Bu bedene gireli neredeyse bir hafta oluyordu alışmıştım tek alışamadığım bu dönemin samimiyetsiz insanlarıydı ah kendimi size tanıtmalıyım öyle değil mi ? Ben Ayzıt veya bedenine girdiğim kişi öyle annem bir Koreli babam ise bir Türk her ne kadar görünüşüm daha çok anneme benzese de gözlerimin rengini babamdan almışım saçlarım buz mavisi gözlerim ise gök mavisiydi bu romanın ana karakter olmamama rağmen tek garip görünen kişisi bendim , veliaht prens Wang Tae'nin hiç sevmediği ve çirkin sandığı eşi işin aslı sandığı diyorum çünkü benim yüzümü hiç görmedi neredeyse bir aydır evliydik yani ben bu bedene girmeden üç hafta önce evlenmişlerdi ah ayzıt'ın anıları aklıma geldikçe çıldırıyorum çünkü ilk gecelerinde bile ayzıt'ın yüzüne bakmamış sadece yapılması gereken bir görev olarak görmüştü evliliklerine gelecek olursam krallığı daha çok güçlendirmek için Türkleri yanında tutmak isteyen imparator tarafından evlendirilmişlerdi her ne kadar ayzıt severek evlense de Wang Tae için aynısını söyleyemicem.
Her neyse şu an ne mi ? Yapıyorum eldeki imkânlarla sütlaç yapmaya çalışıyordum a dostlar mutfaktakiler her ne kadar bana hayalet görmüş gibi baksalarda kimsenin bana karışmamasını söylemiştim. Zaten burada pirinçten çok ne vardı lütfen yani ah birde bana pirinç ve süt karıştırılarak tatlı mı olurmuş hiç bakışlarıyla bakmasalar daha güzel olabilirdi en sonunda yapım aşaması bitince bahçedeki alana tatlılar için yer ayarlayıp oraya koydum." Bu tatlıya benden başkası dokunmasın anlaşıldı mı ? " "emredersiniz veliaht prenses" hoşnut olmuş bir şekilde başımı salladım gitmek için hareketlenmiştimki arkamda duyduğum sesle yerimde durmak zorunda kalmıştım " prenses bakıyorumda hemen ayağa kalkmışsınız " bu ses kime mi aitti tabiki Ae-Ri'ye kendisi veliaht prensin cariyesi olur ve esas ana karakterimiz ama öyle saf masum olanından değil tilki kadar kurnaz ve şeytan kadar sinsidir kendisi ama veliaht prense gelince melek kesilir üstünde ise yan karakterimiz olan ben yani ayzıt'ı kızdıracak ve asıl olayları başlatacak olan o kıyafet vardı.
O kıyafet daha önceden veliaht prenses için özel hazırlanmış ama veliaht prens bu elbiseyi Ayzıt'ın hak etmediğini düşündüğü için dün gece Ae-Ri'ye hediye etmiş ,yani şu an gerçek ayzıt'ın yerinde ben olmasaydım çıldırıcak ve yarınki olan şenlikte Ae-Ri'yi zehirlemeye çalışıcaktı ve Wang Tae'nin gözünde iyice düşecekti neyseki ben varım da öyle bir olay olmayacak.
Yüzümde minik ama samimi olmayan bir gülümsemeyle -tabi o görmesede- " ah Ae-Ri veliaht prensimizin biricik cariyesi senin burada ne işin var sonuçta burası mutfak öyle değil mi ? Hm şimdi anladım sanırım üstündeki kıyafeti göstermek için geldin canım benim buralara kadar gelmene gerek yoktu ama bakıyorumda sana tam olmuş buna sevindim. Wang Tae emin değildi ama ben emindim kıyafetin senin üzerine tam olacağına , beğenmene sevindim" onun gözleri yaptığım tatlılara kaydı ne yazıkki burada bir buzdolabı yoktu o yüzden dışarıda bırakmıştım onun yanından geçerken ise tam olarak kulağına hafiften eğilerek " Gözün senin olmayanlarda çok oyalanıyor Ae-Ri bence çok geç olmadan çekmelisin öyle değil mi ? Yoksa zehirlenmek mi ? Istersin hadi dene nasıl öldüğünü görmek isterim " dedim sevimli bir ifade yaparak aslında burada kast ettiğim hem biricik tatlılarımdı hem de veliaht prensti evet onu sevmiyordum ama bu onun hakkı olmayan şeylerde gözü olmadığı anlamına gelmiyordu , gitmeden son kez yüzüne baktığımdaysa keyfim yerine gelmişti çünkü sözlerim yerini bulmuştu anladığını varsayarak onu orada bıraktım ve bahçeye çıktım biraz bahçede gezinmekten zarar gelmezdi ileride bir haftadır yanına uğradığım çınar ağacı vardı.
Tek nefes alabildiğim yerdi burası gerçekten güzeldi ama beni her gören yüzünü buruşturup önüne dönmeseydi güzel olabilirdi , burada gerçekten saygı duyulan biri değildim hem yarı Türk olmam hem de veliaht prensin bana sahip çıkmaması tetikliyordu onları ama elbette onun sahip çıkmasına ihtiyacım yok sadece benden önceki ayzıt , Ae-Ri'ye göre daha saf ve masumdu ama yine de sevilmiyordu her neyse böyle can sıkıcı konuşmaları yapmak istemiyorum , çınarımın yanına gidip nefes almak istiyordum sadece ama ağaçla aramda az mesafe kala bir kedinin miyavlama sesi geliyordu sanırım ağaçta kalmıştı yardım istemek için etrafıma baktım ama beni gören herkes yolunu değişirdiği için bu fikirden vazgeçtim kendim almaya karar verdim inanıyorumki o romantik romanlardaki gibi kediyi almaya çalışırken ağaçtan birinin kucağına düşmem yani inanıyorumki derin nefes aldım ve emin adımlarla ağaca daha çok yaklaştım tırmanmak için başımı kaldırmamla şaşkına dönmem çok hızlı olmuştu "kedicik sana gelmeni söylüyorum değil mi ? Kötü bir niyetim olsaydı seni kurtarmak için ağaca tırmanır mıydım ? Hem de benim gibi bir asilzade sana gelmeni emrediyorsa gelmelisin " yukarıda ikinci prens Joyi görmemle kıkırdamamı durduramamıştım prens joyi ise aşağı bakıp benim daha yeni farkıma varıyordu işte tam olarak kavradığı an da afallayınca dengesini kaybetmişti gözlerimi kocaman açarak onun tam olarak düşmesine seyirci kalırken veya kalıcağımı düşünürken hareket dahi edemedim , en sonunda beklenen oldu ve üzerime düştü " Bu gerçekten acıttı tamam ben birinin kucağına düşmekten korkuyordum ama bir prens'in benim kucağıma düşmesini de istememişim" şu an boylu boyunca uzanıyorduk ben altta ve ikinci prensin sırtı benim göğsüme yaslı bir şekilde ikimizde çınar ağacına bakıyorduk üstündeki şaşkınlığı atan prens sonunda üstümden kalkarken katı bir ses ile " Bu olay hiç yaşanmadı ayzıt şimdi benden uzaklaş Tanrım nasıl böyle bir kızın üstüne düştüm iğrenç bir şey " şaşkınca onun verdiği tepkiye bakıyordum. Tanrım sen sabır ver kimlerle uğraşıyordum ya ,
Ikinci prens'in üstüne atlamamak için kendimi zor tuttum üstüme düşen o acıyı çeken benim üstüne üstlük bana üstünlük taslamaya çalışan da oydu sakin ol ayzıt sakin ol " afedersiniz ikinci prens'im kesinlikle benim hatam üstüme beyefendi görünümlü bir hayvan düşeceğini bilemezdim öyle değil mi ? Kesinlikle affedin sizin o nacizane bedeninizin zarar görmeden aşağı inmesini sağladığım için " dedim ve onu o şaşkın suratıyla orada bırakıp odama yöneldim " heyy sen az önce bana ikinci prense laf arasında hakaret mi ? Ettin " arkamı döndüm ve " ah öyle mi yapmışım hiç fark etmedim " dedim ve yoluma devam ettim .
Allahım hiç bir yerde rahat yoktu evet ben bir veliaht prensestim neden görevlerim yoktu değil mi ? Ama veliaht prens sağ olsun bana yapmam gereken görevleri yaptırmıyordu her ne kadar belli başlı görevler olsada kendince hain olduğumu düşündüğü için erteliyordu , erteleme sebebi ise daha komikti beni yormamak için ertelediğini söylüyordu ne kadar da düşünceli bir eş değil mi ?
Odama gelince örtüyü çıkardım ve yüzümün tamamı aynadan bana göz kırpıyordu maviş gözlerim kiraz rengi dudaklarım güzel görünüyordu hayır kesinlikle çirkin değildim ve bunu yarın şenlikte göreceklerdi şimdilik canımı sıkmamalıydım onun yerine buraları keşfetmeliydim romandan bildiğim kadarıyla bazı gizli geçitler vardı ordan geçerek saraydan dışarı çıkabilirdim daha sonra ise örtüyü takmama gerek kalmazdı sonuçta yüzümü bilen yoktu değil mi ? Bu planı uygulamak için havanın kararmasını beklemiştim.
---------------‐----------‐‐---
Hızlıca düşündüğüm planı hava kararınca uyguladım her ne kadar son dakika yakalanma durumu geçirsemde biraz daha uzaklaştıktan sonra örtümü çıkartıcaktım bu zamanlar şenlik zamanları olduğu için her akşam şenlik düzenlenirdi bende kaçırmak istemiyordum hemde eski özgür olduğum hayatımı özlemiştim o zamanlarda hayatımdan çok yakınırdım ama şimdi anlıyorum kıymetini hem o kadar okuyup çilesini çekip doktor olmuştum kolay mı ? Ayzıt belki 20 yaşındaydı ama ben eline mesleğini almış 30 yaşında olgun hir kadındım yine dalıp gitmiştim eski hayatıma beni kendime getiren ise ileride gördüğüm şenlik ışıkları ve kalabalıktan gelen seslerdi bu yüzden yüzümdeki peçeyi çıkarmıştım işte şimdi biraz eğlenicektim.
Kalabalığa doğru yaklaştıkça gözlerim kamaşıyordu hevesle her yere bakmaya çalışıyordum eski dönem eşyaları çok özenli ve çok eşsiz yapımlardı eminim bu dönemdekiler onlara hiç bir zaman bu gözle bakmayacaktı biraz daha bakındıktan sonra ileride gözüme takılan takıcının yanına gitmeye karar verdim ilginç takılar vardı ve bir tane almadan gitmeyecektim gözlerimi biraz daha tezgahın üstünde gezdirdiğimde çok güzel kelebekli bir takı gördüm hem zarif hem de kendine çeken bir havası vardı onu almak için elimle uzanmıştımki benimle birlikte başka biri daha almak için uzanmıştı kim olduğuna baktığımda yerimde çivinlenmiştim ah hadi ama veliaht prens mi ?
<><><><><><><><><><><><><><><><>
Helü cankelerim yeni bir kurguyla karşınızdayım beğenmeniz dileğiyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Goryeo'da Bir Veliaht Prenses Mi ?
Historische RomaneGözlerinizi açtığınızda en fazla nerede uyanabilirsiniz ki , ben mi ? Ah sanırım ben bir veliaht prensesin bedeninde uyanmıştım ama sakın yanlış anlamayın bu bir geçmişe gitme vakası değil okuduğum bir romanın geçmişte geçmesi ve benim nasıl girdiği...