Merhaba:))Tek bölümlük bir hikaye denemesiyle daha karşınızdayım.Bunu bir taslak hikaye olarak düşünebilirsiniz.Konusu beğenildiği takdirde genişletip roman haline getirebilirim.Yorum ve düşüncelerinizle beni yönlendirirseniz sevinirim.Desteğinize ihtiyacım var.Ha bu arada beğenirseniz vote yapmayı unutmayın:)Sevgiyle kalın..Bağımlılık yapan bu siteyi ve sizleri çok seviyorum:)İyi okumalar..
"Emin misin tatlım,burası çok ıssız!"Genç kız yıllardır tanıdığı arkadaşının bir çok kez çılgınlıklarına tanık olmuştu ama bu seferki en çılgın olanıydı.Yani kafasını biraz dinlemek istemesini anlayışla karşılamıştı fakat neden deniz kenarı güzel bir otelde kalmak varken,bu dağ başını tercih ediyordu bir türlü anlayamıyordu.Söylediklerini duymamış gibi yapan Sahra, arabanın kapısını açtığı gibi kendini dışarı attı.Bir kaç adım koştuktan sonra karşılarında duran tek katlı ahşap kulübeye yıllardır bu anı bekliyormuş gibi sevgiyle baktı.Gözlerini kapadı,yüzüne şefkatli bir annenin eli gibi değen ılık rüzgarla selamlaştı.. Rüzgarla birleşen otların çıkardığı küçük fırtınamsı ıslık sesinin yarattığı enerjiden titredi.Derin bir nefes aldı.Uzaklarda bir yerde hayvan bakıldığını anladı, burnuna gelen tezek kokusundan..Öyle huzurlu görünüyordu ki..Buraya mutlu olmaya gelmişti.Artık kurtulacaktı.Herşeyi unutacak yeniden başlayacaktı.Tıpki yeni doğmuş bir bebek gibi sıfırdan!"İstersen vazgeçebiliriz bak!Onca yolu boşuna gelmiş olmamızı bile sorun etmem"diyordu,arkasındaki arabaya yaslanmış endişeli gözlerle Sahra'ya bakan arkadaşı.Sahra,Zeynep'e doğru gülümseyerek ilerledi.Elleriyle iki omuzundan tutarak yüzüne baktı."Teşekkür ederim,sana minnettarım!Yalnız,beni buraya getirdiğin için hiç bir zaman pişman olma!"dedi.Zeynep ne söylerse söylesin Sahra'yı vazgeçiremeyeceğini adı gibi biliyordu.Son yıllarda tek hayali böyle bir yerde yaşamak olmuştu çünkü.Sahra'yı ikna etmekten vazgeçip derin bir nefes aldı."Öyleyse valizlerini taşımana yardım edeyim"dedi sinirle.Sahra yaramaz bir gülüşle arkadaşına baktı.Zeynep'in bu halinden çok eğlendiği belliydi.Kendinden emin adımlarla kulübeye doğru yürümeye başladı.Zeynep tek başına arabayla geri dönmek zorunda kalmasından bile korkarken,Sahra'nın aylarca bu ıssız,korkunç yerde tek başına yaşayacağı düşüncesi onu delirtiyordu.Kulübenin verandasına geldiklerinde Sahra valizleri bırakıp Ali'nin yerini tarif ettiği anahtarı bulmak için kuyuya doğru yöneldi.Burası Sahra'nin yakın arkadaşı Ali'nin yıllar önce kaybolan dedesine ait bir evdi.Ali de Sahra'yı tıpkı dedesi gibi tuhaf olmakla yargılamıştı. Dedesi yıllar önce lüks tekneleriyle birlikte denize açılmış,tüm arama kurtarma çalışmalarına rağmen dedesinin izine rastlanamamıştı.Teknenin Yunanistan açıklarında battığı ve sahile vurmasıyla ortaya çıkan bilgi sonucunda da ailesi öldüğüne kanaat getirmişti.Anahtarı bulmak için kuyunun toprak pirket karışımı duvarlarına elini sokmak zorunda kalan Sahra,böyle bir yere anahtar saklamasından Ali'nin dedesinin gerçekten de tuhaf olduğuna inanmıştı.Eline acaba akrep yada yılan gelir mi diye düşünürken o heyecanla anahtarı kuyuya düşürmek içten bile değildi.Bu tuhaf yaşlı adam tam Sahra'nın kafada biri olmalıydı.Nede olsa ikiside böyle bir yerde yaşamaktan zevk alıyorlardı.
Kulübeye girdiğinde bu konuda ne kadar haklı olduğunu düşünüp gülümsedi.Ev Ali'nin fotoğraflarda gösterdiği şekilde ki gibiydi.İlk girişte küçük bir salon,tahta masa ve sandalye,beyaza boyalı duvarlar,yerdeki post,eski kilim,ördek sobası..Minik mutfak,buzdolabı,çamaşır makinesi...Rüzgar enerjisi kullanılarak getirilen elektrik,doğal hayatı içselleştirmek için kullanılan gaz lambası..Burası gerçekten de harikaydı..Biraz temizlikle süper olacaktı.Zeynep'i uğurladıktan sonra hemen işe koyuldu.Annesinin temizlik konusunda söyledikleri,azarları geldi aklına..Ona kolayca hakaret etmek için giriş cümlelerinde zorlanmadığı bir konuydu..Kafasından olumsuz düşünceleri atıp,temizliği bitirdikten sonra güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar verdi.Belki bir ara merkezden birkaç domates ve salatalık fidesi alsa iyi olurdu.Kahvaltı bitince, etrafı dolaşmak için dışarıya çıktı.Cep telefonu,saat ,internet olmadan yaşamın daha uzun geçtiğini biliyordu.Artık bir süre burada yaşayacaksa kendisine bir uğraş bulmalıydı.Kulübenin arka tarafından ormana doğru yürümeye başladı.Hiçbir patika,yada ayak izi olmamasına sevindi.Türkiye şartlarında kız başına dağın başında yaşamak istiyorsa,insanların olmadığı bir yer olmalıydı.Ne karanlıktan ne açlıktan nede hayvanlardan korkuyordu..Buraya gelmesine sebep olan insanlar,anlaşılan burada yaşarken de tek korkusu olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güç#Wattys2015
Paranormalİçindeki sahte kişiliği öldürmek için heyecanı doruğa ulaşan bir savaş ve galibiyet sonucu ruhsal dönüşümün başarıyla tamamlanması... Mutluluk ıssız yerlerdeki huzurdadır Bomboş sahillerde esen rüzgardadır Küçük bir bebeğin gülüşünde saklıdır Mutlul...