006

407 55 19
                                    


BEAUTIFUL SKY • LEE MINHO
𓄲Bölüm 6 ᵎᵎ

🪷🎑

Hemşire Eun, iğnemi yaptıktan sonra her zamanki gibi eşyalarını toparlayıp gitmeye hazırlanıyordu. O sırada odaya davetsiz misafir olarak Haerin girmişti.

İmalı bakışlarla bizi süzen Hemşire Eun, Haerin'e selam verdikten sonra odadan çıktı ve bizi baş başa bıraktı.

"Niye geldin?" diye mırıldandım.

Koluma bastırdığım pamuğa baktı. Yavaş adımlarla yanıma gelip yatağımın ucuna oturdu. Saçlarını arkadan toplamıştı ama kısa olduğu için toplayamadığı birkaç tutam önüne düşüyordu. Eliyle ikide bir o tutamları kulağının arkasına sıkıştırmakla meşguldü.

"Mavi beremi aldın mı diye sormaya geldim."

Sorusunun saçmalığına alayla güldüm. "Sana kendin al dediğimi hatırlıyorum."

"Ama ben de doğum günü hediyem olarak senin almanı istiyorum." diye söylendi. "Son sekiz gün..."

Bu kızın aklına hayrandım gerçekten. Ölmekten beter olmuş bir insana geleceğe dair plan yaptırmaya çalışıyordu. Ben akşama sağ kalacak mıyım ondan bile emin değilim, bana gelmiş sekiz gün sonra doğum günüm var diyor.

"Sekiz gün sonrasına kadar yaşayabilecek miyim, bilmiyorum."

Başını kaldırıp bana bakmaya başladı. Yüzü düşmüştü. Onu gülümserken görmeye alışık olduğum için dediğim şeye bu kez gülmemesi benim de canımı acıtmıştı.

"Tabii ki de yaşayacaksın." diye mırıldandı. "Sekiz günü geç seksen yıl yaşayacaksın."

Dediği şeye güldüm. İnanılmaz motive olmuştum. Söylediği şeyler o kadar inandırıcıydı ki...

Pamuğu kolumdan çekip yatağın ucundaki küçük çöp kovasına attım. "Basket."

Gülmeye başladı. İşte şimdi eski Haerin karşımdaydı. Ancak gülmesi çok uzun sürmemişti. Bir süre sonra sessizleşip ciddileşti ve başını eğdi. Başını eğmesiyle kulağının arkasına sıkıştırdığı bir tutam saç yine önüne düşmüştü.

Duraksadım. Normalde asla yapmayacağım bir şeyi yaptım. Olduğum yerden yavaşça ona doğru uzanıp bu kez ben saç tutamını onun kulağının arkasına sıkıştırdım. Bu hamlemle şaşkınca kafasını kaldırmıştı.

Dudakları istemsizce kıvrılırken, "Minho." dedi. "Yavaş yavaş bana alışıyorsun."

Ciddileşerek kendimi geri çektim. "Ne saçmalıyorsun." diye mırıldandım.

O ise gülmeye devam ederek, "Yavaş yavaş sen de beni seviyorsun." dedi.

Bir anda duyduğum şeyle göz bebeklerim şaşkınlıktan büyümüştü. Duyduklarım bir itiraf mıydı? Yoksa öylesine söylenen bir şaka mıydı? Ona baktığımda gayet ciddi bir şekilde bana bakıyordu.

Haerin beni seviyor muydu?

"Sen," dedim sertçe. "Benden hoşlanıyor musun?"

Başını salladı. "Yakışıklı ve kibarsın. Bazen asabisin, kabul! Ama yine de iyi birisin Minho. Ayrıca siyah beresiz de çok yakışıklısın. Senden hoşlanmayıp ne yapabilirim?"

Başımın üzerinde duran bereme dokundum. "Saçlarım yok, kelim. Neyin yakışıklılığından bahsediyorsun. Dalga geçmeyi kes."

"Dalga geçmiyorum." diye itiraz etti. "Ayrıca saçların olmadan da çok yakışıklısın. O bereyi sürekli takmana gerek yok."

beautiful sky :: lee minho ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin