"Senden yaralarımı sarmamı beklememiştim ama yeni yaralar açmanı da beklememiştim. Ben sende dinleneceğimi sanmıştım. Fakat sen bir yokuşmuşsun ne kadar tırmanırsam tırmanayım uzamaya devam eden bir yokuş. Ben artık yoruldum. Devam edemiyorum. Seni bırakmak kalbimi parçalıyor ama seninle devam etmekte ruhumu acıtıyor." dedi kadın gözünden akan yaş damlasını silerek. Ellerine baktı. Sesi gibi titriyordu elleri de. Ama adamın gözlerine bakamadı. Okyanustu adamın gözleri, maviydi, derindi. Önceden manzarası olan bu gözler şimdi onu yutup boğuyordu. Nefes almasına izin vermiyordu. Adamın ellerine kaydı gözleri. Güçlü elleri soğuktan bembeyaz kesilmişti ve korkmuş bir çocuk gibi titriyordu. Ellerine uzanıp öpmek istedi kadın ama yapmadı, yapmamalıydı. Bu kadar gelmişken artık geri dönemezdi bu yoldan.
"Ben korktum. Çok korktum hemde. Sevmekten, bağlanmaktan, sensiz yapamamaktan korktum. Seni sevmek beni aciz bir adam kıldı. Gerçek mutluluğu sende bulsam da içimdeki güvensizliği dolduramadın. Yapamadım. Bu ilişki için, ikimiz için, senin için... Savaşamam. Sevmek, bu kadar çok sevmek bana yanlış geliyor. Seninle yaşamaya başlamak, sadece seni istemek yanlış geliyor. Biliyorum sensizlik bana ağır gelecek. Ama en azından kendi duygularımla seni daha fazla yormayacağım. Bu kırık ve yaralı kalbim seni çok sevdi bunu bil. Sevmeye de devam edecek. Gitsen bile, başkasının olsan bile senden vazgeçmeyecek. En azından bunu yapabilirim. Sana sahip çıkamadım ama anılarımıza sahip çıkabilirim. Ben yaşadıkça anılarımız da yaşayacak." titreyen elini kalbinin üzerine koydu "hep burada olacaklar." dedi. İkisinin de gözlerinden acı dolu iki damla yaş aktı. Birbirini seven iki insan ayrılıyordu ama kimse fark etmedi. Birbirine bağlı ruhları çığlık atıyordu ama kimse duymadı. Uzun bir süre birbirlerine baktılar. İkisi de biliyordu,son bakıştı bunlar. Delicesine sevdiği insanla son saatlerdi. Gitmek istemediler. Orada kalıp zamanı durdurmak istediler. Birbirlerinin gözlerine bakarken eriyip kaybolmak istediler. Ama olmadı acı dolu saatler bir at üstünde hızla geçip gitti ve vedalaşma vakti geldi. Ama yapamadılar. Aşkla çarpan yürekleri bu vedaya hazır değildi, bu acıyı kaldıramazdı. Hiçbir şey demeden arkalarını döndüler ve birbirlerinden uzaklaştılar. Fakat fark etmediler aşkla çarpan yürekleri hala o bankta, yaşlı gözlerle birbirlerine bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimden Kaleme Dökülenler
Non-Fictionİlham geldikçe, doldukça ve duygularım ağır bastıkça yazıyorum. Bölümler birbirinden farklı veya birbirinin devamı olabilir. Mektup, olay veya başka bir şey de olabilir.