Koridorda topuk sesleri yavaş yavaş ahenkli bir şekilde yaklaşıyordu. Başımı yastığın altına sokup duymamaya çalıştım. Her sabah aynı saatte aynı topuk sesleri... Bir insan sabahın bu saatinde nereye gidebilirdi ki ?
Sesleri her duydugumda o lanet gün aklıma geliyor, başımı bir kez daha yastiga gömüyorum.
Henüz üç ay önce atölyede her zamanki işlerle mesgüldüm. Tarık yeni yaptığım resmi incelemem için başımda dikilmiş , Buse beceremediği surat mimiklerinin çizimi için benden yardım istiyor. Yakınlarda bir yerden just give me a reason çalıyor. Etrafa bakınıyorum. Buse ve göz hizamdaki fırçası beni hapsine almış durumda. Melodi tam ortada durup şarkı başa aldığında sesin cebimden geldiğini anlıyorum. Elim cebime giderken Busenin elindeki fırça suratımın tam ortasına kocaman bir siyah çizgi yapiyor. Sinirle ordan uzaklaşıp telefonun ekranına bakıyorum. Yabancı bir numara. Android telefonlarda yeni bir uygulama var. Programdan arayanın kim olduğuna bakiyorum. 'Hakkı Uyar' Düşünüyorum bu Hakkı Uyar kim? Açmıyorum. Aramayı mesgule alıp telefonu cebime koyuyorum. Fakat henüz bir dakika geçmeden tekrar çalışıyor. Haliyle sinirlenip açıyorum telefonu.
-Efendim!
-A.. aloo? Mehmet Beyle mi görüşüyorum?
-Evet ta kendisiyim. Fakat siz kimsiniz?
-Merhaba Mehmet Bey. Ben polis memuru Hakkı Uçar. Sizinle konuşmam gereken bir konu var.
Düşünüyorum bir polis memurunun benimle konuşmak için ne gibi bir konusu olabilir? Resimlerimi görmüş beğenmiş olsa... Adamın adı Hakkı Uçar! Böyle bir isme sahip bir insan kuvvetle muhtemel kalın bıyıklı ve iri yarı bir adam. Ürkütücü bir sesi ve sert bir mizacı var. Akciğer kanseri olan insanların sesinden bir farkı yok. Her an oradan bir balgam fırlatıcakmış gibi.
-Buyrun bayım benimle ne konuda konuşmak istediniz acaba?
-Nehir KILIÇ ? .... sizin kızınız değil mi?
Nehir... Benim küçük kızım. Iki hafta sonra doğum günü. Ne alsam acaba on bir yaşına giricek. Odasındaki pempeleri yeşile mi çevirsek acaba? Oyuncaklarını da kaldırıp kitap ve film koymalı.
Neden geldi şimdi bunlar aklıma. Hem Nehir ne alaka şimdi. Yine yaramazlık mı yapmıştı acaba? Karşı komşunun köpeğiyle bir derdi vardı kızımın. Her gün ordan geçerken ona taş atıp korkuturdu. Herhalde Ahmet Bey görüp şikayet etti. Ne gerek varsa böyle şeylere!
-şeyy.... Mehmet Bey kızınız...
-evet kızım!
-.....
-Soylesene be adam! Ne yapmış kızım. Yoksa Ahmet Beyin köpeğini mi öldürmüş? Eğer öyleyse ben...
-Mehmet Bey kızınız Fidan Sokakta bir inşaatın çatısından düşmüş. Şuanda Özel Yaşam Hastanesi'nde yoğun bakım servisinde yatıyor. Zeynep Hanımı aradık fakat telefonu kapalı. O yüzden sizi arıyoruz.
-...
-Mehmet Bey ordamısınız?
-... e..e..vet
-Sakin olun Mehmet Bey kızınız iyi olucak.
-Hangi hastane demiştiniz.
-Özel Yaşam Hastanesi
-Teşekkürler.
Telefonu cebime koyup koşar adımlarla atölyeden çıktım. Arabama doğru gitmeye başladım. Neden bu kadar uzağa parketmiştim ki? Acaba Nehir nasıldı. Benim kızım inşaata çıkmazdı ki. Tamam yaramazdı herkezle dalaşırdı. Ama o büyümüştü artık. Orda ne işi vardı kızımın? Ne bitmez yolmuş!
Arabama bindim. Hızlıca hastaneye doğru yol aldım. Zeynep acaba neredeydi. Onu Nehirin annesi saymasamda biyolojik olarak annesiydi. Telefonu elime alıp rehberde bulup aradım. "Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. " Telefonu kapalı olduğuna göre yine patronunun yanındaydı. Acaba şuan hangi pozisyonda beceriyordu karımı. Zeynep benim bildiğimi bilse acaba ne yapardı. Onun koynundan kalkıp benim koynuma yatmayı nasıl utanmadan yapıyordu. Yüzü kızarmadan yalan söylemeyi ne zaman öğrenmişti benim güzel karım. Onunla ilk tanıştıgımızda elini tuttugumda bile kızarırdı yanakları. Benimle sevisirken yaptığı nazı patronuna da yapıyormuydu. O minicik ince narin ellerini benden başka ona da öptürüyormuydu? Acaba Nehir bilse annesinin bir oruspudan farkı olmadığını napardı. Peki Zeynep kızının bildiğini bilse yine devam edermiydi patronuyla yatmaya?
Hastaneye koşarak girdim. Nefesimi kontrol edene kadar bir kaç saniye harcadım. Hemen danışmadaki genç adama yaklaştım. Bilgisayarda birseyler yazıyordu. Geldigimi hissetti sanırsam. Başını kaldırıp;
-"Merhaba." Dedi.
-Merhaba. Nehir Kılıçın babasıyım. Yoğun Bakımda yatiyormus. Acaba yanına nasıl gidebilirim?
-Geçmiş olsun beyefendi. Hemen sağdaki asansorden 6.kata çıkın. Oradaki arkadaş size yardımcı olacaktır.
-Teşekkür ederim.Asansöre doğru yaklaştım. 5. Katı gosteriyordu. Bir kac saniye bekledim. Bir türlü inmedi. Etrafa bakındım. Köşede yangın merdiveni gözüküyordu. O tarafa yöneldim. Basamakları ikişer ikişer atlayarak çıkmaya başladım. Henüz 3.katta nefes nefeseydim coktan. Biraz durakladıktan sonra tekrar kosmaya başladım. 6.kata çıktığımda kalbim ağzımda atıyordu sanki.