"Çok mu acıyor?"
"Uh.. Biraz.."
"Canım benim.. Bekle, buz getireceğim tamam mı?"
"Kolya!- Dur- Gitme.. Lütfen-"
"Sadece buz almak için yemekhaneye ineceği-"
"Gitme.. Yalnız bırakma beni şimdi.."
Bu korkuyla kavrulan gözlere dayanmak mümkün bile değilken nasıl giderdi Nikolai? Hemen sevgilisinin çenesini elleri arasına aldı.
"Korkma artık Fedya'm. Cehennem zebanisi gitti."
"Ya geri gelirse? O öfkeyi, o nefreti görmedin mi Kolya.. İnsan insana öyle bakabilir mi? Düşmanıydım sanki."
"Senin baban insan değil sevgilim, cehennem zebanisi. O tokadın başka bir açıklaması olamaz.."
Fyodor acıyla sızlayan, kıpkırmızı el izinin bas bas ben buradayım diye bağırdığı sol yanağına dokundu. Sevgilisinin güçlü, sıcacık elinin kendi elinin üstünü sarıp öpmek için dudaklarına yaklaştırmasına izin verdi.
"Sözleri de cabası.."
"Bunca hakarete, şiddete rağmen hala ve hala onun desteğini arayacak, isteyecek, ihtiyaç duyacak kadar aciz olduğuma inanamıyorum.."
"Kurbanın olayım doldurma şu gözlerini, bunu defalarca konuştuk.. O hayatın boyunca sahip olduğun tek aile figürüydü. Onun tarafından takdir edilmek, onaylanmak istemen çok doğal.."
"İnsan kendisini döven birinden övgü, destek bekler mi Kolya? Engel olamıyorum.. Bir kez olsun, gülümsemese de olur, sadece şu kaşlarını çatmasa ya.. Omzuma, başıma dokunsa.. Okşamasına gerek yok.. Aptalın tekiyim.."
"Babanla iyi bir ilişki istemek ne zamandan beri aptallık oldu moya mysh'?"
Sevgilisinin çenesini tutup gözlerini gözlerine diktiğinde, burnuna dolan lavanta kokusu sanki o gözlerden geliyordu Nikolai'nin burnuna. Bir de o hüzün deresini kurutabilseydi lila harelerinin içindeki.. Ah bir çekip çıkarabilseydi onu o derin azap kuyusundan..
"Nereye gidiyorsu-"
"Korkma minik fare, yanağın çok kötü duruyor. Buz almaya indirmeyeceksen en azından mini buzluğumuzdaki su şişesini yaslayalım. Şişini alsın."
"Yanıyor.."
"Resmen üç metre savruldun Fedya, yere düşmediğine şaşıyorum.."
"Nasıl atladın ama sonra o koskoca adamın üstüne."
"Kan beynime sıçradı ama! Yemin olsun elimde bir şey olsa öldürürdüm onu.. Sana vurduğunda çıkan sesi koridordan duydum Fyodor.. İçimde ne volkanlar patladı odaya girene kadar bilemezsin."
"Hala gözlerin çakmak çakmak.."
"Dert edinme, sakinim şimdi. Asıl senin için endişeliyim ben.. Titriyorsun Fedya."
"Öyle mi..? Hiçbir şey hissedemiyorum."
"Yanağın daha iyi mi?"
"İnan, onu bile hissedemiyorum Kolya.."
"Sana dokunmamda sorun var mı?"
"Hayır.. Şunu sormanı sevmiyorum biliyorsun."
"Sormayı ne yazık ki bırakmayacağım canımın içi."
Kollarını dikkatle sevgilisine sarıp göğsüne çekti Nikolai. Omuzlarına dökülen siyah, ince saçlarını okşadı. Sevgilisinin titrek nefesleri göğsünü yaralamıştı. Hayalet bir öpücük bıraktı saçlarına.
"Şimdi ne yapacağız..?"
"Ne yapmak istiyorsun bir tanem?"
"Beni okuldan almaya çalışmasından korkuyorum.. Her yolu deneyecektir."
"Ama sonuçta reşitsin, seni kafasına göre okuldan alamaz.. Değil mi? Üniversite burası. O kadar kolay olmamalı."
"Beyaz gülüm benim, sen babamı hiç bilmezsin ki.. Ne yapar eder bulur bir yolunu.."
"Ben babanı bilmem belki ama sen beni gayet iyi bilirsin Fedya, elim kolum uzundur. Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz tanrılar aşkına? Sana elini bir kez daha kaldırmasına izin vermeyeceğim."
"Maço erkek, hm? En sevdiğim."
"Bak bunu ben yapsam şebekleşme der azar atarsın bana!"
"Biliyorsun.. Seni ciddi görmeyi sevmiyorum."
"Bu ciddi bir konu Fedya."
"Tamam tamam.. Biraz bu boğucu havayı dağıtmak istedim sadece."
Nikolai, sevgilisinin başının üstüne bir tebessüm bastırdı. Alnına kondurduğu kocaman, sesli öpücükle ayaklandı.
"Hadi.. Yönetime gidip yardım isteyelim. Ne yapabiliriz bakalım."
"Ama-"
"Sus be lağım faresi. Ama mama yok. Kalk. Yürü. Gidiyoruz. Hadi be."
"Deli.."
"Sana deliyim hayatım, şimdi düş önüme. Elini tutacağım, yalnız olmayacaksın. Söz veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚁𝚊𝚋𝚎𝚗𝚍𝚊 •𝘧𝘺𝘰𝘭𝘢𝘪
Fanfiction"Sadece seni, senin yerine de seveceğim. Taa ki kendini benim gözlerimden görene kadar..." •Fyodor x Nikolai •Dialogue •AU