1•Neden gülmüyorsunuz?

30 4 0
                                    

Niki buluşma sonrasında zaten bozuk olan moralini düzeltmek istemese de annesinin önerdiği kafeye gitmeye karar verdi. Annesi onun için değerliydi kendisi üvey olsa da kendini öyle hissetmiyordu. Annesi de öyle hissetmesini istemiyordu. Küçüklükten beri annesi ile beraberdi ve onu gerçek annesi sanacak kadar iyi davranmıştı annesi. Ona ne kötülük yapsa, annesini üzse oda kendisini üzerdi. Bazen üzmekte ileri giderdi. Niki 20 yaşında ve yaşından olgun birisiydi. Bir şey yapmadan önce düşünür ve sonra yapardı. Bir şeyden korkmazdı ancak korkarsa da annesini yüzünden olurdu. Ayrı evde kalıyordu annesi ile. Yük olmak açısından değil ayrı evde daha rahat edeceğini düşünüyordu. Öyle de olmuştu. Arkadaş çevresi vardı ancak pek görmezdi yüzlerini. Çünkü arkadaş çevresi de Niki gibiydi. Ağır başlı.

Sonunda gelmişti kafeye. Dışı çok renkliydi. Pembe, beyaz çiçekler ile donanmıştı kafenin dışı. Çoğunlukla pembe ve mavi rengi kullanılmıştı. Sandalyeler tatlı bir turkuaz rengi ile dizayn edilmişti. Niki sevmiyor değildi renkli şeyleri ancak bu kafe gereksiz renkliydi.
Cam vitrinden gözüken pasta, ekler ve kekler lezzetli olduğunu belirticek şekilde yapılmıştı. İnsan baktığında yemek istemiyor değildi. Kapının yanında yerde küçük bir tabela ve tatlıların fiyatları yazıyordu. Niki buraya sadece kahve birazda kek yemeye gelmişti.

Niki kapıdan içeri girdi ve gözüne ilk çarpan her duvar kenarında olan mavi beyaz sandalyeler ve duvara yapışık pembe renkli yastıklar ile mavi koltuklarıdı.
Duvarlar da küçük küçük aynalar vardı. Niki bir koltuğa otururken kendine bakmayı eksik etmemişti. Etrafı inceledi. Masaların karşısında kasa vardı. Kasaların altında da cam vitrinde oyuncak ve bazı tatlı resimleri vardı. Kafe çok dolu değildi.

Yanına bir garson geldi. Pembe saçları, mavi önlüğü içinde beyaz bir gömlek vardı. Ve gülümsüyordu.

'Merhaba efendim, şaka kafeye hoş gelmediniz'

Sonda söylediği kelime kaşlarını çatmasına sebep oldu. Bir süre ciddi mi diye gözlerine baktı. Çocuk hala gülümsüyordu.

'Efendim?'

Garson daha çok gözlerini kısabilirmiş gibi kıstı ve dişlerini göstererek güldü.

'Bu bir şakaydı, her müşterimize yaptığımız gibi kafemizin hakkını vermek için size de şaka yaptık. Gülmeniz içindi.'

'Oh, anladım'

'Hoşgeldiniz'

Nazikçe güldü ama sahte olduğu çok belli oluyordu dışarıdan. Garson
nazik ve yavaş bir şekilde masanın üstüne menüyü koydu.

'Yiyeceğinizi, isterseniz de içeceğinizi seçip beni çağırın. Hemen burada olmuş olacağım.'

Masanın bir köşesinde ki küçük radyoyu gösterdi.

'İsterseniz radyodan müzik açabilirsiniz'

'Teşekkür ederim'

Garson önünde eyilidi ve kasanın yanına gidip etrafa bakarak bekledi.
Niki menüyü elinde aldı ve içini açtı. İçinde çok renkliydi dışı gibi. Bu Niki yi rahatsız etmemişti. Tatlıydı ve bu Niki nin haberi olmasa da gülümseme sunmuştu etrafa. Alacağı kahveyi ve tatlıyı seçmişti. Etrafta az önce ki garsonu aradı gözleri. Yüzü hala gülüyordu.
En sonunda garsonu başka bir masa da gördüğünde yüzü az da olsa asılmıştı. O asık yüz ile beklemeye başlamıştı. Garsonu izlediğinin farkında bile değildi.

Garson ona bakmış ve kasaya doğru ilerleyip eline bir kağıt bir de kalem almıştı. Niki nin yanına gelip önüne bir kağıt koydu. Niki sorar gözlerle kağıttan gözlerini çekip garsona baktı.

Şaka Dükkanı • SUNKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin