GECENİN DOLUNAYI

2.1K 268 102
                                    

( Not : Sadece bu bölüm 3.kişi ağzından anlatılmaktadır.)

Zifiri karanlık çöken geç bir gecenin, ıssız sokağında genç bir kız taksi beklemeye başladı. Giydiği dar bir kot ve kapüşonlu bir hırka ile -hırkasına düşen altın rengi uzun saçları saymazsak- kendini tamamen siyaha bürümüştü. Neredeyse gözükmeyecek şekle giren kızın akıttığı her bir göz yaşında bir duygu vardı; korku, telaş, öfke, kin, çaresizlik, endişe...

En yoğun olan duygu ise boşluk duygusuydu. Kendini ıssız ve sonu olmayan bir uçurumun kenarında gibi hissediyordu. Düşme korkusuyla adeta boğazı düğümleniyordu. Onda bu düğümü açabilecek bir güç yoktu. Çünkü tamamen tükenmiş, yıpranmış, bitik ve halsiz bir haldeydi. Ona el uzatabilecek kimsesi yoktu ve sanki düşse de kimsenin umurunda olmaz gibiydi.

Kendisine sağlam tuğlalardan oluşan bir duvar örmüş gibiydi. Bu duvarın arkasında olan tek kişi kendisiydi. Tek başına duvarları yıkamıyor ve kimseye açılamıyordu. Bu durumuna zaten alışmıştı. Ama şimdiki yapacakları kendi duvarına bir çift duvar daha ekleyeceğe benziyordu.

Her şeye rağmen bu işi yapmak zorundaydı. Yoksa neler olacağını kendisi çok iyi biliyordu.

Evin karşısına, havanın renginin etkisiyle koyu sarı renge dönüşen bir taksi belirdi. Kız titrek ve güvensiz adımlarla arka koltuğa bindi. Cebine sıkıştırdığı buruşmuş kağıtta yazılı adresi çıkartıp, şoföre uzatttı.

Artık yola koyulmuştu ve geri dönüşü yoktu. İlk kez bir hırsızlık yapacaktı. Tamam, o kadarda masum bir kız değildi, ama yinede hiç bu kadar suç işleyecek derecesine gelmemişti. Öbürleri genelde kavgaydı veya sarhoşken birilerine laf atmaydı ama bu yasa dışı bir şeydi.

Bu durumda olan tek genç o değildi.

Gözleri yıldızlar kadar parlak ve denizin rengini almış, masmavi gözleri olan bir genç daha vardı. Gözlerinde masum ve kırgın bir çocuk olduğu her halükarda belli oluyordu. Elmacık kemiklerinin belirginliği onu çok esrarengiz ve sempatik kılıyordu. Saçları sarıya kaçan genç de, kızla aynı evde hırsızlık yapacaktı. Üstelik işin en ilginç ve tesadüf tarafı, ikisi de aynı eşyayı çalmanın peşindeydi.

Genç kız kağıtta yazılı adrese varmıştı. Fakat tam evin önünde inmedi. Üç yüz metre kadar uzağında indi ve evin uzaktan görünüşünü inceledi. Duvarları ahşaptan oluşan bina en fazla 10 yıllıktı. Dışarıdaki bahçesi, birbirinden farklı çiçek ve ağaç çeşitleriyle inanılmaz güzeldi. Evin bahçesini örgülü teller kaplamıştı. Ha birde evin güvenliği vardı. Güvenliklerden biri, oldukça kaliteli siyah bir takım elbise giyinmişti. Boyu, posu ve kirli sakallarıyla insanı korkutmaya yetiyordu. Öbür güvenlik ise, zayıf ve kısaydı.

Saat, gece üçe yakın bir dilimdeydi. Kız artık hazırlanışa geçti ve çantasının içinden siyah maske ve siyah eldivenler çıkartıp giydi. Üstüne kapşonunu kapatınca derin nefesler alıp vermeye başladı. Kalbinin yerinden çıkacakmışçasına atışını kulaklarında hissedebiliyordu. Sakin olmaya başladı ve ağır adımlar ile ilerlemeye başladı.

Genç çocuk ise dolabından çıkardığı siyah bir pantolon ve dar bir siyah tişört giydiğinde tüm kasları ortaya çıkıvermişti. Etkilenmemek elde değildi. Tişörtünün üstüne siyah bir kar maskesi takınca kombinini tamamlamış oldu. O da aynı genç kız gibi dışarı çıktığında varlığı pek belli olmuyordu.

Otoparkın girişinde duran bisikletinin kilidini açıp sürmeye başladı. Hırsızlık yapacağı ev yakın bir yerdeydi. Bu yüzden evin yolunu ezberlemişti. Pedalları her çevirdiğinde, sanki bir tehlikeye yaklaşıyormuş arzusu veriyordu. Pek de yanlış sayılmazdı. Yapacağı şey, gerçekten tehlikeliydi ve kendini çok tedirgin hissediyordu. Yinede bir öz güveni vardı ve becereceğinden emindi. Sonuçta riskli bir işti. Ama kendisi çok risk almayı sevdiği için, pek dert etmiyordu. Zorunda kalmasa kesinlikle yapmazdı.

İkisi de artık sonunu bilmeyen bir işe kalkışmıştı.

Acaba iki genç birbirinden habersiz girdiği bu tehlikeden nasıl bir son bulacaktı?

GECENİN DOLUNAYIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin