"gri soluk"

14 2 4
                                    

her şey farklıydı,içime çektiğim hava bile boğazımda acımsı bir tat bırakıyordu.
Atıf hissetmiyor gibiydi "sadece ciğerlerim alıştı" demekle yetinmişti sorduğumda .haklı olabilirdi, insan her şeye alışıyor,alıştıklarıyla  evrilip yeniden doğuyordu. sadece burda kimse yeniden doğmuş gibi görünmüyordu. Daha çok  ölmüş ama gömülmeyi unutmuş gibilerdi.
- servis geldi .( burda kısa mesefelerde ücretli  yolcu alan toplu taşımalara deniliyor)
el et dursun yoksa yürümek zorunda kalacağız ve çantanda ceset olduğunu düşünmeye başladım. dedi Atıf arkasını bana dönük vaziyette.
- sadece birkaç kitap  diye gülümsedim.
Yaklaşan araca elimle durmasını işaret ettim. sanırım bu  bugünlük gelen son araçtı.içi dolu olmasına rağmen hala binenler oluyordu.
Yol boyunca tarlalar, eski evler,terk edilmiş eşyalar vardı. Tarlaların başlangıç noktasında eskiden küçük kulübeler vardı . Bunlar insanlar tarlalarında çalışırken yada ailecek  serin yaz gecelerinde topraklarına daha yakın bir gece geçirmek istediklerinde kullandıkları  yerlerdi .Şimdi birer moluz yığını tepesiydi o sıcak küçük kulübeler...
     Burası hatırladığımdan o kadar farklıydı ki sanki doğduğum eve değil başka bir ülkeye hatta gezegene gelmiştim .çöl ve çöp gezegeni olmalıydı çünkü bu kadar moloz ve kahverengiyi burda hiç görmemiştim.
toprağı bu kadar elverişsiz yapan neydi? sanırım bunu sormama gerek yoktu . yolda ilerledikçe değişen mimari bu soruma bir cevap gibiydi.

        ayaklanmadan sonra ele geçirilen her bölgeye şirketin gönderdiği bir mühendis yerleştirilmişti. Bu toprak sömürüsünün adına da "geleceği inşaa etmek " dendi. tabii destekleyen benimseyen kadar bunda bir yanlış bir hata olduğunu düşünen vardı.buna karşılık olarak ayaklanmaları destekleyen ve görmezden  gelenler de olduğu gibi.halk hem suçluydu hem değildi.
ama sonuçları kurunun yanında ki tüm yaş olanları etkilemişti.  Şirket  kırsalda ki bircok bölgenin yonetimini almisti çoktan. Bizim evimizin oldugu kisimda şehrin bitişi köylerin başlangıcı gibi bir yerdi. Son mahalle.Bundan sonrası kirsalin hayvancilik ve tarimla uğraşan köyleriydi.
İlk inşaa edilen yapı Mühendisin "koordine binasiydi". Bölgenin yüksek ve araziye hakim alanina dikilen deyim yerindeyse kalesi olmuştu.
Şehir merkezine doğru ilerlerken Atıf omuzuma dokunup camdan dışarıyı işaret etti.
-babasının malı sanki
Gözlerim büyümüştü resmen,
-Fehva teyzenin armut bahçesi! Diye inledim.
Buraya ne olmuştu böyle.
Gerçekten de gösterdiği tarafta bahçe adına hic birşey yoktu.
Ana caddeden  ağaçların olduğu tepeye bir beton yol yapılmıştı. Yolun iki yanında aralıklı olarak sensörler vardı,yolun bitiminde  5 metre yüksekliğinde beton bir duvarla çevrilmiş heybetli bir yapı duruyordu. Duvarın üzerinde duran tel örgü yapıyı gizlemişti. Tahminime göre üç katlı gibi görünüyordu. Çevresinde tek tük ağaç vardı fakat onlarda sağlıklı görünmüyorlardı. Evin ön tarafında iki uzun direğin üstünde ışık projektörleri vardı ve muhtemelen arka taraftada bunlardan bir çift daha olmalıydı.
Yol boyunca dikkat ettiğim her detayı zihnimdeki yerleriyle karşılaştırdım hepsi birbirine tamamen yabancıydı.

                        

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Toprak nerede?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin