PHANTOM Regulus Black(TAMAMLANDI)

gevezeler

Regulus Black POV

Güneşin ilk ışıkları, odama süzülerek yüzüme vurdu. Gözlerimi yavaşça açtığımda, yanımda uyuyan Avis’i gördüm. Onun sessiz ve huzurlu uykusu içimi ısıttı ve yüzümde içten bir gülümseme belirdi. O an, onunla geçirdiğim her anın kıymetini bir kez daha anladım.

Kapı hafifçe çalındı. "Avis, girebilir miyiz? Müsait misin?" diye sordu Lily Evans, sesinde bir merak tonu vardı. Avis’i uyandırmamak için sessizce kalktım ve kapıya doğru yöneldim.

Tam bu sırada Sirius Black kapıyı bir anda açtı ve şaşkınlıkla, "Oha, şunlara bak!" dedi gülerek. Odaya dolan ışıkla, James Potter'ın yüzündeki şaşkınlık ifadesi belirginleşti. "Lily ile yapmak istediğin bu muydu?" dedi, Avis ve beni göstererek.

James biraz mahcup bir şekilde gülümsedi ve, "Aslında hayır, ama sanırım Regulus bize iyi bir örnek olmuş," dedi. Lily, James’in koluna hafifçe vurdu ve, "Sen de her zaman şaka yapmayı biliyorsun," dedi.

Arkadaşlarımın şakalaşmasını izlerken, Avis’in uyanmaya başladığını fark ettim. Gözlerini ovuşturarak, "Ne oluyor burada?" diye mırıldandı.

Sirius, kıkırdayarak cevap verdi: "Sadece sabahın erken saatlerinde aşkı kutluyoruz, değil mi Regulus?"

Kardeşimin bu söylemine gözlerimi devirdim. "Öyle bir şey yok, biz arkadaşız," dedim hafif bir gülümseme ile.

Avis, benim sözlerime hafif bir kıkırdama ile cevap verdi. "Evet, arkadaşız. Ama Sirius'un bu kadar erken gelip bizi uyandırmasına ne demeli?" dedi, gözlerini Sirius’a çevirerek.

Sirius, omuz silkti ve "Hey, ben sadece Lily’nin planını takip ediyordum," dedi, masum bir ifadeyle. Lily ise, "Planım bu değildi, ama sanırım biraz eğlenceli oldu," diyerek güldü.

James odanın ortasında ciddi bir ifadeyle durdu ve, "Arkadaşlar, aslında buraya sizinle Quidditch antrenmanına gitmek için geldik. Hava harika ve saha boş," dedi.

Avis ve ben birbirimize baktık ve aynı anda, "Neden olmasın?" dedik. Herkes hızla hazırlanmaya başladı. Avis’in elini tuttum ve, "Bu, Hogwarts'ta geçirdiğimiz en güzel sabahlardan biri olacak," dedim.

Güneş yavaşça yükselirken, arkadaş grubumuz Quidditch sahasına doğru yürüdü. Güneşin altında, sihirli bir gün bizi bekliyordu.

Quidditch sahasına vardığımızda, güneş tam anlamıyla yükselmiş ve gökyüzünü altın bir ışıkla doldurmuştu. Avis ve ben, sahanın kenarında durup Hogwarts’ın büyüleyici manzarasını seyrettik. Gözleri parlarken Avis, "Burada olmak gerçekten harika," dedi, gözlerini kısarak sahaya bakan bana döndü. "Hogwarts'ta geçirdiğimiz zamanın her saniyesi değerli."

Ben de ona katıldım. "Kesinlikle. Ve bugün burada, en yakın arkadaşlarımızla birlikte olmak, her şeyi daha da özel kılıyor."

Saha kenarında diğerleri de bize katıldı. James, Quidditch sopalarını dağıttı ve, "Hadi bakalım, gösterin bize bu iş nasıl yapılır!" diye bağırdı, heyecan dolu bir sesle. Sirius ve Lily, birbirlerine meydan okurcasına gülümsediler ve hemen süpürgelerine atladılar.

Oyun başladığında, herkesin yüzünde bir heyecan ve mutluluk ifadesi vardı. Quaffle'ı kapmak için birbirimizle yarışırken, gülmekten ve şakalaşmaktan kendimizi alamıyorduk. Ben, Avis’e pas attım ve o da hızla yukarı çıkarak kaleye doğru ilerledi. Bir anlığına, tüm dünya onun etrafında dönmeye başlamış gibi hissettim.

Ve o an, Avis Quaffle'ı kaleye fırlattı ve skoru açtı. "Gol!" diye bağırdım, Avis’in yanına uçarak onu tebrik ettim. "Harika bir atıştı!"

Avis, nefes nefese ama mutlu bir şekilde gülümsedi. "Teşekkürler," dedi. Quidditch maçının ardından herkes enerji doluydu. Güneşin sıcak ışıkları altında, Hogwarts’ın yeşil sahalarında oynadığımız oyun, bize sihir dünyasının ne kadar canlı ve heyecan verici olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Oyunun ardından herkes yavaşça sahanın kenarına oturdu, nefes nefese ve neşeyle sohbet ederken, Hogwarts’ın doğal güzellikleriyle çevrili bu anın tadını çıkardık. Bu, hem arkadaşlıklarımızın hem de sihirli dünyanın sunduğu güzelliklerin tadını çıkarmak için mükemmel bir gündü.