Bencillik yapmıştım, kitabın sonunu beklemeden kapağını kapatmıştım. İçimde tüm bölümleri okumamanın verdiği pişmanlık cirit atıyordu; sonunu bilmek istemediğim bu hikayeye yaptığım haksızlık beni suçlu hissettiriyordu. Kendimi ona kaptırmak istememiştim, geri dönüşü olmayacağını biliyordum çünkü. Onun varlığında ve yokluğunda, boğucu bir maviliğin etrafıma yayıldığını, parmaklarını boynuma geçirip beni soluksuz bıraktığını hissediyordum.
Bardağının dibinde kalan viskisini kafasına dikip masaya geri bıraktı. Dakikalarca onun bardağının dibine baktığı gibi ona bakmıştım. Parmaklarım arasındaki sigaranın bittiğini, külünün izmaritin dibine kadar gelip masaya saçıldığını bile fark etmemiştim.
Aramızdaki duvarın daha belirgin olduğunu, gözlerini bana çevirdiğinde gördüm. İtinayla örülmüştü ama aceleye gelmişti, sağlam değildi. En ufak bir hareketin yerle bir edebileceği türden bir duvardı. Onu bilemezdim ama bu duvarın yıkılmasını göze almak istemiyordum. Her şeyi geri inşaa etmesi zaman alacaktı.
"Benimle konuşmayacak mısın?" dedim, bir süredir konuşmadığım için sesim biraz çatallı çıkmıştı.
"Konuşacak ne var?" Kollarını göğsünde birleştirerek hafifçe çenesini kaldırdı. "Hayatımdan çıkmak için elinden geleni yaptın." Omuzlarını silkerek oturduğu sandalyede öne kaydı. "Şimdi olmadığım hayatında sana mutluluklar dilemekten başka söyleyeceğim bir şey yok."
Lee Donghyuck, ne kadar sert gözükse de oldukça kırılgandı. Çemberine aldığı kişileri dikkatlice seçer ve kendi kendine onları değerlendirirdi. Ona gerçekten zarar vereceğini düşündüğü kişileri ise çemberinin dışına iterdi. Bu yüzden yavaşça sandalyesinden kalktı, hafifçe boğazını temizledi. Gözlerimle, üzerime gölge düşüren bedenini izledim.
"Hyuck." İsmi dudaklarımdan dökülürken başka şeyler de söylemek istedim. Onu kırdığım için özür dilemek istedim, unutamayacağım anıların baş karakteri olduğu için teşekkür etmek istedim ancak bencilliğim her zaman duygularımı bastırıyordu.
"İyi geceler, Hari."
Bardağını masanın üstünde bırakarak mutfaktan çıktı. Çemberinin dışına itilmiştim, o boğucu mavilik ise bir kez daha etrafıma yayılmıştı.
Aylar sonra yeni bir fic ile karşınızdayım. Öncelikle çok heyecanlı olduğumu söylemek istiyorum çünkü cidden hisblackpearl ile çok uzun zamandır bu fic üzerinde kafa patlatıyorduk ve doğruyu söylemek gerekirse daha fazla bekleyemedim sizlere sunmak için.
Daha önceki ficlerimden farklı olduğunu söylemem gerek o yüzden kendinizi kaos ve dram dolu bu hikayenin içine atmadan önce bir saniyeliğine düşünmenizi tavsiye ediyorum:)
hisblackpearl 'e yardımları ve mükemmel fikirleri için teşekkür ediyorum.
20 oy olduğunda ilk bölümü atacağım <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a suffocting blue spreads • lee donghyuck
FanfictionLee Donghyuck'un varlığında ve yokluğunda, boğucu bir maviliğin etrafıma yayıldığını, parmaklarını boynuma geçirip beni soluksuz bıraktığını hissediyordum. •nct || Lee Donghyuck by rubynimm 01.04.2022