli bakışlarını fark ettiğinde utanmadan edemiyordu.

Bu hissiyat ile gülümsedi ve arkasını döneceği sırada Taehyung, kendisini durdurdu.

"Utanma benden."

Jeongguk gülümsedi ve yattığı yerden doğruldu. Bacaklarını kendisine çektiğinde kafasını geriye çevirdi. Hâlâ yerde uzanıp kendisine bakmaya devam eden adama gözleri iliştiğinde gülümsemesi oluru varmış gibi daha da genişlemişti.

Taehyung da kendisi gibi uzandığı yerden doğrulduğunda, hâlâ doyasıya bakmaya devam ediyordu.

Kimi zaman bakmalara doyamıyor, bazense kıyamıyordu.

Aralarındaki ufak bir mesafeyi de Jeongguk, ona biraz daha yanaşarak kapattığında artık dip dibeydiler.

Beyaz tenli olan bulduğu her fırsatı değerlendirmek istermiş gibi onun esmer, ince ve zarif elini tuttu ve bir daha bırakmayacakmışçasına kendi parmaklarını, onun parmakları arasına geçirdi.

Taehyung'un şaşkın ama buna rağmen hâlâ aşık bakışlarını görebiliyordu. İlk defa, ilk adımı atan kişi Jeongguk'tu.

Esmer adamın yıldızlardan bile daha çok parlayan tenine, bir gram tereddüt etmeden uzandı. Boştaki diğer eliyle onun yanağını tuttu ve kendisine hafifçe yaklaştırdığında tam dudağının yanına ufak bir buse kondurdu. Buna doyamayıp diğer tarafına aynısını yaptı.

Jeongguk'a asla yeterli gelmemişti bu durum. Daha fazlasını ve daha ilerisini istiyordu.

Gecenin ışığında parlayan iki yıldız gibi görünüyorlardı ve bu onları daha çekici yaparken, daha da aşık oluyorlardı birbirinlerine. Bu apaçık ortadaydı.

Taehyung ise, bunun farkında olarak hiç beklemeden elini beyaz tenli çocuğun ensesine koyduğunda kendisine çekti.

Dudaklarını, oldukça sakin bir şekilde bastırdı onun dudaklarına. Jeongguk'un alt dudağını, kendi dudaklarına arasına hapsetmiş, doyasıya öpüyordu.

Şehvetli ve zevk için yapılan bir öpücük değildi bu. Tamamen yavaş, anı doyasıya yaşamak istermişçesine yapılan, aşk dolu öpücüktü.

Taehyung, kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla Jeongguk'un belinden tuttuğu gibi kendi kucağı üzerine oturttu. Bu esnada ise dudaklarını asla ayırmadılar.

4 yıllık ilişkilerinde sadece birkaç kez yaşadıkları bu deneyimi, her zaman en sona saklıyorlardı.

En iyisini, en sona.

Jeongguk, oturduğu kucak üzerindeyken kollarını Taehyung'un boynuna doladı ve daha da yasladı bedenini ona doğru.

Belindeki eller de daha da sıkılaştığında, sanki hiç bırakmak istemiyormuş gibiydi.

İkisinin de oldukça iyi ve güzel hissettikleri bu anın bitmesini istemezlerdi. Ne yazık ki her güzel şeyde olduğu gibi, bu güzelin de bir sonu vardı.

Taehyung, dudaklarını daha fazla bastırdı çünkü onu daha fazla hissetmek, ona daha fazla sahip olmak istiyordu.

Yavaş hareketlerle öpmeye devam ettiği Jeongguk'un dudağını istemeye istemeye de olsa nefes almak amacıyla bir anlığına bırakmak zorunsa kaldı. Fark etmişti ki onun da nefes almaya ihtiyacı vardı.

Jeongguk'un kızarmaya yüz tutmuş yanakları ve burnu ile buna uyum sağlayan kıpkırmızı dudakları onu harika gösteriyordu. Olağanüstü bir güzelliği vardı.

"Seni seviyorum."

Derin nefes alış verişleri arasında söylenen Jeongguk'un cümlesiyle birlikte gülümsedi Taehyung.

"Ve ne olur başkasını sevme, ben buradayım."

Jeongguk, biraz acı, biraz da sersemlemiş bir ses tonuyla konuştuğunda Taehyung, onun kızarmış dudaklarına bir kez daha öpücük bıraktı.

"Seni seviyorum." dedi Taehyung. Bir öpücü daha dudaklarına kondurmadan önce konuştu. "Ve ben sadece sana aşık oldum. İster istemez. Delicesine."

Hâlâ düzensiz aldığı nefeslerle beraber konuşmaya çalıştığında Jeongguk, içini rahatlatan cümlerle sıkı sıkı sarıldı kucağında olduğu bedene.

"Bir başkasına gitmek gibi niyetim de yok."

Taehyung, içinden geldiği gibi konuşuyordu ve cümlelerinde bir gram bile olsun sahtekarlık yatmıyordu. Jeongguk'a olan sevgisi çok başkaydı.

"Seni seviyorum Jeongguk ve ant olsun ki, bundan bir an olsun vazgeçmeyeceğim."

-

tamam bu gerçekten final bölümüydü..

ufak bir kiss sahnesi bekleyenlerin de beklentisini karşılamak istedim... Kötü olsa bile ilk defa yazmamın acemiliğine verin.

öyleyse kendinize iyi bakın, hoşça kalın. 💗

teacher and litmatch ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin