Bölüm 17

598 44 26
                                    

"Dünyada bu kadar çok boş yer olduğu halde, var olabileceğin, sana fazlasıyla yetecek ufacık bir yer bile bulamazsın. Sesleri aradığında, karşına çıkan sessizlik olur. Sessizliği arzuladığındaysa durmak bilmeyen kehânet başlar."

*********

Elveda Barış...

On gün geçmişti bu mesajın üzerinden.Barış'ın bedenindeki yaralar kısmen iyileşmiş sayılırdı.Yanağında bir kaç ufak morluğu saymazsak iyiydi.

Ama sadece bedeni,ruhunda fırtınalar kopuyordu.Fırat'a geri yazmamıştı,bunu yapacak gücü bulamamıştı kendinde.Hayır,hayır ona kızmıyordu.Fırat haklıydı,bir hayatı vardı ve Barış için harcanmayacak kadar değerliydi.Bu yüzden onu anlıyor ve kendi yoluna gitmesini doğru buluyordu.Hem böylesi çok daha iyiydi,artık Fırat'ın zarar göreceğinden endişelenmesine gerek yoktu.Bu durum babasının ondan uzak durmasını sağlardı.

Kendini bu şekilde teskin etmeye çalışıyordu Barış ama olmuyordu.Günlerdir doğru düzgün yemek yemiyor ve sürekli ağlamanın kıyısında dolanıyordu.Daha önce de tek seven taraf kendisiydi,Fırat'ın ondan haberi bile yoktu.Ama şimdi yeniden aynı duruma gelmek canını yakıyordu.Onun tarafından sevilmenin,onun dokunuşlarının nasıl hissettirdiği bilmiyordu o zamanlar ama şimdi biliyordu.Yine de en doğru yolun bu olduğunu söyleyen tarafı ağır basıyordu.

Fırat'ın güvende olduğunu bilerek yaşayabilirdi.O iyi olduğu müddetçe geri kalan hiç birşeyin önemi yoktu.

Bugün okula geri dönecekti.Kendisine kalmış olsa gitmezdi ama Sasha ve Savaş ısrarcı olmuşlardı.Babası bir haftadır ortalıkta görünmüyordu,o yüzden evde kalmak daha iyiydi.Lakin Sasha'nın çenesinden kurtulmak için mecburen geri dönmeyi kabul etmişti.İstemeyerek yatağından kalktı ve okul için hazırlanmaya başladı.Dolaptan rastgele bir kaç parça kıyafet çıkardı ve gelişigüzel giydi.

Savaş,onu okula götürmesi için şoförünü yollamıştı.Sasha ise onu okulda karşılayacağını söylemişti.Yol boyunca kafasını arabanın camına yaslayıp şehri izledi.Her şey o kadar boş ve anlamsız geliyordu ki kendine şaşırdı.Hayatının hiç bir döneminde umutsuz bir insan olmamıştı,her zaman neşeli sayılabilecek bir insandı.Hayalperestdi ve geleceğe hep umutla bakardı.İlk kez gelecek karanlık görünüyordu ve yaşamak için bir nedeni yokmuş gibi hissediyordu.

Okula geldiklerinde bu düşünceleri kafasından atmaya çalıştı.Sasha'yı üzmek istemiyordu,genç kız günlerdir hem okula hem onun yanına koşturmaktan helak olmuştu.Mesajdan bahsettiğinde Fırat'ı gidip öldürmeyi dahi teklif etmişti,ki bunu yaparken hiç de şaka yapıyor gibi görünmüyordu.

"Nihayet geldin,"dedi Sasha arkadaşına sarılmadan önce.Genç adama sarılıyorken on günde ne kadar zayıflamış olduğunu farketti.İçini kaplayan endişeye engel olamasada arkadaşını üzmemek adına bununla ilgili bir şey söylemedi."Gidip içecek bir şeyler alalım,sonra da bahçede biraz oturalım mı?"

Sasha'nın gülümseyen yüzüne bakıp kafası ile onayladı.Son günlerde konuşmak bile zor geliyordu,içinden gelmiyordu.Kafeteryadan kendilerine kahve alıp her zaman oturdukları yere gittiler.Burası gözlerden uzak denecek bir yerdi ama bugün pek de sakın sayılmazdı.

Fırat,Cemre ve Tahir,onların yerlerine yakın bir yerde oturuyorlardı.Barış onları gördüğünde olduğu yerde durdu,Sasha anlattığı şeye ara verdi ve arkadaşının baktığı yöne döndü.Fırat'ı gördüğünde öfkeyle soludu.Barış'ın kolunu nazikçe kavradı,"Başka yere gidebiliriz."

Mehr Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin