Minhonun ağzından;
4 Ay sonra;
✿✿
Sabah 5'te büyük annem tarafından uyandırıldım, henüz daha çok erkendi.
Her sabah olduğu gibi yine annemin odasından çıkan zengin adamlarla karşılaşıyordum. Hem annemden hemde kendimden tiksiniyordum artık,
Annemin Yüzüne bile bakmadan dışarı çıktım. Sabahları erkenden evden çıkıp işe gidiyordum, dahasında hiçbir sey olmamış gibi tertemiz insan rolu oynuyordum...Hergün olduğu gibi erkenden kalkıp annemin patlamış dudağını, evimizden çıkan adamları görmüştüm. Annemin beni yerleştirdiği işe gittim. Sonrasında yine tertemiz insan rolunu oynayarak sanki tesadüfen karşılaşmışız gibi Han'ın yanına gittim. Onu da biliyordum, yaşadığımız şeyler birbirinden neredeyse aynıydı,
İkimizinde hergün kanlar içinde, dağılmış yüzü birbirinden farksızdı.Yine her gün olduğu gibi okul yolunda karşılaştik, okulda yaşadığı bunca seyden dolayı nasıl bu kadar mutlu olabiliyordu? Her zaman çok merak etmiştim. Ona olan sevgim arkadaşlığı nitelendirmiyordu, o benim için çok farklıydı. Her zaman gülen yüzü, başına her türlü şey gelse de asla gitmeyen pozitifliği çok ayri bir seviyedeydi benim için,
Onu gördüğümde kalbim carpar ve küt küt atardı, midemde kelebekler uçuşuyormuş gibi hissederdim...Okula gelmiştik, onunla beraber takıldığım için bende sürekli zorbalık görürdüm, hiç şikayet etmezdik. O saftı, ailesi yüzünden de kimse onu sevmezdi. Duyduğuma göre babası şizofrenmiş, nasıl boyle bir babanın bu kadar mükemmel saf, temiz bir çocuğu olabilirdi?
Döngü haline gelmiş gibi, Yine tacizler, zorbalıklar her gün devam etti kimsenin çıtı çıkmıyordu. Ne yapacaktık. İçimi birine dökmem gerekiyordu, artık dayanamıyordum. Bir öğle teneffüsünde Han'ı yanima çağırdım
,
"Han, Artık dayanamayacağım. Içimi dökeceğim hiç kimsem yok. Susmaya gönlüm el vermiyor. Bu anlatacaklarımdan dolayı lütfen benden soğuma." Demiştim."Minho ne söyleyeceğini bilmiyorum. lakin, asla unutma ne olursa olsun yanında olacağım." Demişti, ona olan aşkım daha da alevleniyordu...
"Her zaman temiz insan rolü oynadım ama aslında düşündüğün gibi bir hayatım yok, annem hayat kadını babam öldü, abim tarafından neredeyse her gün tecavüze uğruyorum bunu söylemem sana hiçbir şey ifade etmiyor ama sadece içimi dökmek istedim. Eger beni seveceksen bunlari göz önünde bulundurmalısın."
Demiştim gözlerimden seller gibi göz yaşları akıyordu. Sarilmistik biri gorse kim bilir ne derdi? Kendimi durduramiyordum,
"Ah, her neyse Han, sınıfa gitmeliyiz"
Gözlerinin dolduğunu fark ettim. Sınıfa doğru giderken öğretmen yanımıza gelmişti,"Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?" dedi
İnanamıyorum her şeyi öğrenmiş miydi? Ah, ne söyleyecektik. Ya kötü nir şey anladıysa?
Kendimi savunacakken,
Yüzüme bir tokat yemiştim.
Han, birden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yetmişti artık içimden neler geçtiğini aklında neler döndüğünü hissedebiliyordum.
Sırf içimdekileri ona döküp sarıldığım için o gün dünyanın dayağını yemiştik, hala mutluyduk, çünkü birbirimize sahiptik, ona karşı farklı duygular beslediğimi biliyordum, ama en iyi arkadaşımdı...O gün okuldan çıktığımızda doğrudan eve gitmedik, bir uçurum kenarında saatlerce oturup birbirimize içimizi döktük, hayatımda geçirdiğim en iyi gündü.
Ona olan duygularımı anlattım,
Ona duygularımı ifade edemeyeceğim şekilde aşıktım.
Sınıfa ilk girdiğimde belli etmesem bile güzel ışık saçan, melek gibi olan yüzü dikkatimi çekmişti, ilk görüşte aşk bu demek olsa gerek, onu ağlarken görmek çok etkilemişti beni, tüm gece bunu düşünmüştüm. Hiç kimseye zararı olmayan küçük bir çocuk nasıl her gün böyle acılar çekebilirdi diye düşünmüştüm, onun için her şeyi yapabilirdim. Sırılsıklam aşıktım ona...
Aniden "Gözlerin çok güzel kokuyor" diye bir kelime ağzımdan çıktı. Öylece boş boş bana baktı
O saftı belki dediklerimi anlamamıştı dert etmedim.Dizimde uyuya kalmıştı, onu ilk öptüğüm gündü o gün. Hoş olmayan bir durumdu. Kim bilir başkası görse benim hakkımda neler düşünürdü, belki şuan ikimizde ölüydük...
Havanın kararmış olduğunu fark etmedim, gözlerimi onun güzelliğinden alamıyordum.
Belki psikolog olması kendi yaşadığı şeyleri başkasının yaşamasını istemediği içindir diye düşündüm...
Geç olmuştu artık bir zahmet uyandırmam gerektiğini düşündüm tüm geceyi benimle geçirecek hali yoktu,
Başı derde girebilir diye düşündüğüm için onu uyandırmak zorunda kaldım"Han! Hava iyice çöktü eve gitsek iyi olabilir." Demiştim
Korkuyla yüzüme baktı, uyandırmayarak bencillik mi etmiştim?
Kalktı, ve eve doğru yol aldık.
Bana yerden kopardığı bir çiçeği uzatmıştı. Bir papatya! Kendi gibi çok güzeldi, hayatım boyunca hep yanimda olacak tek şey o papatyaydı. Gözlerim dolmuştu hiçbir şey söyleyemedim, tesekkur edip ona sarıldım...
Gözlerimin dolduğunu anlayıp konu açmaya çalıştı ama bu içimi daha da boşluğa sürüklemişti."Hayatımdaki tek arkadaşım olduğun biliyor musun?" Dedi
Ne yani hiç arkadaşı olmamış mi? Anlattığım onca şeyden sonra hala arkadaş diyordu, ah mal kafam,
Bu çocuk gerçekten çok saf, demiştim, aklimda deli sorular dönüyordu rahatsız olduğu için bilerek mi söylemişti? Ah, sanmamEve doğru yaklaştık,
Birden Donup kaldı,
Ağlamaya başladı. Ne olduğunu anlamamıştım tâ ki kanlar içinde duran annesi ve kardeşini görmeden önce...
Gözlerime inanamadım, polislerin babasını götürmesine mi baksaydım, Han'ın annesinin yanında hıçkıra hıçkıra ağlamasına mı baksaydım, yoksa yerde ölü olan annesi ve kardeşine mi?
Ne yapmalıydım, sevdiğim çocuk artık sonsuza kadar yanlız kalmıştı. Yanına koştum, gözü kimseyi görmüyordu sadece annesinin ölü bedenine sarılıyordu,
Çok çaresizdi, kimseyle konuşmuyor sadece boğazının yırtılmasına ramak kalmış bir şekilde hıçkırarak ağlıyordu.Birkaç saat boyunca onu dinledim.
Yanında hiç kimseler yoktu sadece ben kalmıştım onun yanında.Çocuk esirgemeden onu götürmek için geleceklerdi. Onu kaybetmek istemiyordum, sadece onun için annemin yüzünü görmeye katlanabilirdim. Tüm gün boyunca, ona kapımızı açmamız için yalvardım.
Fakat fahişe kadın kabul etmedi. Elimde ne varsa yanıma alıp onunla yola çıkmak için hazırlandım.
O benim için ayri bir boyuttaydı. Sadece o vardi hayatımda,
Benimle beraber kaçmayı kabul etmedi. Ama kabul etmek zorundaydı, beraber sokakta yaşıyorduk, fakat mutluyduk ona sahiptim, o benim için ayrı bir boyuttu,
Ona iyi bir hayat yaşamak için kendimi satıyordum.
Haberi yoktu olsaydi kim bilir bana neler yapardı :D
liseye geçmemize çok az bir zaman kalmıştı. Yeni bir hayat, yeni umutlar. Olmayan evimizden taşınma kararı aldık. İnsanlar bizi böyle bilse ne olurdu?
Beraber küçük bir eve taşındık. Bize yetiyordu tek odalıydı ama olsun, Han varken her şey çok güzel,
Tek umudum kimsenin bizi bulmamasıydı.
Beraber 2 ay boyunca yaşadık lise başlıyordu, hem okul hayatım için çalışmalı hemde, onun için çalışmak zorundaydım.12.09.1955
Lisenin ilk günüydü, heyecanlı değildim. Onun için endiseleniyordum, yoksa çok mu karamsar düsünüyordum? Ah, siktir et. beraber sadece ikimiz, yeni bir hayat yeni bir başlangıç. Halimden memnundum, okulun ilk günü çok iyi geçmişti hayatımız düzene giriyordu. Tek kalan şey mesleklerimizi elimize almamızdı, ben ona sırılsıklam aşıktım kendisi hiçbir sey soylemiyordu, tek taraflı bir aşk mıydı? Her gün onun için Tanrıdan dualar ediyordum, sonu istediğim gibi olmadı fakat, benimle mutluydu. Akademik başarımıza önem verirdik, bu sayede para kazanıyorduk, benim mesleğimi saymazsak.
Ögrense benden nefret eder ve tiksinirdi.
Günümüz okula gidip ders çalışmak ve beraber zaman geçirmek ile geçiyordu. Tek istediğim buydu. gündüzleri görüsebiliyorduk sadece ama bu yetiyordu bana...Tek istediğim yaptığım bu rezilliği onun öğrenmemesiydi, her şey senin için sevgilim.
Belki şu anda hayatta olmamın sebebi sensin...
✿✿Uzun bir süre Minho'nun ağzından devam ettirebilirim.
1086 kelime olmus vay anasını...
Biraz özetleyerek geçiyorum, hikayenin ana kısmı burası olmadığı içinnZamanınızı ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederimm...♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Perdesi~MİNSUNG~
FanficKısasaca hikayenin konusundan bahsetmek istiyorum. Okulda ve evde taciz, şiddet gören Han Jisung, ilk ve tek arkadaşı Lee Minho ile tanışması birlikte çok ağır zorluklara katlanması sonucunda, birbirlerini kaybetmesi, Han Jisung'un çalıştığı Tımarha...