Gözlerimi açtığımda kendimi çok yorgun buldum. Sanki uykudayken çok kötü bir kâbus görmüştüm ama ne kadar düşünsem de anımsayamıyordum.
Güçlükle kalktığımda biraz gerildim ve boynumu kütleterek kalktım. Dün gece yaşananlar aklıma geldi bir anda.Babamla bir restoranda oturmuş yemek yerken bir anda mekanı polisler basmış ve babamı ifade için almışlardı.
Ben de bir taksiye atlayıp arkalarından gittiğimde Demiri de emniyette bulmuştum.
Babam avukatı yerine ilk onun aranmasını istemişti çünkü ona gerçekten güveniyordu.
Demirde babamın güvenini boşa çıkarmamış; daha biz bile gelmeden gelmişti. Babamda onu görür görmez vücudunu dikleştirmiş ve Demir, diyerek yanına çağırmış şifreli bir şekilde konuşmaya başlamışlardı.
"Nihat Bey, neden buradayız Tekir yüzünden mi?"
Tekir kimdi? Bildiğim tek bir Tekir vardı o da kedim. Kedim yüzünden de burada olacak değiliz.
Babama baktım "tekir kim" dermişçesine ama o beni görmezden geldi ve Demire dönüp beni işaret etti.
"Demir, Arya sana emanet eğer bana bir şey olursa avukatım seninle iletişime geçecektir." Kan beynime sıçramıştı resmen. Ne demekti 'bana bir şey olursa'
"Hayır, dedim. Hiç bir şey olmayacak, değil mi? Olmayacak he! Demire döndüm
"Demir, bir şey demeyecek misin?"
Demir ise kafasını yukarı sallayıp 'hiç bir şey olmayacak Allah'ın izni ile' dedi ve beni kendine çekip omzumu sıvazladı. 'Hic meraklanma' diye ekledi. Sonra ciddi bı şekilde babama döndü.
"Nihat Bey, ben Aryayı da alıp eve bırakayım. Sonrasında avukatınızı da alıp gelirim."Babamda onu onaylayıp ağzını araladı. Sanki bir şeyler söylemek istiyordu ama bir şey onu durdurmuştu. Yutkundu. Kelimelerini yuttu adeta. Sonra derin bir nefes bırakıp Demirin omzunu sıvazladı.
"Sana, kızıma hiçbir şey yapmayacağın konusunda güveniyorum Demir" dedi fısıldayarak.
O an çok utandım çünkü sanki Demire karşı olan hislerimi biliyormuş gibiydi. Belki de anlamıştı bilmiyorum.
Bana gelince de sımsıkı sarılarak kulağıma fısıldadı."Arya'm kızım doğum günün kutlu olsun. İstemezdim böyle bir günde böyle bir şey olsun ama... Durdu.
Sen annenin ehvenişerisin. Bunu unutma. Her şeyin üstesinden ancak bu şekilde gelirsin."***
Babamı adliyede bırakıp Demirle eve dönmek için yola çıktık. Yaklaşık on dakika boyunca hiç konuşmadan ilerledik. En sonunda dayanamayıp camı açmasını rica etmiştim. Midem bulanıyor ve başım hem ağrıyor hem de dönüyordu.
İçeri dolan hava düşünmeme sebep oluyordu. Ne olmuştu da babam bu denli apar topar alınmıştı ifade için. Ne yapmıştı yine. Yoksa yurtdışına kaçak gönderdiği Suriyeliler miydi sebep. Bilemiyorum ama şu an istediğim tek şey içip sarhoş olmaktı. En azından o düşünmemi engellerdi.Demire dönüp saatin kaç olduğunu sordum. Aldığım cevap sonrası iyice keyiflenip ortaya çılgın bir fikir attım.
"Saat daha erkenmiş içelim mi Demir"
Demir yeşil gözlerini iyice üstüme dikerek baktı.
"Sen içmek istiyorsun, yanlış anlamıyorum değil mi?"
Böyle tepki vermesini normal karşılıyordum çünkü babam adliyedeydi. Ama istiyordum işte çünkü bugün benim 18.yas günümdü ve babamla da bu doğrultuda bir planımız vardı. Madem bugün o plan iptal olmuştu; hiç degilse Demir ile yapardık. Çünkü şu an Demirle başbaşa kalmak benim için daha iyi olacaktı.
"Evet, hem kafamı dağıtırım hem de biliyorsun ki bugün benim doğum günüm. Hemde 18.yaş günüm. Yani bir şeyler yapmak istemem normal değil mi? Hem çok bir şey değil ya" diyerek Demiri ikna etme çabamı sürdürdüm.
Derin bir nefes verip bana döndü.
"Tamam, ama benim önce avukat hanımı/ beye gidip durumdan haberdar edeceğim. Sen o sırada hazırlanırsın. bu kılıkla gitmeyeceksin herhalde. Eve gidip üstünü değiştirirsin Çok dağınık ve berbat görünüyorsun." Ben aslında evde içmek isterdim ama dışarda da olurdu. Başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehvenişer
AksiArya, babasına atılan iftiralar sebebiyle ülkesini, arkadaşlarını ve pek çok sevdiğini ardında bırakıp kaçmak zorundadır. Bu kaçış, bu terk ediş beraberinde pek çok ailevi sırrı ortaya çıkaracak ve Arya'ya bilmediği şeyleri öğretecektir.