BÖLÜM 1/ Güneş

477 250 80
                                    

İnsan kaç defa doğar

Bazen günah işleyince canınız acır ama sizi yaradandan af dilemeye utanırsınız. Acınızla baş başa kalarak kendinizi cezalandırmaya çalışırsınız. O an gelince kalbinize bir ses düşer ve doğruyu bulmak için nefsinizle mücadele etmeye başlarsınız. İnançlarınız ve düşünceleriniz farklıydı. Tıpkı Elizanın inancı gibi. Eliza doğru yolu bulamadı çünkü bir tanrıçaya inanıyordu. Hava karanlık ve gökyüzündeki kara bulutlar bir şeyin habercisiydi...

Akşam yemeği

Güneş benim için bir mutluluk abidesi. Karanlığı hiç sevmiyorum, karanlık bende farklı bir hüzün ortamı bırakıyor. Akşam olmuştu okuldan çıkıp eve gidiyordum. Biri beni takip ediyor hissine kapılarak gözlerimin önüne dökülen saçlarımın arasından arkaya baka baka hızlı adımlarla yürüyordum. Bir korna sesi duyarak irkildim ve yerimde dura kaldım. Şoför frene basmış tam önümde durmuştu. Camı açtı 'ölüme mi susadın be kızım, önüne baksana! Dedi ve el işareti yaparak gaza bastı ve hızlıca ayrıldı.

Yolun ortasında etrafımda dönerek çevreme bakınmaya başladım. Bir ses duydum 'kızım Elisa, Elisaa...' bu annem olmalıydı. Sese döndüm camdan bana bağıran kişi annemdi. Hangi ara eve varmıştım! Diye söylenirken kendimi mahallemde bulmuştum.

Güneş yerini aya bırakmıştı. Güneşin yokluğunu hiç aratmamıştı bana. Ta ki ay'ın önüne bulut gelene kadar. Koşarak evin kapısında durdum kapıya vurunca annem kapıyı açtı.

Annem yüzüme baktı ve 'kızım yüzün bem beyaz! Bir şey mi oldu? Saat kaç oldu nerde kaldın sen! dua et baban halen daha eve gelmedi! Geç içeriye yemek hazır.' Başımı öne eğerek odama geçtim. Ne yaşadığımı kimseye anlatacak gücüm kalmamıştı. Yorgunluktan bitik bir şekilde kendimi yatağıma attım.

Bir an tebessüm ederek çantamdaki kitabı çıkardım.

5 saat önce

Sınıfta her zaman utangaç bir şekilde tek otutuyordum. Arkadaşlarım vard ama teklik bana mutluluk veriyordu. Tenefüsteydik ve sınıftan içeriye girerken masamda kitabımı kurcalayan birini görünce kapının kenarında onu izledim. Arkamdan 'hadi sınıfa kızım' sesini duyunca sınıfa girdim ve sırama oturdum. Kitabımın arasına not bırakan jake'e bakarak gülüp kitabı çantama koymuştum.

Akşam olmuş herkes evdeydi.

Bir kişi dışında.

Annem en sevdiğim yemeği yapmıştı. Mutfaktan gelen yemek kokusunu içime çekerek koşarak mutfağa gitmiştim.yemeklerin kapaklarını açtım ve gözlerimi kapatarak kokularını ciğerime çektim anneme sarıldım ve koşarak mutfaktan çıktım.

Küçük kardeşim oyun oyun oynuyordu o an birden duraksadım kardeşim oynarken elindeki oyuncağına gözüm ilişti.

-Mostar kardeşim gelsene yanıma...

Diye seslendim. Mostar beni duymamazıktan gelerek oyununa devam etti. Ona doğru yöneldim ve elindekini almak için eğilerek

-mostar onu bana verebilirmisin

-çok güzel birşeye benziyor

-bende bi oynasam olmaz mı

Mostar bağırarak

-hayır o benim oyuncağım kimseye veremem

Diyerek odasına koşarak gitti. Annem bağrışmayı duyunca mutfaktan geldi

-kızım

-eliza neyin var

-ses versene

Tanrıça - PeithoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin